Polonya Cumhurbaşkanı'nın düşen uçağı ile ilgili komplo teorileri

Aralarında Polonya Devlet Başkanı  Leh Kaçinski'nin de bulunduğu ve 96 kişinin hayatını kaybettiği uçak kazasıyla ilgili komplo teorileri bitmek bilmiyor.

BBC Rusça Servisi Editörü Steven Eke'de kaza sonrası yaşanan süreci ve ortaya atılan iddiaları kaleme aldı. Eke makalesinde, Kaçinski'nin ölümünde AB'nin parmağı olduğundan, Putin ile Medvedev karşıtı sertlik yanlılarının işi olduğuna kadar bir çok komplo teorisi yapıldığına dikkat çekiyor. İşte Eke'nin o makalesi...

Benim bu makaleyi kaleme aldığım sıralarda, Polonya lideri ve pek çok üst düzey yetkilinin öldüğü  Smolensk'teki uçak faciasının nedeni hakkında netleşmiş hiçbir bilgi yoktu.

Rus ve Polonyalı uzmanlar, anlaşıldığı kadarıyla olabildiğince şeffaf bir atmosferde olayın nedenlerini araştırıyor.

Buna rağmen, Google'ın İngilizce arama sayfalarına "Smolensk komplo teorileri" yazdığınızda, karşınıza yirmi binden fazla bağlantı çıkıyor.

İnternetteki blog ve forum sayfalarında, inanılması güç sayıda dedikodu ve komplo teorisi, bir anda mantar gibi türemiş durumda.

Trajedinin tarihsel ironisi

Bazı Batılı yorumcular, gizlilik ve esrar perdesinin tarihteki bazı trajedileri "cerahat toplayan yaralara" çevirdiğini öne sürerler.

Örneğin Polonya'nın sürgündeki başbakanı General Sikorski'nin 1943 yılında bir uçak kazasında ölmesi, kesinlikle bu türden bir olay.

İngiliz yetkililer hala bu konuyla ilgili tarihi belgeleri gizli tutuyor.

Yakın zamana kadar çirkin ve kasti gerçekdışı açıklamalar, ayrıca siyasi örtbas çabaları ile geçiştirilen Katin katliamında da durum böyledir.

Peki ormanlık, bataklıklar ve sis örtüsü ile kaplı Smolensk, lanetlenmiş bir yer mi?

Bu durum, tablonun sadece bir kısmını  oluşturuyor.

Ne kadar dürüst ve şeffaf soruşturmalar yapılırsa yapılsın, bazı komplo teorisyenleri bundan asla tatmin olmaz.

Aslında benim de özellikle ABD kaynaklı  bazı yorumlar karşısında kanım dondu.

Bunlardan biri "11 Eylül kesinlikle düzmece idi, çünkü Smolensk felaketinin aksine, uçakların enkazından büyük ve teşhis edilebilir hiçbir parça bulunamamıştı" diyor.

Uçak

Komplo teorilerinin bir bölümü  ise olayı doğrudan Tupolev 154 tipi uçağa bağlıyor.

Sadece "Rus/Sovyet yapımı" sözcükleri bile, bazı okuyucuları kazanın nedeninin aşikar olduğuna hemen ikna edebiliyor.

Nihayetinde, bu uçağın içinde yer aldığı kazalarda şu ana kadar binlerce kişi ölmüştü.

Sovyet uçağının güvenlik siciline dair hassasiyet o denli güçlü ki, Rus televizyonu olayın daha birkaç saat ardından, Samara merkezli Aviakor adlı fabrikanın müdürü ile bağlantı kurdu.

Fabrika daha kısa bir süre önce bu uçağı tümüyle modernize etmişti.

Fabrika müdürü, uçağın normal çalıştığına dair, rakamlara dayalı güvenceler veriyordu.

Batı medyasının geri kalanında ise Rus hava trafik kontrolörleri ve uçağın mürettebatı arasındaki iletişimin dil boyutuna dair ciddi spekülasyonlar yer aldı:

Mürettebatın Rusçası zayıftı, kontrolörlerin İngilizcesi kötüydü, mürettebat sayıları  anlayamamış ve irtifayı feet cinsinden ölçmüştü, Ruslar metre kullanıyordu, mürettebata verdikleri en son bilgilerde karışık bir dizi rakamı tekrarlamış olacaklardı...

Rusya, havacılık kazalarını  araştırma konusunda ciddi bir uzmanlığa sahip.

BDT'ye yani Bağımsız Devletler Topluluğu'na bağlı Devletlerarası Havacılık Komitesi, havacılık kazalarını araştırıyor ve çalışmalarını da açıklık içinde yürütüyor.

Kokpit ses kayıtları, fotoğraflar, olay yerinde çekilen video görüntüleri ve teknik raporlar, Rusça kısa adı MAK olan komite tarafından gerçekten de hızlı ve kesintisiz bir şekilde yayımlanıyor.

Gizlilik kültürü

Bununla beraber, ülkenin Sovyet geçmişinin izleri de tümüyle silinmiş değil.

Batı medyasının büyük bir kısmı, "Rusya'nın gizlilik kültürünün", bu felaketin doğru dürüst araştırılmasını engelleyen bir unsur olacağını söylemekte gecikmedi.

Bu medya organları, Çernobil felaketine ya da Sovyet dönemindeki uçak kazalarının örtülü  bir biçimde "üretim dışı felaket" (katastrofy vnye proizvodstva) diye adlandırılmasına gönderme yaptılar.

"Rus gizliliği" kuruntularını  öne sürenleri zor durumda bırakan ise şu ana kadar soruşturmanın son derece şeffaf bir biçimde yürüyor olması.

Yürek paralayan kavrulmuş cesetler ve kora dönmüş metal parçalarının görüntüleri, olaydan sonraki ilk dakikalardan itibaren televizyonlarda yayınlandı.

'VIP sendromu'

Batı medyası, cumhurbaşkanı  Kaczynski'nin, görüş mesafesinin tehlikeli ölçülerde düşük olduğu uyarısına rağmen, sis içinde ve ücra bir askeri hava meydanına inme talimatını mürettebata bizzat verip vermediği sorusuna odaklandı.

Bunu gündeme getirenler, Kaczynski'nin Ağustos 2008'de Rusya ve Gürcistan arasındaki askeri gerilimin sürdüğü  bir ortamda, hava trafik kontrolörlerinden güvenlik uyarısı  gelmesine rağmen, Tiflis'e inme talimatını pilotlara bizzat vermesine vurgu yapıyor.

Sol kanattan, sözünü sakınmayan bir isim olan eski Polonya başbakanı Leszek Miller, suçu doğrudan cumhurbaşkanı Kaczynski'ye yüklemiş durumda.

Büyük iddialar

Dile getirilen pek çok iddia ise aşırı uçlarda gezinen bir hayal dünyasının mahsulleri.

Mesela, bazı Polonyalılar bu olayı "Rus güvenlik servisleri içinde, Putin ve Medvedev'in altını oymak isteyen sertlik yanlılarının" tasarladığını  yazıyor.

Sağ kanatta yer alan İngiliz gazetesi The Telegraph ise şu iddiaları aktarıyor:

"O, AB diktatörlüğüne muhalefet ettiği için öldürüldü..."

"İlahi Merhamet dualarının doğum yeri olan Polonya'nın, hem Papa'sını hem de cumhurbaşkanını  2005 ve 2010 yıllarında İlahi Merhamet Pazarı'nın bir gün  öncesinde kaybetmesi gerçekten komik."

Psikologlar, komplo teorilerini açıklarken, insanların (çoğunlukla ölümle bağlantılı) bazı olaylardaki büyük resimde birbiriyle ilgisiz gibi görünen parçaları anlamakta güçlük çektiklerinde, bunu kendi çizdikleri bir tabloyla değiştirmeyi tercih ettiklerini söylüyor.

Bu süreç çoğunlukla bilinç  altında cereyan ediyor.

Resmi makamlardan gelebilen yalanlamalar da komplo teorilerinin doğru olduğunun birer kanıtı haline dönüştürülüyor.

Dijital medyanın son yirmi yıl içinde hayatlarımızın ayrılmaz birer parçasına dönüşmesi de bu süreci güçlendirmiş durumda.

Bu durum, sıradan insanları  devasa bir enformasyon yüküne maruz bıraktı.

Sosyologlar, komplo teorilerine inanmaya meyilli olanların, birbiri ile alakasız bilgileri, görünürde makul birer teoriye dönüştürebildiğini söylüyor.

Rusya, Polonya, İngiltere ve pek çok diğer ülkedeki gazetelerin yorum sayfalarına bakılırsa, sözü  edilen bu insanların sayısının birer ordu bile oluşturabileceği söylenebilir. (Steven Eke, BBC Rusça Servisi Editörü)

Kaynak: Zaman