Erdoğan, Putin, Berlusconi ortaklığı

| Ferai TINÇ

ÜÇ Başbakana, Erdoğan, Putin ve Berlusconi’nin ellerini sıkı sıkı birleştirdikleri resme bakıyorum.

İtalyan basınında çıkan bütün eleştirilere rağmen Berlusconi yoluna devam ediyor. Rusya’nın enerji tekelinin devamı için, İtalyan enerji şirketi ENİ üzerinden işleri yürütüyor.

Gazprom, ENİ ile ortaklığı sayesinde İtalya’da dağıtım haklarına da sahip. Sadece teminatçı değil, aynı zamanda tüketicinin kapısına kadar giden hizmet ağında söz sahibi.

Enerji analistlerine göre, en etkili kontrol yöntemi böyle gelişiyor.

Bu yüzden yabancı enerji şirketleri, gittikleri ülkelerde dağıtım yollarını da ele geçirmek için uğraşıyorlar.

Girdikleri pazarda tekel oluşturma ve onu sağlamlaştırmanın en etkili yolu bu.

Gazprom, Türkiye enerji pazarında dağıtım hakkı için uzun yıllar mücadele etti. Mavi Akım’ın ilk gerçekleşme dönemlerinde Gazprom bu hak için epey uğraştı ama elde edemedi.

Şimdi Putin’in ziyareti sırasında, Gazprom’un Rizeli bir işadamına ait şirket ile dağıtım ortaklığı yapacağı açıklandı. * * *

BERLUSCONI’nin sahibi ya da yandaşı olmayan İtalyan medyası, skandallar kralı haline gelen Başbakan’ın büyük bir pozla kendi başarısı olarak takdim ettiği Güney Akım Projesi’ni eleştirdiler.

Rus gazını Türkiye üzerinden İtalya ve Avrupa pazarına götürmeyi öngören bu projenin Nabucco’yu olumsuz etkileyeceğini yazdılar.

Gerçekten de Southstream yani güney hattı bugünkü koşullarda Nabucco’ya alternatif bir projedir.

Daha önce de benzer bir durum Mavi Akım Projesi’nde yaşandı.

Türkmenistan gazının Hazar Denizi altından geçerek Türkiye üzerinden Avrupa pazarına açılması öngörülüyordu. Bu proje ile ilgili tartışma ve pazarlıklar sürerken Rusya sert biçimde devreye girdi ve Mavi Akım Projesi hayata geçti.

Bu süreçte Türkmenistan’ın gazını Rusya satma konusunda çok ağır baskılar altında kaldığını hatırlatmaya gerek var mı?

Türkmenbaşı, Rusya’nın ucuza aldığı gazı Türkiye’ye pahalıya pazarladığını açıklamıştı.

Eğer Rusya bugünkü gibi doğal gaz ve petrolde Avrupa pazarının tek hakimi olma konusunda keskin bir tavır içinde olmasa, ekonomisini sadece enerjiye dayamasa, muhalif gazetecileri öldürecek kadar demokrasiden uzak olmasa ve en önemlisi yolsuzluklarla mücadele etseydi Güney Akım projesini bir rekabet projesi olarak görmeyebilirdim.

Ama öyle mi?

* * *

PUTİN Türkiye’deki anlaşmanın ardından herkesi şaşırtan bir girişimde bulunmasaydı da bir şey demeyebilirdim.

Rusya Başbakanı, anlaşmadan hemen sonra enerji tekeli kurmasını engelleyen uluslararası Enerji Şartı Anlaşması’nı onaylamayacağını açıkladı.

Rusya ve eski Sovyet topraklarında enerji alanında dünya şirketlerine serbest yatırım ve rekabet öngören, Rus boru hatları tekelini kıran ve 51 ülkenin imzası bulunan anlaşmayı Rusya 1994 yılında kabul etmiş ama onaylamamıştı.

İşte Putin, Ankara’dan dönüşte sürece son noktayı koydu. Bu Moskova’nın, eski Sovyet Cumhuriyetlerindeki enerji kaynakları üzerinde hak iddia etmeye devam ettiğinin açıkça ilanı değil de nedir?

* * *

GEÇEN hafta yapılan enerji anlaşmalarındaki gizlilik Roma, Ankara ve Moskova arasındaki enerji anlaşmalarında, üç başbakanın arasındaki ahbaplık ilişkilerinin belirleyici olduğunu düşündürüyor.

Başbakanların ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda farklı ayrıntılar var.

Mesela Berlusconi, Çalık Holding, ENİ ve Gazprom arasındaki işbirliğinin sadece bugün ile sınırlı olmadığını söylüyor, “yeni kurulacak nükleer santrallerle bu işbirliği geleceğe de bakıyor” diyor.

Hayırlı olsun.