‘Rus usulü demokrasi’
Siz bu yazıyı okuduğunuzda, Rusya Başbakanı Vladimir Putin çok büyük ihtimalle devlet başkanlığı seçiminin ilk turunda yüzde 50’nin üzerinde oy alarak zafer kazanmış olacak. Rus anayasası art arda üç dönem devlet başkanlığına müsaade etmediği için bir dönem başbakanlık makamında teneffüs yapan Putin, tekrar Kremlin’deki yerini alıyor.
Anayasa değişikliği ile başkanlık süresini 4 seneden 6’ya uzatan Rusya devlet başkanı iki dönem seçilme ihtimali ile hiç ayrılmadığı iktidar koltuğuna resmen geri dönmüş oldu. Her şey planlandığı gibi devam ederse Rusya Federasyonu’nu 2024’e kadar eski istihbarat şefi idare etmeye devam edecek.
Rusya devlet başkanı iki dönem seçilme ihtimali ile hiç ayrılmadığı iktidar koltuğuna resmen geri dönmüş oldu. Her şey planlandığı gibi devam ederse Rusya Federasyonu’nu 2024’e kadar eski istihbarat şefi idare etmeye devam edecek.
Son anketlerde en yakın rakibi Komünist Parti lideri Gennady Zyuganov ile arasındaki farkı 40 puana kadar çıkartan tecrübeli siyasetçi her şeye rağmen rahat bir seçim süreci geçiremedi. Ülkenin farklı noktalarında organize olan muhalif gruplar ‘Arap Uyanışına’ benzer gösteriler organize edip daha demokrat ve şeffaf bir Rusya taleplerini haykırdılar. “Putin’siz Rusya” sloganı ile sokaklara dökülenler sandıkları görmeden niçin ve neyi protesto etti?
Rusya Federasyonu’nun en büyük partisi Birleşik Rusya (BRP) devlet imkânlarını sonuna kadar kullanan, medya gücünü elinde bulunduran ve rakiplerine yaşam alanı bırakmayan siyasi bir aktör olarak değerlendiriliyor. Muhalif seçmenlerin en önemli iddiası ise Putin’in seçimlere hile karıştırdığı yönünde. Ülkedeki siyasal hareketliliği ‘Putin sistemi’ olarak adlandırıyorlar. Seslerini daha etkin bir şekilde duyurabilmek için sokaklarda insan zinciri oluşturan muhalefet, toplumsal bir harekete dönüşmüş durumda. Normal şartlar altında sokaktaki protestocuları görmezden gelmesi beklenen Kremlin’in yeni lideri seçim süresi boyunca büyük gazetelerin yorum sayfalarında kaleme aldığı makalelerle orta sınıf muhaliflere mesajlar gönderdi. Adeta protestocularla mektuplaşan Putin, Arap Uyanışına benzer bir sürprizle karşılaşmak istemiyor. ‘Toplumsal Karar’ adlı muhalif platformun sözcülerine göre ise Putin zafere giden her yolu mübah sayan bir tutum içinde.
Seçimlere kısa bir süre kala Rus lidere suikast girişimi planlayan üç kişiden biri Ukrayna’nın Odesa kentinde kaldıkları evde bomba düzeneğinin patlaması sonucu öldü. Sağ yakalanan iki kişi kameralara konuşup suçu itiraf etseler de muhalefet, haberlerin seçim malzemesinden başka bir şey olmadığına inanıyor. Peki, gerçekte Putin’in bu tür haberlere ihtiyacı var mı?
Vladimir Putin’in bir ‘demokrasi savaşçısı’ olduğunu söylemek mümkün olmasa da Rusya tarihinin en popüler liderlerinden olduğunu kabul edelim. Rusların yanı sıra Federasyon içinde bulunan özerk cumhuriyetlerin büyük çoğunluğu da uzun zamandır Putin’i destekliyor. Rus liderin, Tataristan, Dağıstan, Karaçay ve Çeçenistan’daki oy oranı Moskova’dan aldığı oyların çok üstünde.
Başkent Moskova’dan uzaklaştıkça muhalefet hareketinin izinin yavaş yavaş silindiğini söyleyebiliriz. Yakın geçmişlerinde birçok değişim programını denemiş ve farklı tarihlerde büyük hüsranlarla karşılaşmış olan çalışan kesim yeterince demokratik olmasa da istikrarı sağladığı için Putin’in yanında saf tutuyor. Son parlamento seçimlerinde BRP yaklaşık yüzde 15 oy kaybına uğramış olsa da Duma’da çoğunluğu sağlayacak neticeyi almasını bildi. Başkanlık seçimi öncesi önemli bir ikaz olarak da değerlendirilebilecek bu neticenin Putin’in uykularını kaçırdığını sanmıyorum.
Boris Yeltsin’den devraldığı ekonomik enkazı ve iflasın eşiğindeki ülkeyi artan enerji fiyatları sayesinde kısa sürede normalleştiren Putin, imparatorluk vârisi güçlü Rusya söylemini her fırsatta ön plana çıkartıyor. Başta ABD olmak üzere tüm Batı’yı Rusya’ya karşı savaşan aktörler olarak gösteriyor ve yılda birkaç kere ABD’nin küresel politikalarını yerden yere vuruyor... Bu tabloya Rus halkı adına güçlü bir kurtarıcı lazım gelir ki onun da kim olduğunu tahmin etmişsinizdir.
Bir Rus atasözü, “İşi yapmanın üç yolu vardır; doğru yol, yanlış yol ve Rus yolu” tespitinde bulunur. Halkına büyüklük hissini yaşatabilen ve onları önemli bir ülkenin fertleri olduğuna inandıran Putin ısrarla “Rus usulü” ile yoluna devam ediyor. Bakalım bir sonraki seçimlerde Moskova kimin yolunu tercih edecek...