Türk şirket öncü oldu, Faber-Castell Rusya pazarına girdi
Anadolu Grubu’yla 50 yıla yaklaşan ortaklığınının ardından oğlunun Melisa Eliyeşil ile evlenmesiyle Türkiye bağlarını güçlendiren Kont Faber-Castell, “Anadolu Grubu’nun Rusya deneyimi olmasa bu pazara girmezdik” dedi.
TÜRKİYE ile bağlarını Anadolu Grubu ile 50 yıla yaklaşan iş ortaklığının ardından oğlunun cemiyet hayatının tanınan simalarından Maria-Necmettin Eliyeşil çiftinin kızı Melisa Eliyeşil ile evlenmesiyle dünürlüğe kadar götüren dünyanın en köklü kalem üreticilerinden Faber Castell’in 8’inci kuşak sahibi Kont Anton Wolfgang Graf von Faber-Castell, ortaklığı, Rusya ve çevre ülkelere taşıyor. Türkiye ve İstanbul’u çok sevdiğini ancak sık gelemediğini kaydeden Kont Faber-Castell, “Oğlumun sayesinde Türklerle dünür olduk. Artık daha sık gelmek için daha çok sebebim var” dedi.
Adel Kalemcilik ve Anadolu Grubu’yla birlikte girdiği Rusya’daki Faber-Castell Anadolu şirketlerinin yönetim kurulu toplantılarına katılmak üzere İstanbul’da bulunan Kont Faber-Castell, geçen mayıs ayında Almanya’da ailenin ünlü Nunberg şatosundaki düğünün ardından ilk kez Hürriyet’e konuştu. Kont, Türkiye’de klasik olarak sorulan ‘Gelininizden memnun musunuz?’ sorusuna, şu cevabı verdi: “O kadar memnunum ki, sorunuza 3 tane bekar kızım daha olduğunu hatırlatarak yanıt verirsem sanıyorum anlatmış olurum. Ancak önemli olan gelinim ve oğlumun mutlu olmaları.”
Anadolu Grubu’yla yüzde 50-50 ortaklık kurdukları ‘Faber-Castell Anadolu’’nun Rusya’da yeni faaliyete başladığını kaydeden Kont Faber-Castell, şunları anlattı: “Yıllardır girmeyi ertelediğimiz Rusya pazarına birlikte girdik. Anadolu Grubu’nun Rusya ve çevre ülkelerdeki deneyimden yararlanarak Faber-Castell Anadolu ile bu pazara girdik. Hedef ortaklığımızı çevre ve komşu ülkelere taşımak.”
İlk kez 3’üncü ülkede
Şirket olarak her zaman yeni bir ülkeye yerel bir ortakla girmeyi tercih ettiklerini kaydeden Kont Faber-Castell, şöyle devam etti: “Ancak ilk kez yerel bir ortağımızla birlikte bir üçüncü ülkeye girdik. Rusya aslında bizim için önemli bir pazar olmasına rağmen bugüne kadar girememiştik. Bir ara niyetlenmiş sonra vaz geçmiştik. Eğer Anadolu Grubu’nun bu ülkedeki deneyimleri, pazar bilgisi olmasaydı, uzun süre Rusya’ya girmezdik. Anadolu Grubu’yla ortaklığımıza çok önem veriyoruz.”
3’te biri 15 yaş altı
Türkiye’nin Faber-Castell içinde Avrupa’nın en büyük ilk iki pazarından biri olduğunu kaydeden Kont Faber Castell, şöyle devam etti: “Türkiye bizim için kilit pazar olmaya çok uzun yıllar devam edecek. Çünkü nüfusu çok genç. 75 milyon nüfusun üçte biri 15 yaşın altında. Tam bizim hedef kitlemizi oluşturuyor. Güçlü yerel bir ortağımız var. Türkiye en hızlı büyüdüğümüz pazarların başında. Geçen yıl global olarak yüzde 5 ile yüzde 10 arasında büyüdük. Bu büyüme daha çok gelişmekte olan ülkelerden geldi. Geçen yılki ciromuz 570 milyon Euro’ydu. Bu yılki hedefimiz ise, 600 milyon Euro.”
Türk ressam tablosu alacak mavi tura katılacak
KONT Anton Wolfgang Graf von Faber-Castell, Türkiye’ye ilk kez 20’li yaşlarında geldiğini, o dönemde geçirdiği bir trafik kazası sırasında Türk misafirperverliği ile tanıştığını belirterek, “O günden bugüne Türkiye ve Türkler hakkında her zaman çok olumlu görüşlerim oldu. İstanbul’u her zaman çok sevdim. Şimdi oğlumun sayesinde dünür de olduk, artık daha sık gelmek için daha çok bahanem var” dedi. Aynı zamanda bir modern sanat koleksiyoncusu da olan Kont Faber-Castell, koleksiyonunda hiç bir Türk ressamın eserinin bulunmadı-ğını “Yapıla-caklar listesine bunu da ekledim. Bu konuda danışmanlarım-dan yardım alacağım” diye konuştu.
Bizim için asıl tehdit, ağaçların tükenmesi
HERKESİN kendisine dijital çağın kalemlerin sonunu getirip getirmeyeceğini sorduğunu söyleyen Kont Anton Wolfgang Graf von Faber-Castell şunları kaydetti: “Dijital çağ çok önemli. Bu konunun öneminin farkında olarak ve bizim işimize getirdiği avantajlardan yararlanarak işimize bakıyoruz. Araştırmalar çocukların zeka gelişiminde boyama gibi ellerini kullanarak yaptıkları aktivitelerin büyük payı olduğunu gösteriyor. Dijital çağın getirdiği yenilikleri bir tehdit olarak görmüyoruz. Bizim için asıl tehlike, hammaddemizin yani ağaçların tükenmesi ve katma değer yaratamamak. Sırtımıza yaslanıp hiç bir şey yapmadan bu dönemin dinamiklerini kaçırırsak işte o zaman yok oluruz. Okullar var olduğu sürece kalem de olacak. 250 yılda bu şirket neler gördü neler. Her yenilik karşısında, ‘kalemin sonu mu geliyor’ denildi ama bugün hâlâ en kolayı bir parça kağıt ve bir kalem.”
Dedelerinin kurduğu şirketi satıp yat alamazsın
250 yılı aşkın bir yaşa sahip Faber Castell’in 8’inci kuşak yönetim kurulu başkanı olan Kont Anton Wolfgang Graf von Faber-Castell, şirketin bu kadar uzun süre ayakta kalmasının sırrını şöyle özetledi: “Eğer tek bir ipucu vereceksem, şunu söyleyebilirim: ‘Dedelerinin kurduğu şirketi satıp, yerine yat almamalısın. Ancak kendi kurduğun şirketi satıp o parayla istediğini yapabilirsin. Biz şirketi yönetirken, bu sorumlulukla hareket ediyoruz.”
Faber Castell göz kalemi de üretiyor
1920’li yıllardan bu yana Channel, L’Oreal gibi önemli kozmetik şirketleri için kozmetik kalemler ürettiklerini de kaydeden Kont Anton Wolfgang Graf von Faber-Castell, “Bu faaliyetimizi kendi markamızla yapmıyoruz, o markalar için üretiyoruz. Her zaman ana işimize odaklanmayı istedik” diye konuştu.
‘Made in Turkey’ kavramı güçleniyor
TÜRKİYE ekonomisinin uluslararası arenda her geçen gün daha fazla dikkat çektiğine değinen Kont Anton Wolfgang Graf von Faber-Castell, şöyle konuştu: “Türkiye ekonomisi 10 öncesine göre büyük bir patlama gerçekleştirdi. Dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri oldunuz ve krizde de gerçekten sağlam durdunuz. Özellikle sanayi alanında büyük atılımlar yapılıyor, bunu görüyorum. ‘Made in Germanyı’ (Alman malı) ifadesi, Almanya’nın güçlü imajını yansıtan önemli bir kavramdır. ‘Made in Turkey’ (Türk Malı) ifadesinin giderek etkisini artırdığını görüyorum. 15-20 içinde ‘Türk Malı’ imajının çok güçleneceğine inanıyorum. Bizim Adel ile yaptığımız üretimlerden ve Türkiye’deki mağazalarımızdan Türkiye’nin geldiği son noktayı görmek mümkün.”