Yorum Köşesi: Batı’nın İki Yüzlülüğü ve Minsk Anlaşmaları
HABERRUS- YORUM KÖŞESİ - Kökleri daha eskilere dayansa da 2014 yılında başlayan Ukrayna-Rusya krizinde tarafları barış masasında bir araya getiren Minsk Anlaşmaları’nın aslında ‘birer zaman kazanma manevrası’, ‘Rusya’yı oyalama taktiği’ ve Ukrayna’yı Rusya’ya karşı silahlandırarak savaşa hazırlamak için geçici zaman kazanma’ olduğu anlaşmaya taraf tüm Batılı devletler tarafından itiraf edildi.
Son olarak Eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, TKI ile yaptığı bir röportajda, Minsk anlaşmalarının, Angela Merkel'in daha önce de kabul ettiği gibi, Ukrayna'ya askeri potansiyelini geliştirmesi için "zaman tanımak" amacıyla imzalandığını söyledi.
Hollande’in “2014'ten beri Ukrayna askeri potansiyelini güçlendirdi. Gerçekten de Ukrayna ordusu 2014'tekinden tamamen farklıydı. Daha iyi eğitimli ve donanımlı hale geldi. Kiev'in böyle bir fırsata sahip olması Minsk anlaşmalarının meziyetidir ” sözleri anlaşmaya imza atan devletlerin aslında asıl niyetlerinin gerçekte ne olduğunu çok net göstermesi açısından önemli.
Minsk Anlaşmalarının uygulanmadığı, ve Ukrayna’nın özellikle Donbas ve Kırım’a karşı yeni bir savaşa hazırlandığı iddiaları Rusya tarafından sık sık gündeme getirildiğinde Batı’dan gelen itiraz bizlerin Rusya’nın bu sözlerine inanmasını engelledi.
Herkes ‘Rusya Ukrayna’ya saldırmak için bir bahane arıyor, asıl niyetini gizliyor diye düşünürken’ 24 Şubat’ta Ukrayna’ya başlatılan askeri operasyon aslında Batı’nın maskelerini düşürmesine neden oldu.
Minsk anlaşmalarının Rusya dışındaki tüm katılımcıları anlaşmaların bir ‘kandırmaca’ olduğunu kabul etti.
Minsk anlaşmalarının sadece bir kurgu olduğunu ilk kabul eden, dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko oldu.
Maydan olaylarının yol açtığı aşırı sağ-ırkçı milliyetçilerin gerçekleştirdiği darbeden sonra Ukrayna cumhurbaşkanı “seçilen” Petro Poroşenko, farklı platformlarda ve son olarak ABD Kongresi tarafından finanse edilen Özgür Avrupa Radyosu'nun bir yan kuruluşu olan Svoboda radyosuna yaptığı açıklamalar da bu itiraflarda bulundu. Asıl niyetlerinin Minsk Anlaşmaları’nı uygulamamak, Rusya ile olası savaşı ertelemek, kazanılan zamanda da Ukrayna ordusunu güçlendirmek olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz aylarda ise Putin'in itirafını hayal kırıklığı olarak nitelendirdiği eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel açıkça itiraflarda bulunmuştu.
O dönem Almanya başbakanı olan Angela Merkel, Die Zeit'e yaptığı açıklamada, Minsk anlaşmalarının Kiev'e zaman kazandırmak için yapıldığını söyledi.
Merkel, "2014 Minsk anlaşması Ukrayna'ya zaman kazandırma girişimiydi. Bugün de görüldüğü gibi, Ukrayna bu dönemi kendini güçlendirmek için kullandı" dedi.
O dönemim 3 eski devlet başkanının, Ukrayna’dan Petro Poroşenko, Almanya’dan Angela Merkel ve Fransa’dan François Hollande, yaptığı bu itiraf ve açıklamalar aslında Batı’nın iki yüzlü politikalarını tarih boyu görmüş bizleri pek şaşırtmıyor.
Bugün eski üç devlet başkanından gelen itiraflarından da anlaşıldığı gibi Minsk Antlaşması Donetsk ve Lugansk’ta savaşı durdurmak için Ukrayna, Rusya Federasyonu, Donetsk Halk Cumhuriyeti, Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) temsilcileri tarafından 5 Eylül 2014 tarihinde imzalanmış ve hedefin anlaşmazlıkları kan dökmeden çözmek olduğu duyurulmuştu.
Ancak bu son 8 yılda Rusya tarafının defalarca Ukrayna’yı ve Batı’yı ateşkesi ihlal ile suçlamaları, hep Minsk Anlaşmalarına atıfta bulunarak geçiştirildi.
Rusya’nın defalarca yaptığı ikazlara rağmen bu anlaşma gerginliği kısmen azaltsa da kalıcı barışı sağlayamamıştı.
Rusya’nın itirazları da Batı tarafından bırakın kale alınmayı tam tersine ‘saldırganlıklar için bahane üretmek’ olarak itham edildi.
Ama iki yüzlü politikayı ‘kurnazlık’ yada ‘masada kazanma’ olarak gören Batı, kendilerinin ifade ettiği gibi amaçlarının barış olmadığını başından beri bildikleri için NATO’yu da kullanarak Ukrayna’yı silaha boğarak, ABD ve İngiltere’nin başından beri planı olan NATO’yu doğuya doğru genişletmek ve Rusya’yı kuşatma politikasına kazandıkları bu zaman diliminde hız vererek gerçekleştirmeye devam ettiler.
Baştan beri ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve müttefikleri, zaten Ukrayna’nın NATO’ya üyelik girişimine Rusya’nın nasıl bir tepki vereceğini biliyorlardı. Ama Rusya’yı iki yüzlü politikalarla oyalayarak asıl ajandalarına devam ettiler. Tüm dünyaya da barışı istemeyen tarafın Rusya olduğu tezini işleyerek Rusya’yı daha da köşeye sıkıştırarak ‘sakın ha’ demeye devam ettiler, ta ki 24 Şubat’ta yaşananlar hayata geçirilene dek.
Yorum Köşesi: Editör Yazıları