Nalbantyan: “Sınır yakın zamanda açılabilir”

Ermenistan ve Türkiye yaklaşık yüz yıl önce kopan ilişkilerin yeniden yapılandırması için önemli süreç başlattı. Rusya'nın önde gelen Kommersant gazetesi bu sürecin öncülerinden Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan’la Zürih imza töreni sonrası bir söyleşi gerçekleştirdi.

Eylül 2008’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan’a davet edilmesi ile ikili ilişkilerde normalleşme sürecinin başlatıldığını kaydeden Nalbantyan, yıl sonuna kadar sınırın açılıp açılmayacağı ile ilgili soruya, “Hiçbir ihtimali göz ardı etmiyorum. Her şey olabilir. Bu tarafların anlaşmaya saygı duymalarına ve ileriye doğru gitmelerine bağlı. Ermenistan her zaman diğer ülkelerle ulaştığı anlaşmalara saygı duydu.” değerlendirmesinde bulundu. Muhabirin Türkiye’nin de uluslar arası anlaşmalara saygılı davrandığını hatırlatması üzerine Ermeni bakan, “Demek ki ileriye doğru devam edeceğiz.” cümlesi ile karşılık verdi.

Sarkisyan’ın Türkiye sınırlarının açılması ya da bu yolda ilerleme sağlanması durumunda Bursa’ya futbol maçını izlemeye gideceğini ifade ettiğini hatırlatan Ermeni bakan, imzalanan protokollerin meclislerde onaylanacağını, buna parlamentoların karar vereceğini, makul bir süre içinde onaylama işleminin tamamlanacağını umduğunu söyledi.

Yukarı Karabağ’da olumlu bir trend var

Kişinev’de geçen hafta sonu gerçekleşen Ermeni ve Azeri liderlerin Yukarı Karabağ krizinin çözümü ile ilgili müzakereleri değerlendiren Nalbantyan, “Bu görüşmenin iki lider arasında yedinci toplantısı olduğuna dikkat edersek, bir dinamiğin var olduğunu anlamış oluruz. Ve bu eğilimin olumlu olduğunu söyleyebilirim. Cumhurbaşkanları Madrid belgesinin ilkelerini tartışıyor. Daha net konuşmak gerekirse, dikkatlerini iki ilke üzerinde yoğunlaştırdılar. Ve Minsk Grubu aracılığıyla bu ilkeler üzerinde uzlaşmak için çalışıyorlar.” dedi.

Muhabirin, “Hangi ilkeler tartışılıyor? Laçin koridorunun genişliği? Karabağ'ın statüsü ile ilgili referandum mu?” sorusu üzerine Ermeni bakan, “Ayrıntılara girmeye çalışıyorsunuz. Eğer taraflar anlaşmalarının açıklanmasını isteseydi, o zaman bu bilgiler tüm medya bildirilmiş olurdu. Kişinev'deki görüşmenin ardından iki ülkenin dışişleri bakanları hiç bir özel açıklamada bulunmadı. Bir şeyi kesinlikle söyleyebilirim: Bugün taraflar temel sorunun üzerinde odaklandık – Dağlık Karabağ'ın statüsü.” cevabını verdi.

Tarafların ilerleme sağlanamadığı için mi açıklama yapmadıkları sorusuna cevap veren Ermeni bakan şu bilgileri verdi: “Biliyor musunuz, pozitif dinamik olmasaydı Cumhurbaşkanları yedinci kez bir araya gelmezlerdi. Ve kimse Devlet başkanlarının yeni toplantı hazırlıkları ile ilgili konuşmazdı. Doğru yönde gelişen karmaşık bir süreç devam ediyor. Madrid belgesi birçok ilke içeriyor. Bugün taraflar sadece bunlardan ikisini görüşüyor. Eğer bu iki ilke konusunda anlaşırsak yolumuza devam edeceğiz. Tüm ilkeler üzerinde mutabakata vardığımız anda ise barış antlaşması hazırlama süreci başlar. Bu çok uzun, ve zor bir süreçtir. Önemli olan her iki tarafın da bunu anlıyor olması. Taraflar hem pozisyonları birbirine yaklaştığı zaman, farklılıkları anında seslendirmeleri konusunda dikkatli olmalı. Çünkü bu sürecin devam etmesi, Karabağ sorunun çözülmesi her iki ülkenin çıkarınadır.”

Anlaşma ne zaman hazır olacak?

Barış anlaşmasının imzalanması ile ilgili yarın, bir hafta sonra, ya da bir ay sonra şeklinde aceleci açıklamalar yapmanın yanlış olduğunu kaydeden bakan, “Son birkaç ay içinde, Madrid ilkeleri temelinde müzakerelerin yerinde hareket edebildiğini görüyoruz. Yani bu sürecin başladığı anlamına geliyor, ve olumlu eğilim yönünde bir gelişme bu. Belki de, diğer çatışmalara karşılaştırıldığında çözüme en yakın diyebiliriz. Ancak ne kadar yakın bunu söylemek zor. Olumlu gelişmeler var dendiğinde bu olumlu gelişmelerin var olduğu anlamına gelir. Ermenistan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanları ile birden fazla toplantı gerçekleştiren Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev'in rolü çok önemli. Ve tüm bu toplantılar oldukça etkili olmuştur.” şeklinde konuştu.

Ciddi müzakereler basın aracılığı ile yapılmaz

Yukarı Karabağ’da sürdürülen müzakerelerin fazlaca gizemli olduğu yönündei soruyu yanıtlayan Nalbantyan şu tespitlerde bulundu: “Ben bu görüşmelerin diğerlerinden daha çok kapalı olduğunu sanmıyorum. Çok ciddi görüşmeler basın konferansları ve gazeteler aracılığıyla yürütülmüyor. Müzakereler müzakerelerdir. Ve bir gün gelir müzakerelerin içeriğini kamuoyuna duyrulur. Ermeni-Türk görüşmeleri konusunda da böyle olmuştu. Bir noktadan sonra karşılıklı anlaşmalar neticesinde görüşmelerin açık olmasına karar aldık. Anlaşmanın imzalanmasından önce böyle bir karar almıştık ki, genellikle böyle yapılmaz. Genellikle sözleşmeler imzalandıktan sonra kamuoyuna açıklanır. Biz gizlilik taraftarı değiliz, ancak herhangi bir görüşme bir, iki veya daha fazla tarafı ilgilendirir. Karabağ sorunu için üç tarafın ilgili olduğuna inanıyoruz.”

Yaşar Niyazbayev, Moskova, Cihan