Türk elçi: İsrail’in yaptığı Somali korsanlarının yaptığının aynısı

Türkiye Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı, İsrail’in “Barış Filosuna” saldırısıyla ilgili olaya değinerek, “İsrail’in yaptığı Somali korsanlarının yaptığının tıpkı aynısı.” dedi. Rus İnterfaks ajansı ve Vremya Novostey gazetesi muhabiri Andrey Baranovski’ye mülakat veren Türk Büyükelçisi, saldırıyla ilgili Ankara’nın tutumunu, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik karar alınmasının sonuçlarını ve Rusya ile Türkiye arasında vize rejiminin kaldırılması perspektiflerine de değindi.

“Barış Filosu”yla ilgili olayın araştırılması için İsrail’in komisyon kurma planının kendisinin iç meselesi olduğunu belirten Akıncı, “İsrail’in komisyona iki yabancıyı eklemesiyle komisyon uluslar arası nitelik kazanmış olması anlamına gelmez. Komisyonun yabancı üyelerinden biri senatör, sürekli olarak İsrail’e gider, faal şekilde İsrail’in tutumunu savunur. Bir zamanlar Nobel Ödülü’nü almış olmasının da hiçbir önemi yok. Filo konusuna gelince, bu yardım konvoyu idi. İsrail uluslar arası sularda konvoya saldırdı. Bu olay, Somali korsanlarının yaptıklarının aynısıdır. Üstelik filoya ait gemilerden birine karşı aşırı derecede güç kullanıldı. Ölenlerden birinin, Amerikan vatandaşının otopsisi, ona çok yakın mesafeden ateş edildiğini ispat etti. Belli ki, bu insan öldürülmek amacıyla vurulmuştur. Şimdi İsrail, yasadışı olarak bu gemileri limanlarında bulunduruyor. Esas mesele, Uluslararası topluluğun İsrail’e uluslararası yasaları kabaca ihlal etmesini sürdürmesine izin verip vermeyeceğidir.” dedi.

Muhabirin, “İsrail tarafı, bu filoyu hazırlayan Türk örgütünün HAMAS ile ilişkisi olduğu yolundaki açıklamalarını nasıl yorumlayabilirsiniz?” sorusunu şöyle yanıtladı: “İsrail aklına geldiği şeyi konuşur. Diyelim ki, gerçekten HAMAS ile bir bağlantı olmuş. Peki acaba gemide neler vardı? Silah mı? Gemi insani yardım taşıdı. Bu yardım daha başka bir örgütün gemisine de yüklenmiş olabilir ve aynı şekilde taşınabilirdi. HAMAS ile ilişkilerden söz edilmesi ise, meydana gelen korkunç trajediyi gölgeye düşürme çabasından başka bir şey değildir… Farz edin ki, siz kendi geminizdesiniz. Aniden gelen bir helikopterden silahlarıyla sizi nişana alan askerler gemiye inmeye başladı. Siz bu durumda ne yapacaksınız? Bu, insanın doğal bir tepkisidir. Herkes kendini korumaya çalışır. Siz hiçbir yere kaçamazsınız, çünkü gemidesiniz. Başka çareniz yok.”

İsrail’in de nükleer silahı var

Büyükelçi İran’ın nükleer programıyla ilgili konuya da değinerek, bölgedeki İsrail’in de bir nükleer silaha sahip olduğunu da hatırlattı. Akıncı, “İsrail’in gerçekten nükleer silaha sahip olduğu herkes biliyor. İsrail, ne “hayır” ne de “evet” diyor. Fakat kapalı kapılar arkasında İsrail şunu ifade ediyor: “Küçük ülke olmama rağmen kendimi koruyabilirim”. Ortadoğu’nun nükleer silahtan serbest bölge yapılmasına ilişkin öneriler ortaya atılıyor. Tüm Ortadoğu bölgesi nükleer silahtan kurtarılmış olursa, bu durumda İsrail’in başka devletlere saldırı yapacak fırsatı olmayacak. Bugün İsrail nükleer silaha sahiptir ve bu husus savunma amacıyla değil saldırı amacıyla yapıldı. Bu ülkenin taktiği, önleyici savaştır. İsrail, Lübnan’da ve başka devletlerde bunu uygulamıştır.” dedi.

İsrail’in İran’a saldırması bölgede çok şiddetli çatışmalara yol açar

Rus muhabirin, “İsrail’in Tahran’a yönelik saldırı yapıp yapamayacağı konusunda neler söyleyebilirsiniz?” sorusuna Türk diplomat, “İsrail’in İran’a saldırması çılgınlık olurdu. Nedeni şu: İran kolayca ve kısa zaman dilimi içinde yenilebilecek bir devlet değildir. Tahran da aynı zamanda çok şeyler yapabilir. Bütün bunlar Ortadoğu bölgesinde çok şiddetli çatışmalara yol açabilir.” dedi. Akıncı İran, Türkiye ile Brezilya arasında imzalanan uranyum değişimi konulu anlaşmanın halen geçerli olduğunu belirterek Tahran’ın bazı tavizler vermesi konusunda ikna edilmesinin ardından bu ülkeye yönelik öngören kararın ilan edilmesinin yapıcı olmadığını da savundu.

Samsun-Ceyhan hükümetlerarası  anlaşma imzalanacak

Güney Akım doğalgaz boru hattıyla ilgili çok sayıda belgenin hazırlandığını vurgulayan Büyükelçi Akıncı, “Şu anda belgeler üzerinde inceleme yapılıyor. Ardından ek bilimsel araştırmalar yapılması planlanıyor. Karadeniz’in dibi çok tehlikeli bir alan. Bu deniz’in dibine zarar verilirse bütün orası mahvolabilir. Biz araştırmaların neticelerini bekliyoruz. Rusya, İtalya ve Türkiye bu araştırmalara katılıyorlar ve bunların hangi sonuçlar vereceğine bakalım. Bir başka proje Samsun-Ceyhan’a gelince ise burada mutabakat protokolü imzalanmış durumda olduğunu söyleyebilirim. Yakın gelecekte hükümetlerarası anlaşmanın da imzalanması bekleniyor. Samsun-Ceyhan petrol boru hattı önem arzediyor. Nedeni şu: Öncelikle petrolün büyük tankerlerle taşınması İstanbul Boğazı için çok tehlike arzediyor. Örnek vermek gerekirse, Meksika Körfezi’ndeki son felaket bunun ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koyuyor. ABD önemli derecede zarar gördü. Bu açıdan İstanbul, Çanakkale ve Boğazlar çok hassastır. Artı taşınan petrol sevkiyat miktarı sürekli artıyor. Öyle bir duruma gelinebilir ki, Boğazlarda normal trafik imkansızlaşır.” diye değerlendirmede bulundu.

Rusya ve Türkiye arasında vizelerin kaldırılmasına ilişkin anlaşmanın yakın zamanda Ankara’da onaylanacağına işaret eden Türk diplomat, “Rus tarafının da aynı adım atacağını bekliyoruz. Onaylamaların ardından anlaşma hemen uygulanmaya başlayacak. Biz yıllarca ziyaretlerin vizesiz olması için çaba harcadık. Ama Rusya tarafı buna yeşil ışık yakmıyordu. Bugün ise istiyor. Zaten Rus turistler sınırda 20 dolar ödeyerek otomatik olarak Türkiye’ye giriş yapıyor. Türk turistleri için ise vize daha pahalıya mal oluyor. Üstelik Türkler vizeleri ancak Ankara, İstanbul veya Antalya’da alabiliyor.” dedi.

Fuad Seferov, Moskova, Cihan