Putin “kimyasal silahlarla” Esed’i ipten aldı!

Suriye lideri Beşşar Esed sahip olduğu kimyasal silahların kendisini idam sehpasından indirecek bir güce dönüşebileceğini büyük bir ihtimalle hesaplamamıştı. İsrail’in nükleer gücüne karşı depoladığı kimyasal silahları 21 Ağustos’ta halkına karşı kullandığı ve 1400 masumun yaşamına son verildiği iddiası Türkiye başta olmak üzere ABD ve Batılı ülkelerin ‘kırmızı çizgi’ geçildiği gerekçesi ile askeri müdahale alternatifini masaya koymasına neden oldu. ABD Başkanı Barack Obama’nın Irak ve Afganistan’dan çıkarken, yeni bir savaşa isteksizliği ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in diplomatik çözüm arayışlarını tetikledi.

Putin açısından ilk sürpriz İngiltere parlamentosundan David Cameron’ın onay alamaması ile yaşandı. Obama yönetiminin Kongre’den Suriye’de operasyon için yeterli desteği alamama ihtimali cesaretlendirdi. Putin için bir diğer işaret de 5-6 Eylül tarihlerinde St. Petersburg’da gerçekleşen G20 zirvesinde dünya kamuoyu ve Batılı ülkelerin Suriye’ye dış askeri müdahale konusunda ortadan ikiye ayrılması oldu. Esed’in halkına karşı yaptığı katliam nedeni ile her halukarda cezalandırılmasını isteyen sadece ABD, Kanada, Suudi Arabistan, Fransa ve Türkiye vardı. Putin zirve sonrası düzenlediği basın toplantısında özellikle Hindistan ve Endonezya’nın Suriye’de dış askeri müdahaleye karşı olmasının kendisi açısından sürpriz olduğunu söyledi. BM Genel Sekreteri, AB yönetcileri açık bir dille askeri müdahaleye karşı olduklarını açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Londra’da yaptığı açıklamada “Esed kimyasal silahları devrederse askeri müdahaleden kurtulabilir” açıklaması bir anda kurulmuş cümleler değildi. Başkan Obama, “sınıfın arka sıralarında oturan canı sıkkın çocuk” Putin’le basına kapalı gerçekleşen görüşmesinde Suriye’de kimyasal silahları ele almış ve kontrolün sağlanması durumunda askeri müdahalenin askıya alınabileceği konusunda mutabakata varmıştı. Obama askeri müdahale girişimini yavaşlatırken, Putin diplomatik adımlarını hızlandırdı ve zirve sonrası için Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’e Moskova’da randevu verildi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov teklifini yaptı, Muallim de aynı gün kimyasal silahların kontrolünün devri ve imhasını kabul ettiklerini açıkladı. Şam yönetiminin Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne girmeyi de kabul etmesi Obama’nın kimyasal silah gerekçesi ile saldırı tezini ortadan kaldırmış oldu.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Kerry kimyasal silahlardan Suriye’nin nasıl arındırılacağı konusunu Cenevre’de ele alıyor. BM Suriye özel temsicisi Lahdar İbrahimi’nin yanısıra Rusya ve ABD’den kimyasal silah uzmanları da görüşmelere katılıyor. Görüşmelerin iki gün sürmesi bekleniyor. Kimyasal silahlarını vererek askeri müdahaleden kurtulan Esed yönetiminin Cenevre’de yeni bir konferans düzenlenmesine yeşil ışık yaktığı biliniyor. Kaybetmek üzere iken ipten alınan Esed’in yeni dönemde iktidar olup olmayacağı garanti edilemese de siyasi çözümü dayatan Moskova’nın elinin bölgede çok güçleneceği kesin. 13 Eylül’de Bişkek’te başlayacak Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinde Putin, Suriye’yi bir kez daha masaya yatıracak. Türkiye’nin de diyalog ortağı olduğu ŞİÖ Bişkek zirvesinde, İran, Hindistan ve Pakistan’ın tam üyeliği değerlendirilecek. Esed’in kimyasal silahlarından en kazançlı çıkan Putin, arka bahçesinde safları bir kez daha sıklaştırmış olacak.

Putin, ŞİÖ zirvesi yolunda Amerikan basınına verdiği demeci ile Suriye sorunun çözülmesi durumunda diğer konularda da ilerleme sağlanabileceğini söyledi ve Obama’ya bir kez daha şu hatırlatmalarda bulundu:

Askeri müdahale olursa, 1- Ateş bölgeye yayılır, 2- Terör yeni bir ivme kazanır, bizi de yakar, 3- ABD’nin demokrasi öncülüğü zarar görür, 4- Uluslararası örgütler anlamsızlaşır, 5- Saldırı hukuki olmaz, 6- İsrail’e de kimyasal saldırı olabilir, 7- Suriye’nin kimyasal silahlarını kontrol şansını kaçırma.