Rusları liderleri dünya gücü haline getirdi
Ruslar, 13. yüzyılda Moğol atlılarının ayakları altında ezilen bir milletken, Korkunç İvan ve Petro sayesinde bir dünya gücü haline gelmişlerdi.
New York Times, Putin’in Suriye’de yaptığı hamlelerle Obama’nın elinden dünya liderliğini kaptığını yazdı. Nitekim SSCB dağıldıktan sonra Rusya’nın içine düştüğü perişan durumdan kurtulmasındaki rolünden dolayı Putin “yeni çar” olarak isimlendirilmişti.
Bir milletin tarihteki yerinin belirlenmesinde en büyük rolü oynayanların arasında iki tane Rus Çarı ilk sıralardadır. Korkunç İvan ve Çar Petro, Ruslar’ı dünya sahnesinde adı anılmazken tarihi inşa eden milletler arasına sokmuştur. Özellikle Petro dönemi milletlerin gelişiminde liderlerin oynadığı role örnek olarak gösterilir. İsabel de Madariaga, Paul Bushkovitch ve Zeynep Dramalı’nın çalışmalarına bakarsanız iki lider hakkında teferruatlı bilgi bulabilirsiniz.
ÇARIN ÇOCUKLUK HAYALLERİ
- yüzyıl başlarında Rus kavimleri, Moğol atlılarının ayakları altında eziliyordu. Uzun mücadelelerden sonra Altınordu hakimiyetinden kurtuldular. 16. yüzyılın ikinci yarısında Korkunç İvan’la birlikte bölgesel bir güç olan Rusya 17. yüzyılda hâlâ ağırlığı olmayan sıradan bir devletti. 17. yüzyılın sonlarında Rus tahtına geçen Petro’nun reformları ile Rus modernleşmesi başladı.
Petro 1682’de tek başına hükümdar olmuştu. Ancak iktidar ablası Sofiya’nın kontrolündeydi. Petro iktidardan uzak olduğu bu dönemde Latince, Almanca, Felemenkçe öğrendi. Sürekli okudu. Rusya’ya gelen Avrupalılar’la yakınlık kurarak uygarlıkları hakkında bilgi sahibi oldu. En büyük tutkusu denizcilikti. Çocukluğunda kayıklardan oluşan bir filo kurmuştu ve bunlara Peresvavl Gölü üzerinde manevralar yaptırtırdı. 1689’da Petro’dan tamamen kurtulmak isteyen Sofiya ve yandaşlarının hazırladığı komplonun başarısız olmasıyla tahtı üzerindeki gölge kalktı.
1697’de 270 kişilik bir toplulukla kendisini gizleyerek Avrupa’ya gitti. Almanya’yı, Hollanda’yı gezdi. Amsterdam ve Zaandam tersanelerinde birkaç ay kaldı. Buralarda bir isçi gibi çalıştı. Avrupa’da kaldığı sürece gördüğü her şeyi inceleyip, örnek modeller hazırlattı.
RUS ORDUSU
Petro’dan önce düzenli bir Rus ordusu yoktu. Soyluların beslediği askerler, Kazaklar, Strelitz muhafızları ve ordunun yarısını meydana getiren yabancı paralı askerler Rus ordusunu oluşturuyordu. Rusya’nın ilk milli ordusu onun zamanında kuruldu. Ateşli silahların kullanılmasını yaygınlaştırdı, askeri eğitime önem verdi. Kara ordusunda ve donanmada ağır silahları kullanacak insanların eğitimi için akademiler kurdu. Daha önce Rusya’nın Baltık Denizi’nde ve Karadeniz’de limanı olmadığı için donanması da yoktu. İlk Rus donanmasını kurdu ve ülkesinin denizlerde de bir güç olarak boy göstermesini sağladı. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yeniçerilere benzeyen ve yapılacak işleri engelleyen Strelitzler’i yok etti.
RUS MODERNLEŞMESİ
Petro iktidarının ilk yılları Rusya’nın ekonomik açıdan en geri olduğu döneme rastlamıştı. Bu durumu düzeltmek için geniş çaplı bir reform hareketi başlattı. Şehirlerin gelişmesini sağlamak için tüccar ve zanaatkârlara kendi belediyelerini kurma imkânını sağladı, lonca sistemini geliştirdi, sanayinin gelişmesine çalıştı. Ondan önce Rusya’da sanayi fazla gelişmemişti ve olanlar da yabancılar tarafından işletiliyordu. En önemli sanayi sektörlerini devlet tekeline alan Petro, sübvansiyonlarla yeni sektörlerin de doğmasını sağladı. Tahta çıktığında 21 olan mal çeşidi öldüğünde 200’e çıkmıştı.
Ülkesinin dış ticaret hacmini yedi kat artırdı, toprak mülkiyetini yeniden düzenledi ve serflerin sanayi işlerinde çalışmalarını sağladı. Rus takvimini Avrupa’nın kullandığı takvime uygun hale getirdi. Slav alfabesini modernleştirdi. İlk Rus gazetesi “Vedemosti”yi yayınlattı. 1724’te Petersburg Bilim ve Sanat Akademisi’ni kurdu. Eğitim sistemini laikleştirdi, Avrupa’ya çok sayıda öğrenci gönderdi, soylular dışındakilere eğitim olanaklarını açtı. Batı dillerinde yayımlanan kitapları Rusça‘ya çevirtti. Kiliseyi bir devlet dairesi statüsüne soktu. Dünyadaki bütün Ortodoksları Rus Ortodoks Kilisesi’ne bağlamaya gayret etti. Moskova’nın yerini alacak Petersburg’u kurdu. Öldüğünde Rusya’yı kapalı bir yapıdan kurtarıp, Avrupa’nın büyük güçleri arasına sokmuştu.
Tarihe kim yön verir?
Tarihi kimin inşa ettiği tartışılan ve üzerinde birçok teori üretilen bir konudur. Bu teorilerden birine göre tarihi karizmatik liderler inşa ederler. İngiliz tarihçi Thomas Carlyle, “Kahramanlar” isimli eserinde dünyaya yön verip, kitleleri peşinden sürükleyen liderlerin tarih üzerindeki rollerini anlatır. Yazarın bana göre önemli bir kusuru peygamberleri edebiyata, sanata ve siyasete yön veren liderlerle aynı çizgide ele almasıdır.
Korkunç İvan
Üçüncü Vasili 1533’te ölünce yerine büyük Rusya’nın kurucusu olan Dördüncü İvan (Korkunç İvan) geçti. İvan Vasilyeviç tahta geçtiğinde üç yaşında olduğu için ülkeyi bir süre annesi Yelena’nın başkanlığındaki naipler kurulu yönetti. Annesinin ölümünden sonra asillerin iktidar kavgası başladı. İvan 13 yaşına geldiğinde iktidarı ele geçirmek için mücadeleye girdi.
İvan’dan önce Moskova tahtına çıkanların unvanı “Büyük Moskova Prensi” idi. Korkunç İvan, 1547’de “Çar” unvanı ile taç giydi. “Sezar” isminden bozma çar unvanı Moskova prenslerinin daha önce Paleologlar’la yaptıkları evliliğin devamı olarak Bizans’ın mirasçısı oldukları iddiasının bir göstergesiydi.
Korkunç İvan kendi iktidarını sınırlayan asilleri uzun bir mücadeleden sonra devre dışı bıraktı. İvan’ın saltanatının 1560’tan sonraki hükümdarlığı zalim yıllarıydı. Sanki Kazıklı Voyvoda geri gelmişti.
Korkunç İvan 1552’de Kazan’ı, 1556’da ise Astarhan Hanlığı’nı işgal etti. Ruslar, 1581’de Sibirya’yı ele geçirdiler. Rusya bu dönemde Asya ve Avrupa ile ticaret yaparak bir dünya devleti haline gelme yolunda adım attı.
İvan’ın bütün çabası Rusya’yı Avrupa’nın en kuvvetli devletlerinden birisi yapmaktı. Kilisede, devlet yönetiminde, mahalli idarelerde ve orduda reformlar yapıp, Müslüman hanlıkları işgal ederek bunu kısmen başarmıştı.
Ruslar “büyük”, biz “deli” dedik
Bizlere tarih derslerinde ‘Deli Petro’ olarak tanıtılan Rus Çarı I. Pyotr Aleksiyeviç’i bütün dünya ‘Büyük Petro’ olarak tanıyor. Dönemin Osmanlı kaynaklarında da kendisinden “Koca” ve “Akbıyık Petro” olarak söz edilirdi. Sonradan herhalde küçümsemek için “Deli” diye anmaya başladık.
İlim ve fenni Avrupa’da öğrendi
Cevdet Paşa, Rus Çarı Petro’nun Avrupa’da kalmasını “Büyük Petro Avrupa’yı gören, orada yaşayan, ilim ve fenni orada öğrenen bir adamdı. Bizimkilerin böyle bir gezme ve görme imkânı olmadığı için tecrübesizliklerimiz oldu” sözleriyle değerlendirir.