Rus Türkolog Meyer: Kültür köprüleri boru hatlarından önemli

Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü Başkanı ve Türk-Rus Kültür Merkezi Mütevelli Heyeti Başkanı Mihail Meyer, Rusya ve Türkiye halkları arasında kurulan kültür köprülerinin, enerji boru hatlarından çok daha önemli olduğunu söyledi.

Bir kısım Türk diplomatların Kültür Merkezi’nin çalışmaları ve Türkçe Olimpiyatları ile ilgili kendisine uygun olmayan değerlendirmeler yapmasını eleştiren Meyer, Türkiye’deki sığ siyasi tartışmaların dışarı taşınmasına tepki gösterdi. Ünlü Rus bilim adamına göre uzun süre iktidarda kalan yöneticiler her şeyi kontrol etme çabasına giriyor ve tüm doğruları kendilerinin bildiği zannına kapılıyor. Bu da beraberinde ciddi hatalar yapılmasına neden oluyor. Türkiye’nin son dönemde hızla geliştiğini ve uluslar arası alanda etkinliğinin arttığını vurgulayan Meyer, Ankara’nın Suriye krizi başta olmak üzere dış politikada bir kısım hataları nasıl yaptığını bir türlü anlayamadığını söyledi.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Türkiye ve Müslüman kökenli eski Sovyet ülkeleri arasında ilişkilerin hızla gelişmesi ile birlikte Moskova’nın Türkiye ile ortak bir dil bulma konusunda zorluk yaşayacağını düşündüklerini ifade eden Meyer, sürecin beklentilerin çok ötesinde hızla olumlu bir şekilde geliştiğini söyledi. İkili ilişkilerin gelişimi için sivil toplum örgütlerini kurmaya çalıştıklarını kaydeden Meyer, Rusya için “bavulcu” algısının kısa sürede “Nataşa” ya dönüştüğünü, ortak evliliklerden iki toplum açısından köprü olacak yeni bir neslin oluştuğunu belirtti. Türk iş adamlarının Rusya’ya gelmesi ve başarılı işlere imza atması Türkiye ile ilişkilerde yeni bir düzeyin yakalanmasını sağladı.

Ekonomik ilişkilerle birlikte turizm ve siyasi alanda da ilişkilerin gelişmeye başladığını vurgulayan Meyer, iki ülke arasında kurulan enerji hatlarından çok daha önemli kültür hatlarının kurulması olduğuna dikkat çekti. Moskova’da faaliyetlerini sürdüren Türk Rus Kültür Merkezi ile çok başarılı işlere imza attıklarını vurgulayan Meyer, “Bugün Türk-Rus Kültür Merkezi’nin faaliyetleri memnuniyet verici. Türkçe Olimpiyatları, çocukların Türk kültürüne adapte olması, ilgi duyması açısından fevkalade önemli bir etkinlik. Dolayısıyla Türk-Rus Kültür Merkezi’nin başta Türkçe Olimpiyatları olmak üzere ortaya koyduğu çalışmalar, ikili ilişkilerin gelişmesinde önemli katkı sağlıyor. Bu faaliyetler, Karadeniz’de veya başka yerden yeni boru hatlarının döşenmesinden de önemli.” değerlendirmesinde bulundu.

Mihail Meyer

Jirinovski rozet dağıttığı için Türkiye’den sınır dışı edildi

Sovyetler Birliği döneminde kültürel ilişkilerle ilgili değerlendirmede bulunan Meyer, Liberal Demokrat Parti Başkanı Vladimir Jirinovski’nin 1970’lerde Türkiye’den sınır dışı edilmesini anlattı: “O dönemde okulumuza ait öğrenciler SSCB’nin yardımlarıyla Türkiye’de inşa edilen sanayi tesislerinde tercümanlık yapıyordu. Ama bu işbirliği ağır bir varyasyon ve yöntem idi. Türklerin kendisi ürküyordu. Çünkü Sovyet öğrencilerinin Türk işçilerine SSCB’deki uygulanan işçi haklarından, maaşlarından bahsetmesi ters bir durum idi. Belki Türk işçilerin durumu Sovyet işçilerinden daha kötü idi. Bu açıdan bu konuşmalar adeta bir propaganda sayılıyordu. Tehlikeli durumlarının kurbanı da Jirinovski oldu. Jirinovski rozet dağıttığı için değil, Türk işçilere Sovyet işçi ve çalışma koşullarını sürekli anlattığı için Türkiye’den sınır dışı edildi. Bu bağlamda ikili işbirliğinin gelişmesi için böyle bir saldırı olumsuz tepki verdi.”

Türklerin “işgalci ve eli kanlı” imajı vardı

Sovyet döneminde kamuoyu araştırmalarında Türklerin “amansız savaşçı”, “her yeri işgal etmeye hazır eli kanlı” gibi gösterildiğini hatırlatan Meyer, “Biz de Türkler için böyle düşünüyorduk. Kendimden bilirim. Tarihçi olarak ben böyle bir Türkiye ile bilim alanında çalışmak istemiyordum. SSCB’nin dağılmasının ardından Türkler hakkında ilk kez bir anket araştırması yaptık. “Türk-Rus ilişkileri deyince aklınıza ne geliyor?” diye okuyuculara sorduk. Çoğu “Nataşa” yazdı. Bu “eli kanlı Türk” imajından farklı idi. Nataşa lafından nelerin kastedildiğini anlıyorum, ama yine de farklı bakış açısı idi. Bu ikili ilişkilerin gelişmesi açısından önemli ivme sayılıyordu. Nataşa imajı işimize yaradı. Bugün on binlerce ortak evliliğimiz var. Kendi öğrencilerimi de örnek verebilirim. Burada Türk aile yapısında takdir ettiğim önemli bir hususa değinmek isterim. Bizim Türklerle ortak yönümüz var. Ama Türk babanın çocuğuna gösterdiği şefkat, ilgi, sevgiden öğreneceğimiz çok şey var.” dedi.

resim tanımı girin

Rus turistler Türkiye’den hoş izlenimlerle dönüyor

İki ülke ilişkilerinin geldiği noktada turizmin de önemli katkısı olduğuna değinen Rus bilim adamı, “Çok sayıda Rus turist kaliteli hizmet ve avantajlar nedeni ile Türkiye’de tatil yapmaktan memnun. Eşimle Türkiye’ye tatile gittiğim zaman çok memnun kaldık. Hatta eşim bana ‘Şimdi anladım ki değer verilecek işle meşgulsün’ dedi. Ben başka ülkelerde de tatil yaptım. Ama Türklerin turistlere olan davranış ve saygısını çok az yerde gördüm. Ruslar Türkiye’den hoş ve güzel izlenimlerle dönüyor.” dedi.

Türk diplomatların söylemeye çalıştıkları şey görüş darlığını gösteriyor

Rusya ve Türkiye’de otoriter iktidar geleneği olduğunu, bir kısım insanların da bunu yadırgamadığını kaydeden Meyer, “Yönetici her şeyi kontrol etmek ister. Kendisine bağlı tüm insanların hayatlarını, baştan sona kadar yönetmek ister. İyi yönetici olmak istiyorsan her şeyi bilmek ve takip etmek zorundasın gibi algı var. Ancak demokratik bir yönetim için bu tamamen yanlış bir algı. Bu süreçte Rusya ve Türkiye arasında ilişkilerin gelişimi için ortaya konan özgür girişimler olumlu bulunmayabiliyor. İnsanların bize ‘neresi kötü neresi iyi, biz sizden daha iyi biliriz’ demeye çalışmaları sadece o siyasetçilerin görüş darlığının göstergesidir. Ben Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi ile bir kaç yıldır tanışıyorum, sürekli görüşürüz. Rusya’yı ne kadar çok sevdiğini ve üniversitemize ne kadar olumlu yaklaştığını çok iyi biliyorum. Ancak bana söylemeye çalıştığı şeyi biraz garipsedim. Ancak onun genç meslektaşları farklı tonda bunu ifade ediyorlardı. Bence bu daha çok çalışmamız gerektiğini gösteriyor. Çünkü, eğer bugün gençler yetişkinlere nazaran daha sert konuşuyorlarsa bu hiç iyi değil. Gençler görüşme yaparken daha demokratik yöntemlere meyletmeliler. 'Şu kötü bu iyi' şeklinde emrivaki konuşmak doğru değil. Onlara söyleyin dediler, onlar tekrarladı. Bu aslında Rusya ile ilgili henüz kendi fikirlerinin oluşmadığının bir göstergesi. Rusya ile Türkiye ilişkilerinin istikrarlı ve konjonktüre göre değişmeyecek seviyeye ulaşması için daha zamana ihtiyacımız var.” uyarısında bulundu.

Genç neslin eski algılardan kurtulması için karşılıklı değişim programları ile uzun süreli olarak ülkeler üzerinde çalışmalarının önemine değinen Meyer, Antalya ve İstanbul’da üniversiteler arasında öğrenci değişimi için çalıştıklarını vurguladı.

‘Türkiye’de köylü traktöre geçti’ haberi tepki aldı

Rus öğrencilerin Antalya ve İstanbul dışında, Bolu ve Samsun gibi çok farklı Anadolu kentlerini görmesini istediğini kaydeden Meyer, “Öğrencilerimizin köy hayatını görmelerini isterdim. Eski osmanlı binaları, tarlalar, karasapan ile çalışan çiftçi. Ancak tabii ki karasapanlar şu anda ancak otellerde görürüz, tursitler için sergileniyor. Karasapan deyince şöyle bir hatıram aklıma geldi. Ben üniversitede okurken, karasapan hala kullanılıyordu. Ben Türkiye ile ilgili çalışmalar yapıyordum ve şöyle bir haber yazmıştım: ‘Türkiye’de bazı köylerde karasapanın yerini traktörler aldı’ Bunu gören öğretmenlerimden biri bana bu haberin uygun olmadığını söyledi. Çünkü daha SSCB’de bile bazı köylerde halen karasapanlar kullanılıyordu. Bu haberimle ise Türkiye’nin bizden daha gelişmiş olduğunu göstermiş olacaktım ki, bu bizim ülke için kabul edilir bir şey değildi.” dedi.

Mihail Meyer

Rus Türkolog’un Türkiye’nin geleceği ile ilgili endişesi

Türkiye’nin AB’ye doğru yöneldiğini ve mutlaka orada yer alacağını düşündüğünü kaydeden Meyer, Şanghay İşbirliği Örgütü içinde de Türkiye’nin olmasının örgüte avantaj kazandıracağını kaydetti. Türkiye’nin AB’de ilk 20’de hatta ilk 8’de olacak potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Meyer, “Türkiye’nin şu anki temposu 2023 yılına doğru ülekinin durumunu olumlu anlamda değiştirecek. Ancak benim bir korkum var: Bir parti, bulunduğu konumunda çok uzun süre boyunca iktidarda kaldığında, mutlak güce sahip olduğunu ve her şeyi bildiğini zannetmeye başlar. Halk, seçmen bize bunca süre sabrediyorsa, demek ki biz her konuda haklıyız ve her şeyi doğru yapıyoruz. Ve bu düşünce her zaman haklıyım algısını oluşturuyor. ‘Ben her zaman haklıyım’ algısı yüzünden çok büyük hatalar meydana geliyor. Ve şu anda bunun örneğini ben Türkiye’de görüyorum. Son günlerde Türkiye’de yaşanan olaylar bunun göstergesi. Mesela, Türkiye’nin Suriye krizine neden karıştığını anlayamıyorum. Ne gerek vardı? Suriye’de mücadele eden iki farklı otoriter taraf var. Hem Aleviler, hem Suudiler, ki bunlar daha da otoriter. Türkiye bu tarıtışmada ne yapacak. Hiç biri Türkiye’ye uygun değil. Türkiye Aleviler ile mücadele etmekle, Suudi Arabistan tarafından desteklenen radikal İslam’ı güçlendirmiş olacak. Ben açıkçası AB’ye girmek isteyen bir ülke için buradaki çatışmaya girilmesinde hiç bir perspektif görmüyorum.” eleştirisi getirdi.

Türkçe Olimpiyatları ve Çin farkı

Türkçe Olimpiyatları için gelecek yıl farklı kentleri merkez olarak düşündüklerini vurgulayan Meyer, Türkçe Olimpiyatlarının sivil olmasının çok büyük bir etki oluşturduğunu söyledi. Rus Akademisyen, “Gelecek yıl St. Petersburg Şarkiyat Fakültesi 160. yılını kutlayacak. Ve bizden Türkçe Olimpiyatlarını bu etkinliklerine dahil etmemizi istediler. Nesiller değişiyor. Maalesef çok önemli uzmanlar da bu dünyayı terk etti. Bu açıdan St. Petersburg Şarkiyat Fakültesi çok önemli kaynaklarını kaybetti. Ancak o çok derin bir geleneğe sahip ve büyük bir potansiyeli elinde bulunduruyor. Biz de Olimpiyatımızı St. Petersburg’ta düzenleyerek Türkçeye olan ilgiyi artırır ve gençleri teşvik ederiz. Bildiğiniz üzere Rusya’da Konfüçyüs merkezi de faaliyet gösteriyor. Çin’in kültür merkezi. Onlar da olimpiyatlar düzenliyor. Tüm giderlerini devlet karşılıyor. Ancak ben bizim yaptığımız çalışma ile onların çalışmasını kıyasladığım zaman onlarda etkinin daha az olduğunu görüyorum. Çünkü biz etkinlikleri toplumla birlikte düzenliyoruz. Türkçe olimpiyatları vatandaşlar tarafından, Türkiye’den gelen girişimciler tarafından düzenleniyor. Bu da olimpiyatlara farklı bir hava katıyor.” şeklinde konuştu.