"Kimse ilişkilerin kısa sürede gül bahçesine dönmesini beklemesin"

Moskova'da uzun yıllar görev yapmış gazeteci Cenk Başlamış "Zararın neresinden dönülürse kârdır" başlıklı yazısında Erdoğan'ın mektubunun Rusya tarafından büyük olasılıkla olumlu karşılanacağını ancak ilişkilerin kısa sürede düzelmesinin beklenmemesi gerektiğini belirtti.

Cenk Başlamış'ın medyagunlugu.com'daki yazısı şöyle:

Türkiye ile Rusya arasında bir Rus uçağının düşürülmesiyle 24 Kasım'da başlayan diplomatik kriz çözülme sürecine girmiş görünüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın pazartesi günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e gönderdiği mektup büyük olasılıkla Moskova tarafından olumlu karşılanacak ve kopma noktasına gelen ilişkilerin onarılması çalışmaları başlayacak. Rus basına yansıya haberlere göre, Kremlin mektubu "yeterli" buldu, ancak bu konuda henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Erdoğan mektubunda Rus uçağının "kasıtlı" olarak düşürülmediğini belirterek bu olaydan "üzüntü duyduklarını" belirtmiş, ölen Rus pilot için ise, "özür dilemişti".

Uçağının Suriye hava sahasında düşürüldüğünü iddia eden Rusya krizin çözülmesi için başından beri üç koşul ileri sürüyordu: Özür dilenmesi, tazminat ödenmesi ve Rus pilotu öldürenlerin cezalandırılması. Uçağın düşürülmesi için "Türkiye bizi sırtımızdan vurdu"diyen Putin hemen Ankara'ya karşı bir dizi ekonomik yaptırım uygulamaya başlamıştı ve her türlü diyaloğa kapıyı kapamıştı.

Lafı dolandırmadan söylemek gerekirse, tam yedi ay üç gün süren krizin kazananı Rusya oldu. Türkiye hem ekonomik zarar gördü hem Suriye'deki hareket alanı daraldı hem de bölgedeki en önemli ortağını karşısına aldığı için yalnızlaştı. Krizin Türkiye cephesine baktığımızda artılar hanesine yazılabilecek hiçbir şey bulamıyoruz. Türkiye Rus uçağı hava sahasını ihlal ettiği için teorik olarak belki haklıydı ama kararının karşılığında ağır bedel ödedi ve hiç kuşku yok ki yaptığına pişman oldu. Bu da bize uluslararası ilişkilerde haklı olmanın tek başına yetmediğini, ulusal çıkarlar düşünülmeden atılan adımların kendi ayağına kurşun sıkmak anlamına gelebileceğini gösteriyor. Elbette dün atılan adımın neden yedi ay önce atılmadığını da sorgulamamız gerekiyor.

Gerçi, aslında Türkiye tam olarak Rusya'nın koşullarını yerine getirmedi, yani Rus uçağınının düşürülmesi için özür dilemedi. Ancak, Putin'e gönderilen mektupta "özür" ifadesinin yer alması Moskova'nın kendisini "muzaffer" ilan etmesi için yeterli. Moskova'daki havaya ve özellikle medyada bugün çıkan yazılara baktığımızda, "Erdoğan dayanamadı pes etti" havası hakim. Böylece, uçağının düşürülmesini iç politika malzemesi olarak kullanan Rusya krizin noktalanmasını da diplomatik zafere çevirmiş durumda. Bu hava içinde Rus sözcülerin "Erdoğan gitmeden ilişkiler düzelmez" açıklamaları da doğal olarak unutulmuş durumda. Belli ki, mektup metni üzerinde taraflar önceden anlaştı; öyle bir formül bulundu ki, hem Putin "Bakın özür dilettik" hem de Erdoğan "Kusura bakmayın diyerek sorunu çözdük" diyebilecek. (Herkesn kendine göre yorumlayabilmesi için Kremlin'e biri Türkçe, diğeri Rusça iki mektup gönderildiği söyleniyor)

Evet, kriz noktalanma sürecine girmiş görünüyor ama Türkiye ile Rusya arasında artık "eşit ilişki"den söz etmek zor. Ankara'yı köşeye sıkıştırmayı başaran Moskova şimdi her konuda kendi istediğini yaptırmaya çalışacak. Bu konudaki açıklamalar şimdiden gelmeye, örneğin "Türkiye radikal İslamcı örgütlerle bağlarını tümüyle kesmeli" sözleri duyulmaya başlandı.

Türkiye'nin dolaylı da olsa Rusya'nın koşullarını neden sonunda kabul ettiğini biliyoruz: Batı ile ilişkileri kötüleşen, kriz nedeniyle ağır ekonomik bedel ödeyen Ankara'nın başka şansı kalmamıştı.

...

Yazının tamamını okumak için tıklayın