"ABD’nin yaptığı hatalar, Rusya’yı Ortadoğu'da güçlendiriyor"

İslam İşbirliği Teşkilatı, Kudüs gündemi ile İstanbul'da toplandı. Zirvede ABD ve İsrail politikalarına tepki gösterilmesi bekleniyor. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre ise krizin kazananı Rusya olacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta yaptığı çağrı sonrasında, 57 İslam ülkesinin oluşturduğu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bugün İstanbul’da Kudüs gündemi ile olağanüstü toplandı. DW Türkçe’ye konuşan dış politika uzmanlarına göre zirveden sert bir açıklama çıksa bile, Arap ülkelerinin İsrail ve ABD’ye karşı tek ses olmaları mümkün görünmüyor. Öte yandan uzmanlar, ABD’nin bölgede izlediği gerilim siyasetinin Rusya’yı Ortadoğu’da giderek güçlendirdiğine dikkat çekiyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in pazartesi günkü Ankara ziyaretinin ardından toplanan İİT zirvesi için İstanbul’da güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarılmış durumda. Türkiye’nin dönem başkanı olarak ev sahipliği yaptığı toplantının gerçekleştirildiği Taksim yakınlarındaki Hilton Bosphorus Otel’in etrafında geniş güvenlik bariyerleri ve kesilen yollar dikkat çekiyor. Zira bugün İİT üyesi 57 ülkenin liderleri ile Rusya, KKTC, Bosna-Hersek, Orta Afrika Cumhuriyeti, Tayland ve Çin’den oluşan 6 gözlemci üyeyi temsilen hükümet yetkilileri, bu zirvede bir araya geliyor.

Mısır ve Suudi Arabistan ne yapacak?

Bir gün sürecek zirve kapsamında sabah saatlerinde önce dışişleri bakanları toplantısı, ardından liderler zirvesi gerçekleştirilecek. Zirveden çıkacak sonuç bildirgesinden ABD'nin Kudüs'ü İsrail’in başkenti yapma girişimlerine yönelik sert bir uyarı çıkması bekleniyor. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Kudüs’ün İsrail’in başkent yapılmasına karşı yalnızca İİT zirvesi değil, başka bazı etkinliklerin de gündemde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam alemini temsil eden büyük dini liderler ve akademisyenlere de çağrı yapabileceği belirtiliyor. Ayrıca Türkiye’deki zirveye saatler kala ise Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Arap Parlamentosu'nun Kudüs gündemli oturumunda, "Arap Birliği Liderler Zirvesi"nin olağanüstü toplanması çağrısı yapılması da önümüzdeki günlerde Kudüs krizinin bölgede yayılacağının habercisi.

Embed from Getty Images

Bununla birlikte, Birleşmiş Milletler’den sonra bünyesinde en fazla ülke barındıran kurumlardan biri olan İİT, uluslararası siyasette belirleyici olmaktan uzak bir organizasyon olarak biliniyor. Dolayısıyla İsrail ve ABD’ye karşı somut askeri, siyasi veya ekonomik tedbir alınması beklenmiyor. Örneğin Mısır ve Suudi Arabistan gibi bölgede ABD ile yakın işbirliği içinde olan güçlü İslam ülkelerinin İsrail’e karşı sert tutum almaktan kaçınabileceği yorumları yapılıyor. Öte yandan zirvede ortaya çıkacak iradenin dünya genelinde sayıları 1,5 milyara ulaşan Müslüman nüfusun Kudüs’e ilişkin tavrını temsil edeceğini de söylemek mümkün.

"Arap sokağında şiddet artacak"

Kudüs krizini ve İİT zirvesinden çıkabilecek sonuçları DW Türkçe’ye değerlendiren emekli büyükelçi Yalım Eralp, ABD Başkanı Donald Trump’ın Müslüman ülkeleri ayağa kaldıran 'Kudüs' kararının yanlışlığına dikkat çekiyor. ABD’nin İsrail’deki büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs’e taşıma kararının diğer büyük devletler nezdinde karşılık bulmayacağını dile getiren Eralp, "Trump’ın bu tavrı Ortadoğu’da çatışma iklimini besleyecek. ABD böyle yaparak, Ortadoğu’da bundan sonra arabulucu olma şansını da yitiriyor" diye konuşuyor. İİT zirvesinde başta Mısır ve Suudi Arabistan olmak üzere bazı Arap ülkelerinin ABD ve İsrail’e sert tepki koymak konusunda çekimser kalabileceğini dile getiren Yalım Eralp, "Kudüs için Arap ülkelerinin tamamının bir araya gelmesini beklemek doğru değil. Bir bildiri yazılır ve imzalanır ama iş fiilen bir adım atmaya gelince bu gerçekleşmez. Öte yandan Arap devletleri harekete geçmese bile, Arap sokakları şiddetlenecektir. Bölgedeki gerilim tırmanacaktır" değerlendirmesinde bulunuyor. Türkiye'nin ise bölgedeki rolünün önemli olduğuna vurgu yapan Eralp’a göre, Türkiye’nin sonuç alıcı bir diplomasi yürütebilmesi için Kudüs sorununun 'milli mesele' değil, 'uluslararası mesele' olarak görmesi gerekiyor.

Peki bölgede tüm bu gelişmeler yaşanırken Ortadoğu’ya giderek yerleşen Rusya, Kudüs krizinde nasıl bir siyaset izliyor?

"ABD siyaseti, Putin'i güçlendiriyor"

Mısır ve Suriye ziyaretlerinin ardından 11 Aralık pazartesi günü Erdoğan ile görüşmek üzere Ankara’ya gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kudüs krizi konusunda temkinli bir dil kullanıyor. Kudüs’ün statüsüne Filistin ve İsrail halklarının ortak karar vermesi gerektiğini vurgulayan Putin’in Müslüman halklar içerisindeki popülaritesini artırdığı yorumları öne çıkıyor. İİT zirvesine Türkiye adına katılacak delegelerden biri olan İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın’a göre ABD’nin bölgede art arda yaptığı hatalar, Rusya’nın daha fazla güç ve itibar kazanmasına neden oluyor. Baltık ve Karadeniz’de NATO’ya üstünlük sağlayan Rusya’nın şimdi de Doğu Akdeniz’de giderek güçlendiğini dile getiren Prof. Caşın, "Rusya, Suriye’den bir miktar asker çekeceğini açıklasa da Ortadoğu’dan çıkmayacak. Kudüs konusunda bölge halklarının ortak kararını destekleyen ve Trump’ın siyasetini tehdit olarak niteleyen Putin, Soğuk Savaş sonrasında bölgede Rusya’nın yeniden popüler olmasını sağladı. Şimdi bölgedeki tüm Ortodoksları da temsil edecek noktaya geldi" diyor.

"Kudüs sorunu BM gündemine gelebilir"

İİT zirvesinden çıkacak kararların kısa vadede uygulanamasa da Kudüs sorunu konusunda yeni bir sayfanın başlangıcı olacağını kaydeden Caşın, "Belki pek ihtimal dahilinde değil ama Filistin devletinin tüm İİT ülkeleri tarafından tanınmasına dönük bir karar çıkabilir" diyor. Kudüs'ün statüsünün yakın zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne gelebileceği öngörüsünde de bulunan Caşın, UNESCO’nun 18 Ekim 2016’da aldığı bir kararla Mescid-i Aksa’yı yalnızca Yahudilerin değil 3 dinin ortak sembolü olarak nitelediğini hatırlatıyor. Caşın, “Rusya ile birlikte İngiltere ve Fransa da Kudüs’ün başkent yapılmasına karşı. Çin ise bu meseleyi uzaktan seyrediyor. Yani ABD şu an için Güvenlik Konseyi’nde bu konuda dezavantajlı duruyor. Yeni dönem pek çok ilginç gelişmeye sahne olabilir” şeklinde konuşuyor.

48 yıl önce Kudüs için kurulmuştu

21 Ağustos 1969 tarihinde İsrail'in işgali altında bulunan Kudüs'teki Al-Aksa Mescidi'nin yakılmasının İslam dünyasında uyandırdığı tepki üzerine, 22–25 Eylül 1969 tarihlerinde Rabat’ta ilk kez düzenlenen İslam Zirve Konferansında alınan bir kararla "İslam Konferansı Örgütü" adıyla kurulan organizasyon, 2011 Haziran ayında Astana’da düzenlenen 38. Dışişleri Bakanları Konseyi’nde adını "İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)" olarak değiştirmişti. Kuruluşun ana amacı olarak İslam dünyasının hak ve çıkarlarını korumak, üye devletler arasında işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmek öne çıkıyor. Kuruluş, Kudüs için 1967 öncesi sınırların esas alınması gerektiğini savunuyor.

DW Türkçe