Orucumuzu nasıl güzelleştirebiliriz?
Orucumuzu nasıl güzelleştirebiliriz?
Süleyman Sargın, ZAMAN
Oruç nedir?
Oruç, ikinci fecirden (imsak vakti) başlayarak güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve cinsî ilişkiden kendini alıkoymak demektir.
Ramazan orucu, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine'ye hicretinden bir buçuk sene sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır. "Oruç, sizden öncekilere olduğu gibi size de farz kılındı." (Bakara, 2/183) ayet-i kerimesi bunu emretmektedir.
Oruca nasıl niyet etmek gerek?
Herhangi bir oruca kalp ile niyet etmek yeterlidir. Oruç için sahura kalkmak da başlı başına bir niyettir. Bu niyetin dil ile ifade edilmesi daha güzel olur. Oruç tutmak isteyen bir insan, kuşluk vaktine kadar mutlaka niyet etmelidir. O vakte kadar oruca engel herhangi bir davranışta bulunmaması şarttır.
Ramazan'ın her günü için ayrıca bir niyet gereklidir. Çünkü araya geceler girmektedir. Ayrıca her günün orucu başlı başına bir ibadettir. Bunun içindir ki bir günün orucundaki bozukluk, diğer günün orucuna zarar vermez.
Bunlara dikkat edilirse oruç daha güzel olur.
Oruç tutacak kimse sahura kalkmalı ve evinde Ramazan atmosferinin oluşmasına gayret göstermelidir.
Akşam ezanı okunur okunmaz oruç açılmalıdır. Akşam namazının ise oruç açıldıktan hemen sonra kılınması ve ardından yemeğe geçilmesi tavsiye edilen bir uygulamadır.
İftara mutlaka bir dua ile başlanmalıdır. Meali, "Allah'ım, Senin rızan için oruç tuttum, Sana iman ettim, Sana sığındım ve Senin verdiğin rızıkla orucumu açtım. Ramazan ayının yarınki günü de oruç tutmaya niyet ettim. Ne olur benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla." şeklinde olan Peygamberimiz'in iftar duası okunmalıdır.
Oruç mümkünse hurmayla açılmalıdır.
Mutlaka teravih namazı kılınmalı, mümkünse her akşam başka bir camiye gidilmelidir.
Orucu sadece midemize değil, başta dilimiz olmak üzere bütün bedenimize tutturmak gerekir. Kötü söz konuşmaktan, dinlemekten, kötü şeylere bakmaktan ve kötü işlerle meşgul olmaktan uzak durulmalıdır.
Oruçluyken diş fırçalanır mı?
Oruçluyken su ile ıslatılmış bir misvak ya da diş fırçası kullanmanın bir mahzuru yoktur. Diş macununun boğazdan içeri kaçmamasına özen gösterilmelidir. Yine de en iyisi sahur ve iftardan sonra dişlerimizi fırçalamak ve bu işi oruç zamanına bırakmamaktır.
Soğuk bir duş orucu bozar mı?
Yaz günlerinde orucun hararetini azaltıp serinlemek için ağzı suyla çalkalamanın ve duş almanın hiçbir mahzuru yoktur.
İğne yaptırmak, aşı olmak orucu bozar mı?
Şırınga yapmak, buruna ilaç akıtmak, kulağa yağ damlatmak orucu bozar ve kaza gerektirir. Fakat duş alırken kulağa giren su orucu bozmaz.
Vücuda sürülen yağ veya kremler orucu bozar mı?
Deriden içeriye sızan şeyler orucu bozmaz. Vücuda sürülen yağ, krem, merhem gibi şeylerle serinlemek amacıyla vücuda dökülen su orucu bozmaz. Ancak iç boşluğa veya dimağa kadar uzayan derin bir yaraya konulan yaş bir ilaç orucu bozar ve kazayı gerektirir.
Göz damlasının hükmü nedir?
Göze dökülen bir ilaç orucu bozmaz, boğazda duyulsa bile... Göze sürülen sürme de böyledir. Çünkü bunlar insan vücuduna derinin emmesiyle girerler.
RAMAZAN'DA NE OKUYALIM?
Ramazan, her şeyiyle çok özel bir zaman dilimi. Bu dönemde yapılan her iş ayrı bir bereketin vesilesi oluyor. İbadetlere kat kat fazlasıyla sevap veriliyor. Kötülüklerin önü kesiliyor. Okuduklarımızdan başka zamanlara oranla daha fazla yararlanıyoruz. Bu sebeple Ramazan'ı hem kulluk hayatımız, hem de düşünce dünyamız adına çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
Ramazan Kur'an ayı olduğu için bu ayda Kur'an'a özel zaman ayırmakta fayda var.
Mukabelelere iştirak etmeyi ya da buna imkânımız yoksa kendi kendimize bir hatim bitirmeyi hedeflemeliyiz.
Kur'an'la meşguliyetimiz bununla sınırlı kalmamalı. Yüzünden okumanın yanı sıra çoktandır ihmal ettiğimiz ezberlerimizi yeniden gözden geçirmeli, ezberlemeyi düşündüğümüz sure veya ayetleri belirleyerek hemen işe koyulmalıyız.
Ramazan ayı içerisinde başlayıp bitireceğimiz kitapları belirlemeli ve taviz vermeden okumalıyız. Hadis kitapları, siyer kitapları, tasavvuf eserleri, Risale-i Nur Külliyatı'ndan ve Pırlanta serisinden seçeceğimiz eserler bu ayın tavsiye edilen kitapları olabilir.
Efendiler Efendisi'ne (Sallallahu aleyhi ve sellem) çokça salâvat okumalı ve O'nla irtibatımızı daha da güçlendirmeliyiz. Bunun yanı sıra günahlarımıza tövbe etmeyi ve bağışlanma dilemeyi de ihmal etmemeliyiz. Aşağıdaki dua bu iki maksadı gerçekleştirmeye matuf cami bir duadır. Bunun yanı sıra her gün okuyabileceğimiz bir kısım dualar da ne kadar okunabileceği belirtilerek yazıldı:
Estağfirullah el azîm yâ mâlikel mülkil kadîm salli vesellim alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Bi adedi ilmike ve bi adedi ma'lûmâtike. (Ey kadimden beri mülkün yegâne sahibi olan Allah'ım! Efendimiz Hazreti Muhammed'e ve O'nun muallâ ve muazzez ehl-i beytine, şerefli arkadaşlarına senin ilmin ve malumatın adedince salât ü selam gönderiyor ve günahlarımı bağışlamanı diliyorum.) (100)
Ferdün hayyün kayyûmun hakemun adlün kuddûs (11)
Yâ Şâfî (391) yâ Latîf (129) Yâ Vedûd (21)
Lâ ilâhe illallah (100)
Sübhânallâhi ve bihamdihî sübhânallâhil azîm (100)
Hasbünallahu ve ni'mel vekîl (100)
Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm. (100)
Allahummerham ümmete Muhammed (100)
Allahummağfir li ümmeti Muhammed (100)
Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez zâlimîn (11)
Subhânekâllahümme innî estağfirüke ve etûbu ileyke (100)
Çocukluğumun En Şenlikli Ramazanları*
Sanmam ki çocuklarımız o yarı sönük, yarı silik mahyalarla ramazan davulcularının o yarı bozuk, yarı boğuk beyitlerinden zevk duysunlar...
Gündüzleri camiye giderdim, sakin sesle Mesnevî okuyan sikkeli dervişleri hürmetle dinler; gür sesiyle halkı uyandırmaya çalışan kocaman sarıklı kürsü şeyhlerini geçerek ruhuma mukaddes makamların aşkını dolduran yanık sesli hafızların sıra sıra diz çökmüş dindaşlarımla dolu halkalarına sokulurdum. Her köşesinden ayrı şevkte, ayrı makamda, pes veya tiz birçok seslerin yükseldiği bu geniş akışlı yüksek kubbe altında kendimi ne kadar ufak, benliğimi ne kadar günahkâr bulurdum.
Kibrimden gururumdan kayıp ede ede ruhumu hafifleten bu ziyaretler yüreğimin sadece dünyaya açık hücresine sanki ahiretten bir yol açardı. Vücuduma uhrevi bir hava yayılırdı.
Kapıların ağır, meşin perdelerini kaldırıp dışarı çıktığım zaman kendimi o kadar değişmiş bulurdum ki bir müddet yabancı bir adamla yan yana gider gibi olurdum.
Sonra yavaş yavaş, baygınlığını geçiren bir adam gibi ayıldığım zaman başımda hafif ve tatlı bir durgunluk kalırdı. Bunları hatırladıkça göğsüm heyecandan kabarıyor, şimdi bu hislere ne kadar uzağım.
*Refik Halit Karay'dan
Atik-Valde'den İnen Sokakta
İftardan önce gittim Atik-valde semtine,
Kaç defa geçtiğim sokaklar bugün yine,
Sessizdiler; Fakat ramazan maneviyyeti
Bir tatlı intizara çevirmiş sükûneti;
Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler
Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;
Bakkalda bekleşen fıkara kızcağızları
Az çok yakında sezdiriyor top ve iftarı.
Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;
Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,
Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri.
Yâ Rabb nasıl ferahlı bir âlem, nasıl temiz.
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz
Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı,
Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime;
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:
"Onlardan ayrılış her an üzüntüdür;
Madem ki böyle duygularım kaldı çok şükür."