Nazım Hikmet neden ülkesini terk etmek zorunda kaldı?
Türkiye’nin ilk gazeteci ve milletvekillerinden Falih Rıfkı Atay, 1951 yılında Türkiye’yi terk eden şair Nazım Hikmet’in askerliğinin soruşturulmaya başlamasının ardından, doğuya gönderilmekten ve faili meçhul cinayete kurban giden Sabahattin Ali gibi öldürülmekten korktuğunu yazdı.
İTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi akademisyenlerinden Doç Dr. Doğan Gürpınar’ın Twitter’da bir sayfasını paylaştığı kitapta, şair Yahya Kemal’in Türkiye’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün ayağını öptüğü de anlatıldı. Gürpınar’ın paylaştığı bölümde şu ifadelere yer verildi:
“Nazım’ın Türkiye’den kaçışı, ellisinden sonra askerliğinin soruşturulmaya başlamasındandır. Askerliğe bir borcu yoktu. Doğu’ya yollanarak Sabahattin Ali gibi öldürüleceğinden korktu. Yıllarca hapislerde çektiklerinden sonra yeni bir işkenceye uğramak ona her şey göze aldırıcı geldi.
Sabahattin Ali, Nazım Hikmet ve Yahya Kemal. Falih Rıfkı Atay anlatıyor pic.twitter.com/Z8jstV5P3c
— Dogan Gurpinar (@dogangurpinar) January 10, 2018
Yahya Kemal: Mustafa Kemal diye bir kahramanı, lazım olduğu için biz icat ettik
İkisinde de tuhaf bir benzerliği içime sindirememişimdir. Ben, yere kapanarak Atatürk’ün ayağını öpen tek adamı hatırlarım: Yahya Kemal!
Bursa’da ilk rastlayışımda öpmüştü. Acaba Anadolu’ya gitmek üzere kendisine yollanan para ile Eskişehir bozgunu üzerine paniğe kapılarak Bulgaristan’a gitmiş olduğunu unutturmak için miydi? Öyle de olsa, tozlu ayağını öptüğü Atatürk öldükten sonra, eğer bana anlatılan doğru ise, bir Boğaziçi yalısında, “Mustafa Kemal diye bir kahramanı, o zamanlar lazım olduğu için biz icat ettik” dememeli idi."
Falih Rıfkı Atay kimdir?
1894 yılında İstanbul'da doğdu. Fıkra, makale, gezi türlerindeki gazete yazılarıyla ve özellikle Atatürk'ü yakından tanıtan anılarıyla ün kazanan Falih Rıfkı Atay, Kovacılar semtindeki Rehberi Tahsil Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra Hüseyin Cahit'in Yalçın müdürlük yaptığı Mercan İdadisi'nde öğrenimini tamamladı. Darülfünunun Edebiyat bölümünü bitirdi. İdadide edebiyat öğretmeni olan Celal Sahir Erozan ile kendisinden bir ileri sınıfta okuyan Orhan Seyfi Orhon, Falih Rıfkı'nın edebiyat zevkinin gelişmesine yardımcı oldular. İlk Yazıları, Serveti Fünun dergisinin genç yazarlara ayrılan ek sayfalarında yayımlanan Falih Rıfkı'nın Tecelli(1911) dergisi ile Süleyman Bahri'nin yönettiği Kadın(1912) dergisinde Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşim'in eserlerini hatırlatan şiirleri çıktı.
1912'de Tanin gazetesinde düz yazıları yayımlanmağa başladı; İstanbul Mektupları, Edirne mektupları gibi yazıları çıktı. 1913-1914 yıllarında sadaret ve Dahiliye Nazırlığı kalemlerinde çalıştı. Dahiliye Vekili Talat Paşa ile birlikte gittiği Bükreş'ten Tanin gazetesine röportaj yazıları yolladı. Bu dönemdeki yazıları, Türkçülük ve Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu. I. Dünya Savaşında yedek subay olarak Suriye'ye gitti; 4. Ordu kumandanı Cemal Paşa'nın hususi katipliğini yaptı. Suriye ve Filistin'deki savaş anılarını "Ateş ve Güneş" (1918) kitabında topladı. Cemal Paşa'nın Bahriye nazırı olması üzerine Kalemi Mahsusa müdür yardımcılığına getirildi (1917).
Kazım Şinasi Dersan, Necmettin Sadık Sadak, Ali Naci Karacan ile birlikte Akşam gazetesini çıkarmağa başladı (1918). Bu gazetede Günün Fıkraları başlığıyla sürekli yazılar yazdı. Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen etkili yazıları dolayısıyla idam talebiyle Kürt Mustafa Divanı Harbi'ne verildi. Fakat İnönü Muharebesi'nin kazanılması üzerine Divanı Harp tutumunu değiştirmesi sayesinde idamdan kurtuldu. Kurtuluş Savaşı sona erdiği sırada İzmir'de Atatürk ile görüşmeye giden gazeteciler arasındaydı. Atatürk'ün isteği üzerine İkinci Büyük Millet Meclisi'ne Bolu'dan milletvekili seçildi (1922). Daha sonra uzun yıllar Ankara Milletvekili olarak T.B.M.M.'de bulundu. Hakimiyeti Milliye, Milliyet ve Ulus gazetelerinin başyazarlığını yaptı.
Yeni Türk Alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında Dil Encümeninde görev aldı. Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın tutumuna şiddetle karşı çıktı. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptığı dönemde Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve İmar Komisyonu'nda başkanlık yaptı. 1946'da çok partili döneme geçildikten sonra Ulus gazetesinde CHP'yi desteklemeye devam etti. Demokrat Parti'nin 1950'de iktidara gelmesinden sonra Dünya gazetesini kurarak (1952) muhalefete geçti; yeni iktidara karşı Atatürk devrimlerini savundu.
Falih Rıfkı Atay, Cumhuriyet basınının usta kalemlerinden biriydi. Günlük siyasi olayları ele alan başyazı ve fıkralarının yanı sıra, Ulus ve Dünya gazetelerinde pazar günleri deneme ve söyleşi niteliğinde haftalık yazılar da kaleme alıyordu. Gezi ve anı türlerinde Cumhuriyet döneminin çok ilginç ürünlerini verdi.
T24