Rusya'da Postmodern Ekonomik Kriz - YORUM
Bir süredir Rusya'daki bazı ekonomik parametrelerin kötüye gitmesi sebebiyle, Rusya'da kriz olur mu, başlıklı bir yazı kaleme almayı planlıyordum.
Ancak günümüzde olaylar öyle hızlı gelişiyor ki, 2014'ten bu yana Ruble'nin değer kaybetmesi ile başlayan sıkıntılar son bir kaç haftada daha da hızlanarak derinleşince, bu başlık haliyle güncelliğini de kaybetmiş oldu. 1 ABD dolarının 80 Rubleyi ggördüğü şu günlerde Rusya'nın gerçek bir ekonomik Kriz içinde olduğunda hiç şüphe yok.
Bir ülkede ekonomik kriz olduğunda milli para biriminin bir anda birkaç kat değer kaybetmesi, sosyal infial meydana gelmesi ve halkın sokağa dökülmesi; ardından da siyası iktidarın sarsılması gibi bir durum beklenir. Ama Rusya'da durum böyle değil. Ekonomik parametreler son bir yılda petrol fiyatlarındaki düşüş ve Batı'nın yaptırımları sebebiyle kötüye gitmeye devam etti. Ruble Rusya'da 1998 Ağustosunda yaşanan krizde olduğu gibi birkaç günde yüzde 400 değer kaybetmedi ama, son bir buçuk yıldaki kaybı yüzde 150'yi buldu. Doların ateşi henüz sönmüş değil. Nerede duracağı da belli değil. Petrol ise 30 dolarlar seviyesinde. Buna rağmen ne halk sokağa döküldü, ne de Putin'in iktidarında bir zayıflama var. Tam tersine, yapılan anketlerde halkın Putin'e desteği yüzde 60lardan, yüzde 80lere yükseldi. Rusya'da alıştıklarımızın dışında, adeta postmodern bir ekonomik kriz yaşanıyor. Durumu daha iyi anlayabilmek için Rus ekonomisinin durumuna biraz daha yakından bakalım.
2014 yılına kadar istikrarlı bir şekilde devam Ruble, Ukrayna'da yaşanan hadiseler ve Kırım'ın ilhak edilmesi sonrası, ABD ve AB'nin uyguladığı yaptırımlar sonucu dolar karşısında ciddi değer kaybetti. Birbuçuk yıl içinde 1 dolar 32 Rubleden 80 Rubleye yükseldi. Buna bağlı olarak enflasyon yükselmeye, halkın gelirleri ve satın alma gücü düşmeye başladı. Resmi rakamlara göre 2015 yılı enflasyonu yüzde 13 olarak gerçekleşti. Yani, Rublenin değer kaybı oranından çok düşük. Ancak gayr-ı resmi rakamın bundan çok daha yüksek olduğunu söylersek abartı olmaz. Öte yandan, petrol 2014 Haziran'ından bu yana, 110 dolar seviyesinden, 30 dolar seviyesine kadar düştü. 2014 rakamlarına göre, bütçe gelirlerinin yüzde 52'sini; 2015'te ise yüzde 50'sini petrol ve gaz satışından elde eden gelirler oluşturuyor. Bu yüzden “boru hattı ekonomisi”ne dayalı olmakla eleştirilen Rusya'da bütçe gelirleri giderek azalmakta.
Rusya'da krizin çıkıp çıkmayacağı konusu bir süredir çok tartışılan konulardandı. Kimi iktidara yakın uzmanlar ve hükümet yetkililerine göre, Rusya'da ekonomik kriz henüz başlamadı. Mevcut durum durgunluk olarak adlandırılabilir ve hükümet bu durum için gerekli tedbirleri alıyor. Kimi uzmanlar ise, 2016'nın Rusya için kriz yılı olacağı konusunda yorumlar yapıyorlar. Putin ve ekibinin emperyal emelleri ve ülkeyi maceraya atan politikaları sebebiyle Batı'nın uyguladığı yaptırımlar etkisini çoktandır gösteriyor. Bu uzmanlara göre, önümüzdeki 2 yıl ya Putin'in, ya da Rusya'nın sonu olacak. Kimilerine göre ise, Putin bir savaş başlatıp, halkı kendi etrafında toplamayı ve seçimleri iptal etmeyi düşünüyor. Putin bu durumda olağanüstü rejim ilan edebilir. Hükümetin para sıkıntısı yaşaması durumunda ise bazı devlet şirketleri değerinin çok altında satılabilir. Ekonomik kriz bir sosyal krize dönüşüp insanları sokağa dökebilir. Hemen belirtelim ki, bu yorumların sahipleri iktidara muhalif isimler.
Yaşanan krizden en çok orta gelirli kesimin etkilenmekte olduğu çok açık ki, bu kesimin toplam nüfusa oranı yüzde 17. 2015'te gayri safi milli hasıla yüzde 3,9 düştü. Resmi kaynakların torna tezgahından geçerek ilan edilen bu oran bile Rus ekonomisi için çok yüksek. Kimi kötümser Rus uzmanlar 2016 yılında Rus ekonomisinin yüzde 7-8 oranında küçüleceğini tahmin ediyor. Dış faktörlerin etkisiyle oluşmuş 2008 krizinde, ekonomi yüzde 10 küçülürken, halkın alım gücü sadece yüzde 4 düşmüştü. Şimdi ise durum çok daha kötü. Gene uzmanların görüşlerine göre, ekonominin yüzde 1 büyümesi için petrol fiyatlarının 40 dolar civarında olması lazım. Eğer petrol 30 dolar olursa büyüme yüzde -1 civarında olacak. Petrolün 30 doların altına düşmesi ise çok daha kötü sonuçlar doğuracak ki, artık Rusya'da ekonomi buna doğru gidiyor.
Aslında Rus ekonomisinin yavaşlaması petrol fiyatlarının düşmesinden, batının yaptırımlarından çok önce, 2012 yılının ortalarında başladı. Petrol fiyatlarının 100 doların üzerinde olduğu 2014 yılında bile ekonomi sadece yüzde 0,7 büyüdü. Bu şartlarda hükümetin alabildiği en etkili (ama etkisiz kalan) tedbir bütçe giderlerini kısmak oldu. Sorunu daha derinlerde aramak gerekli. Rus ekonomisinin köklü yapısal problemleri var. Üretimin ve tarımın modernize edilememesi, yeni istihdam alanlarının oluşturulamaması gibi uzun yıllardan bu yana çözülememiş sorunlardan bahsedebiliriz. Sorunun bir de siyasi yönü var. Rusya'nın otoriter, demokrasinin fazla uygulanmadığı politik sistemi krizin bir başka kaynağı. Yakın gelecekte bu durumun düzelme ihtimali de görünmüyor. Rusya için asıl çıkış yolu siyasi rekabetin gerçek anlamda yapılabildiği, yargının bağımsız olduğu, herkesin kanun önünde eşit olduğu bir ortamda mümkün. Bu ise mevcut şartlarda mümkün görünmüyor. Ülkede son yıllarda siyasi otoritenin özel mülkiyetin korunmasına olan güveni yok edecek tavırlar sergilemesi yabancı yatırımcının gelmemesine, mevcut olanların ise ülkeyi terk etmesine sebep oldu. 2015'te Rusya'dan 110 milyar dolar sermaye çıkışı olmuş. Son iki yılda Rusya'da sermaye çıkışı ise 210 milyar dolar.
Dolar 80 Rubleyi bulurken akla şu soru geliyor; doların hızlı değer kazanmasına karşı Merkez Bankası neden çok fazla müdahale etmeyerek serbest dalgalanmaya bıraktı? 2014'ün sonunda Merkez Bankası, eğer Ruble değer kaybederse, Merkez Bankası'nın elindeki dolarları Rubleyi desteklemek için harcamama konusunda Rus hükümetini ikna etti. Görünen o ki, Rusya rezervlerini bu şekilde tüketmek istemiyor. Rusya'nın geçmiş krizlerden aldığı ders, dolar rezervlerinin Rubleyi istikrarlı tutmak için harcanmaması gerektiği yönünde. Yoksa rezervleri hızla tüketip, hiç birşey kazanmamak da mümkün. 1998 krizinde Ruble'nin kısa sürede yüzde 400 değer kaybettiğini düşünürsek, bu karar doğru gibi görünüyor. Şunu da hatırlatalım, 2015'in başına Merkez Bankası'nın rezervleri 376 milyar dolardı. Bu rakam içinde Merkez Bankası'nın kullanabileceği dolar rezervinin ise 30 milyar kadar olduğu tahmin ediliyor.
Petrol fiyatlarının düşmesi Rusya'nın gelirlerini nasıl etkiliyor? Burada çok ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Petrolün fiyatı düşmesine rağmen, Rusya'da maliyetler Ruble bazında gerçekleştiği için, doların değer kazanması petrolün maliyetini dolar bazında düşürüyor. Rusya'da petrolün kuyu başında maliyeti bölgesine göre farklılık göstererek 160 ila 480 Ruble arasında değişiyor. Amortisman, taşıma ve vergileri kattığımızda bu rakam limanda 800-1120 Ruble, yani 10-14 dolar seviyesinde kalıyor. Dolayısı ile, petrol fiyatlarında 10 doların üzerindeki her rakamda Rusya kar edecektir.
Rus petrolü Ortadoğu petrolünden daha az talep edildiği için iskonta oranı yüksek. Petrolün 27 dolar olduğu anda, Rusların ancak 17 dolara kontrat imzalayabildikleri iddia ediliyor. ABD'nin Avrupa'ya petrol satmaya başladığını, İran'ın pazara dahil olduğunu ve Çin'in petrol talebinin düşük kalacağını hesaba katarsak, petrol fiyatları daha da düşecek ve Rusya'nın işi daha da zorlaşacak.
Öte yandan, bütçenin bir diğer gelir kaynağı da doğalgaz ihracatı. Rusya dünyada en fazla gaz ihraç eden ülke. 2014 maliyetlerine göre 1000m3 doğalgazın vergiler dahil maliyeti 1435 Ruble. Bu günkü kur ile 18 dolar. 2015'in ikinci yarısında Avrupa'ya gazın satış fiyatı 251 dolar olarak gerçekleşti. Görüşeceği gibi, Rusya gazdan hala çok yüksek kar elde ediyor. 2015 bütçesinin kriz öncesi kur ile 471 milyar dolar olduğunu ve bu rakam yüzde 50'sinin petrol ve doğalgaz satışından elde edilen vergilerden toplandığını hatırlatalım.
Rusya'nın iki gizli mali kaynağı var. Bunlar Milli Refah Fonu ve Rezerv Fonu. Emeklilik sistemini desteklemek amacıyla 2008 yılında oluşturulan Milli Refah Fonu'nda 1 Ocak 2016 itibariyle 80 milyar dolar (bu rakamın yüzde 97'si Ruble olarak tutuluyor) var. Ancak bu rakamın bir kısmı altyapı yatırımlarının desteklenmesi amacıyla bazı bankalar üzerinden kredi olarak kullandırıldığı için hemen ulaşılabilir durumda değil.
2008 yılında kurulan Rezerv Fonu ise petrol ve gaz ihrac gelirlerinden oluşmuş ve büyüklüğü GSMH'nın yüzde 4,6'sı kadar. Ocak 2016 rakamlarına 50 milyar dolar. Ancak, Ocak 2015'ten bu yana petrol ve gaz gelirleri bu iki fona değil de bütçeye aktarıldığı için bu fonlar giderek küçülmekte. Bu kriz ortamında hükumet bu fonlardaki parayı da kullanabilir.
Rus ekonomik krizini incelerken, Suriye'deki askeri operasyonu da hesaba katmamız gerekiyor. 30 Ekim 2015'de başlayan Rus askeri operasyonu için 2015 yılında 115 milyon dolar harcandığı tahmin ediliyor. 50 milyar dolar olan Rus savunma bütçesi içinde bu büyük bir rakam değil. Ancak, bu askeri operasyon devam ederse yıllık maliyet 1 milyar doları geçebilir ve bu da uzun vadede bütçeye yük getirebilir.1980-1989 arasında gerçekleşen SCCB'nin Afganistan'a müdahalesinin getirdiği mali yükün SSCB'nin yıkılışındaki önemli faktörlerden biri olduğunu hatırlamakta fayda var.
Rusya silahlanmaya ciddi pay ayıran bir ülke. 2015 yılında GSMH'nın yüzde 4,5'ini silahlanmaya ayırarak bu alanda ABD ve Çin'i geride bıraktı ve dünya sıralamasında en üstte yer aldı. U.S. News And World Report şirketinin yaptığı araştırmaya göre ise yaşam kalitesi açısından ancak 24. sırada yer alabiliyor. Bu iki istatistik Rusya'nın önceliğinin ne olduğu konusunda ciddi bir fikir veriyor.
Hiç şüphesiz ki, Rus ekonomisi bu krizden, 2008-2009 krizinde olduğundan çok daha fazla etkilenecek. 2008-2009 krizi Batı ülkelerinden kaynaklanan bir krizdi. İç faktörlere bağlı değildi. Mevcut kriz ise dış ve iç faktörlerden kaynaklanıyor. Maliye Eski Bakanı A. Kudrin, Rus ekonomisinin 1-2 yıl içinde düzeleceğini söylese de, her şey petrol fiyatlarına bağlı. Rusya uzun bir sürece yayılmış bir post-modern kriz yaşamakta.Belki de önümüzdeki dönemde cevabını arayacağımız soru şu olacak: bu kriz Rusya'da Putin'în iktidarını ne ölçüde etkileyecek? Evet, Putin bugün çok güçlü, ama krizin derinleşeceği ileriki günler ne getirecek, hep birlikte izleyeceğiz.
Dr. İrfan Yazgan / Avrasya Uzmanı