Fukuşima, Almanya ve Rusya...

Bu yılın mart ayında Japonya'daki Fukuşima-Daiçi nükleer santralinde deprem ve tsunami sonrasında meydana gelen nükleer felaket, global nükleer algıda ve sistemde önemli ve köklü değişikliklere yol açtı.

Felaket sonucu Amerika gibi bazı ülkeler güvenlik standartlarını yeniden gözden geçirme ve bunları güncelleme yoluna giderlerken bazıları da mevcut nükleer santrallerini zaman içinde tamamen devre dışı bırakıp nükleer enerjiden tamamen vazgeçmeye karar verdiler.

Almanya bu sonuncu ülkelerin önde gelenlerinden sayılır. On yıl içinde nükleer enerjiyi devre dışı bırakacak; bundan doğacak enerji açığını yenilenebilir kaynaklardan ve diğer alternatif kaynaklardan sağlayacak.

Ne var ki, bunu nasıl, hangi şekilde, hangi zaman dilimi içinde, hangi maliyetlerle hayata geçireceği konusunda ortada henüz net, belirlenmiş bir program ya da öneri ortada görünmüyor. Başbakan Merkel bunu piyasa sisteminin yerine getireceğini söylüyor, o kadar.

Bu arada, Almanya'nın nükleerden vazgeçmesini kendisi bakımından büyük bir fırsat olarak gören Rusya söz konusu enerji açığını kendi doğalgazı ile kapatmaya, bu suretle Almanya'nın enerji geleceğinde önemli ve muhtemelen vazgeçilemez bir aktör olarak hamleler yapmaya başlamış bulunuyor.

Nitekim, Rusya bu konuda önüne çıkan her fırsatı kullanmaya kararlı görünüyor. Bu çerçevede konuyu en son geçen hafta Hannover'de yapılan Rusya-Almanya Devletlerarası Danışma Toplantısı'nda gündeme getirmişti. Rusya Devlet Başkanı Medvedev ve Almanya Başbakanı Merkel'in ortak başkanlığında gerçekleşen ve iki ülke enerji yetkilileri, enerji şirket başkanları ve diğer ilgili zevatın katıldığı bu toplantıda Rus heyeti Almanya'ya yaptıkları gaz sevkiyatını önümüzdeki 10 yıl ve sonraki dönem için artırmayı, böylece Almanya'nın enerji açığını Rus gazı ile kapatmayı teklif etmiş bulunuyor.

Haberlerden anlaşıldığı kadarıyla Almanya bu teklife olumlu bakıyor. Rus doğalgaz devi Gazprom'un bu çerçevede Almanya'nın ek gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 30-35'ini sağlayacağı söyleniyor. Böylece Gazprom, Almanya gaz ihtiyacının karşılanmasındaki pay ve rolünü bundan böyle daha da güçlendirmiş, artırmış olacak. Gazprom, Rus devlet kontrolünde olan bir doğalgaz devi olduğuna göre bu, Alman enerji piyasasında Rus devletinin dolaylı olarak nüfuz ve ağırlığının giderek artması anlamına gelecek. Bunun şüphesiz iki ülke ilişkileri ve hatta AB açısından önemli sonuçları ve yansımaları olacağına hiç şüphe yok.

Ayrıca, Gazprom'a ilaveten Rusya'nın pek bilinmeyen öteki doğalgaz devi Novatek'in de Alman enerji piyasasına gireceği ve önemli rol oynamaya başlayacağı da bugünden tahmin edilebilir. Novatek, her ne kadar bağımsız bir enerji şirketi olarak tanınıyor, biliniyor olsa da şirketin en büyük hissedarlarının Başbakan Vladimir Putin'e çok yakın şahıslar olması, bu şirketin de Almanya'daki Rus enerji hamlesinde Rus devleti çizgisi içinde hareket edeceğine şimdiden işaret ediyor elbette.

Almanya'nın nükleer enerjiyi zaman içinde devre dışı bırakması bugün işte burada kısaca anlattığımız sonuçlara yol açmış bulunuyor. Bu sonuçların en önde geleni, en önemlisi elbette Rusya'nın Alman enerji piyasasına dönük planladığı yeni hamleler ve bunların sonucunda bu piyasada kazanacağı yeni konum olacak. Kısacası, Rusya, Fukuşima felaketi sonucu birkaç yıl önce global ekonomik kriz ve diğer sebepler sonucu zayıflayan Avrupa'ya dönük enerji hamleleri bakımdan yeni bir güç, ivme kazanmış oluyor. Bunun uzun vadede hem Almanya hem de AB bakımından önemli sonuçları olacağı aşikâr. Esasen Rusya'nın Avrupa'ya dönük hamleleri Almanya ile de sınırlı değil; Fransa'ya dönük önemli hamleleri de söz konusu. Bu ülkeyle son dönemde çok önemli askerî, siyasi ve ekonomik anlaşmalar yapmış bulunuyor.

Kısaca söylersek, Rusya Avrupa'yı hiç ihmal etmiyor. Özellikle enerji gücü sayesinde burada söz sahibi bir güç olarak kendini kabul ettirmeye çalışıyor. Rusya'nın bu hamlelerini bizim de takip etmemiz elbette gerekiyor. Bu yazı da bunu hatırlatmak için yazıldı. Son dönemde İsrail, Suriye, İran, Irak, Libya gibi konular yüzünden biraz ihmal ettiğimiz Rusya ve Avrupa konularına bundan böyle eğilmemiz gerekiyor anlaşılan. Fukuşima felaketi Rusya'ya Almanya'da önemli bir avantaj sağlamış bulunuyor. Bunu kim öngörebilirdi acaba?