Fransız Senatosu'nda Türkiye-Rusya düellosu
Türkiye ile Rusya arasındaki kriz Fransız Senatosu'nun da gündemindeydi. Senatonun Dış İlişkiler, Savunma ve Askeri Güçler Komisyonu Türkiye ve Rusya Büyükelçilerini dinledi. Komisyon Başkanı eski başbakan Jean Pierre Raffarin, "Türkiye'nin DAEŞ petrolü aldığına dair elimizde bulgular var" dedi. Büyükelçi Hakkı Akil, "Tek geçerli delil gösterin, valizimi toplayıp Ankara'ya dönmeye hazırım" yanıtı verdi. Rus Büyükelçi Alexandre Orlov ise, "Kahin değilim ama Erdoğan ve Putin arasındaki ilişk çok uzun süre düzelmeyecek" yorumunda bulundu.
Fransız Senatosu Dış İlişkiler, Savunma ve Askeri Güçler Komisyonu, Suriye krizi ve DAEŞ ile mücadele konusunda Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Hakkı Akil ile Rus mevkidaşı Alexandre Orlov'u ayrı ayrı dinledi. Senatörler en çok Rusya tarafından ortaya atılan "Türkiye'nin DAEŞ'ten petrol aldığı" yolundaki iddia üzerinde durdular. Komisyon Başkanı Jean Pierre Raffarin, "Türkiye'nin DAEŞ petrolü aldığına dair elimizde bulgular var" derken, senatörler de Türkiye'nin IŞİD ile mücadelede "çifte dil" kullandığı eleştirisini getirdiler. Büyükelçi Akil ve Orlov'un komisyonda verdikleri yanıtlar ise şöyle:
Düşürülen Rus uçağı krizi: "Kahin değilim ama..."
Hakkı Akil: "Rusya'nın Suriye'ye güçlü askeri müdahalesinin ardından bir Rus uçağı Türk hava sahasını ihlal etti. Uyarılara rağmen uçak geri dönmedi. Ve Türk uçakları, Suriye ya da Rus uçağı olduğunu bilmeden, çünkü aynı işareti kullanıyorlar, hava sahamızı ihlal etmekte ısrar eden uçağı düşürdü."
Alexandre Orlov: "Türkiye, uçağımızı düşürerek bizi sırtımızdan vurdu. Biz Türkiye'yi bir partner ve dost olarak görüyorduk. G20 zirvesinde Başkan Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan çok iyi konuştu. Hemen ardından gelen bu olay Başkan Putin tarafından bir 'hainlik' olarak algılandı. Hainlik en ağır suçtur. Ben bir kahin değilim ama Putin ile Erdoğan ilişkisi çok çok uzun süre düzelemeyecek kadar bozuldu. Neden? Türkler, olaydan hemen sonra telefon edip özür dileyebilirlerdi. Ama kesinlikle, kesinlikle böyle yapmadılar. İlk reaksiyonları Brüksel'e gidip NATO'dan destek ve koruma aramak oldu. Bu da bize uçağımızın düşürülmesinin planlanmış bir provokasyon olduğunu gösteriyor."
DAEŞ petrolü iddiası: "Valizimi toplar Ankara'ya dönerim"
Alexandre Orlov: "Neden uçağımızı düşürdüler? Bize açıkça, onları zengin eden petrol konvoylarını bombaladığımız için rahatsız olduklarını göstermek istediler. Biliyoruz ki, belki Erdoğan'ın kendisi değil ama oğlu doğrudan bu petrol kaçakçılığından zenginleşti. Damadı, enerji bakanı, tüm aile zenginleşti. İşte bu nedenle bize bir ders vermek istedi, 'bunu yaparsanız görürsünüz' dedi. Biz hala özür bekliyoruz. Ama Erdoğan açıkça özür dilemeyeceğini söyledi. İlişkiler çok gergin. Ama bundan Türk halkı anlaşılmasın. Türkiye bizim her zaman ikili ekonomik ilişkilerimiz olan bir komşumuzdur. Bunu daha da geliştirmek isteriz. Ama bir Erdoğan problemi var. Bu açık."
Hakkı Akil: "Sizi temin ederim ki Türkiye hiçbir zaman DAEŞ petrolü almadı, almıyor."
Komisyon Başkanı Jean Pierre Raffarin: "Sayın Büyükelçi, Fransa'dan baktığımızda, deliller ışığında, Türkiye'ye giden petrol kamyonları olduğu bir gerçek."
Hakkı Akil: "Size açık söylüyorum. Gidin gizli servisiniz DGSE'ye sorun. Eğer inanılır ve kesin bir delil gösterirseniz, size söz veriyorum, yarın valizimi toplayıp Türkiye'ye giderim. Maalesef Ruslar, manüplasyon konusunda son derece yetenekliler. Elbette bir petrol kaçakçılığı yoktur demiyorum. İki ülke arasında ufak çaplı petrol kaçakçılığı bir takım Kürt gruplar tarafından yapılıyor. Bu Amerikan servislerinin raporlarında da görülüyor. Fakat IŞİD petrolü asıl, Şam yönetimi tarafından, Rus asıllı bir Suriyeli işadamı ve Kıbrıs Rum kesiminin aracılığı ile alınıyor."
DAEŞ ile mücadele: "Türkiye çift dil kullanmıyor"
Hakkı Akil: "Türkiye'yi çift dil kullanmakla suçluyorsunuz. Türkiye hiçbir zaman çifte dil kullanmadı. Biz DAEŞ ile başından beri mücadele ediyoruz. Burada bir hata yapıyorsunuz. Bizim DAEŞ ile mücadelemiz bazı müttefiklerimizden özellikle de Amerikalılar'dan farklıydı. Ve maalesef zaman bize hak verdi. Hava operasyonu gerekli ama sorunun çözümü için yeterli değil. Rakka'yı istediğiniz kadar bombalayın, sorunu çözemezsiniz. Fransa'nın sorununun kaynağı da Fransa'da, Cerablus'ta Musul'da Rakka'da değil. Sorunu kaynağından çözmek lazım. DAEŞ için de aynı. Bu da şu anlama geliyor. Ülkenin bütün bileşenlerini bir araya getiren bir Şam hükümeti olsaydı, Daeş kendisine yayılacak bir zemin bulamazdı"
Alexandre Orlov: "Öncelikle biz Suriye'de Cumhurbaşkanı Esad'ı korumak için yokuz. Biz Suriye devletini korumak için oradayız. Bu çok temel bir fark. Her yerde DAEŞ'ten söz ediliyor. Nasıl adlandırıldıkları önemli değil, DAEŞ, El Kaide... Asıl düşman DAEŞ değil, başka bir medeniyet için savaşan radikal İslam fikridir. Ve bununla sadece silahla mücadele edemeyiz. Radikal İslamist düşünceyle de mücadele etmek gerekir. Kendinize sormalısınız, neden 'cihat' fikri Avrupalılar, Fransızlar için cazip. Sormanız gereken soru budur."