Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un Ankara ziyareti neden önemli?

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, bugün 10'uncu Büyükelçiler Konferansı kapsamında temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya geldi.

Lavrov, Ankara'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından bakanlar ortak bir basın toplantısı düzenledi.

İki bakanın görüşmesinde ağırlıklı olarak ABD'nin Türkiye'ye yönelik yaptırımları, İdlib konusu ve liradaki sert değer kaybı ele alındı.

Hürriyet Daily News gazetesi Ankara Temsilcisi Serkan Demirtaş, Lavrov'un ziyaretini BBC Türkçe'ye yorumladı.

Bu ziyaret neden önem taşıyor?

Bu ziyaret üç önemli sürece denk geliyor.

Bunlardan birincisi Türkiye, adına ekonomik kriz ya da kur krizi denilen bir sürecin içinden geçiyor.

Türkiye ve Rusya tarafından bu krizin Amerikan yaptırımlarına ve uluslararası dolar lobilerinin ortak faaliyeti olduğuna inanıldığı bir süreçte olması bu ziyareti de önemli kılıyor.

İkincisi bu, Türkiye'nin ABD ile tarihinde belki de gördüğü en ağır, en komplike bunalımının ortasına denk geliyor.

Üçüncüsü de bu ziyaret Suriye bağlamında özellikle birkaç hafta içinde beklenen İdlib operasyonu öncesinde yapılıyor.

Bu üç perspektif, Lavrov'un Ankara ziyaretinin ana başlıklarını oluşturdu.

Ekonomik ilişkilere dair neler görüşüldü?

Ekonomik krizle ilgili hem Türkiye'nin hem de Rusya'nın benzer pozisyonları var. Son dönemde ikisi de farklı nedenlerle yaptırımlara muhatap olmuş olan iki ülke.

Hem Lavrov hem de Çavuşoğlu, basın toplantısında ABD'nin dolar hegemonyasının önüne geçmek gerektiğini söylediler.

Türkiye de, Rusya da, İran da son 3-5 senedir yerel para birimleriyle ticaret altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar.

Lavrov'un açıklamasında, Türkiye ile de yerel para birimiyle ticaretin yapılacağını duyduk. Rusya zaten bazı ülkelerle yerel para biriminden ticaret yapıyor. Dolayısıyla Rusya'da bunun altyapısı bulunuyor.

Basın toplantısında Lavrov, Rusya'nın doğrudan maddi yardım konusunda ise herhangi bir destek açıklaması duymadım.

Türkiye'nin beklediği de bu olmayabilir. Sonuçta Rusya ekonomisi de parlak bir dönemden geçmiyor.

İkili ticarette dolar baskısından kurtulmak öncelikli görünüyor.

İdlib konusunda taraflar ne düşünüyor?

Basın toplantısında her iki ülkenin de net bir şekilde farklı düşündüğünü somut bir şekilde bir kez daha dinledik.

Rusya zaten son iki haftadır Suriye rejiminin düzenleyeceği bu operasyona hem siyasi hem de askeri destek vereceğini açıklıyor.

Görüşmede İdlib'in de gündeme geldiğini biliyoruz.

Basın toplantısında, Lavrov, İdlib konusunda Suriye rejiminin yapmakta olduğu ve yapacağı askeri operasyonların Birleşmiş Milletler'in 2254 sayılı kararına uygun olduğunu ve kendi topraklarında "teröristlere karşı bağımsızlığını korumaya karşı attığı adımların" meşru olduğunu söyledi.

Dolayısıyla Suriye'nin olası bir İdlib operasyonuna kuvvetli bir yeşil ışık yakıldığını görebiliriz.

Türkiye ise Astana sürecinin garantörü olduğunu ve hangi grubun terörist hangi grubun muhalif olduğunun ayırdına varılması gerektiğini söylüyor.

Türkiye, İdlib'in tamamı cihatçıların kontrolü altındaymış gibi toptan bombalanmasının yeni bir katliama yol açacağını savunuyor ve yaklaşan operasyona karşı olduğunu ortaya koyuyor.

Lavrov'un Türkiye'nin bu kaygılarına yanıt vermemesi dikkat çekiciydi. Türkiye ile Rusya'nın Suriye bağlamında giderek ayrıştığını söylemek mümkün.

Esad yönetiminin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ikinci raunt görüşmelere geçtiğini biliyoruz. Burada da Rusya'nın engelleyici bir tavrı olmadığını görüyoruz.

Rusya'nın isteği Esad yönetiminin bir an önce kontrolü tamamen ele alması ve bu istikrarsızlık ortamının Esad yönetimi tarafından sonlandırılması.

Muhtemel İdlib operasyonu olursa ve Suriye açısından başarıyla sonlanırsa bu sefer Türk askerinin varlığı gündeme gelecektir.

Görünen durum Türkiye ile Rusya'nin Suriye bağlamındaki anlayış birliğinin yavaş yavaş ayrıştığı ve politikaları ile önceliklerinin farklılaştığı gibi bir durumla karşı karşıyayız.

Bu da Türkiye için ilerleyen dönemlerde yeni baskı unsurları yaratacak gibi görünüyor.

resim tanımı girin

Rusya Türkiye'nin olası 'yeni dost ve müttefik' arayışında nasıl bir rol üstlenebilir?

Aslında Türkiye'nin eksen kayması ya da kamp değiştirmesine yönelik tartışmalar yeni değil. Yaklaşık 10 yıldır yapılıyor.

Geçmiş tartışmalara baktığımda bütün bunlara rağmen, Türkiye'nin var olduğu kamptan uzaklaşmadığını görüyorum.

NATO'da başta Rusya'dan S-400 füze savunma sisteminin alımı olmak üzere çok ciddi sıkıntılar var. Suriye'de ABD ile sıcak çatışma eşiğine kadar geldik.

Avrupa Birliği ile özellikle son iki senedir çok ciddi gerginlik yaşadık. Ama şimdi baktığım zaman yaşanan sarsılmaya rağmen Türkiye'nin Batı blokundaki yerinde değişme görmedim.

Evet, değerler ve değerlerin paylaşımı anlamında tartışmalar var ancak Türkiye'nin yeri konusunda anlamlı bir değişiklik görmüyorum.

Türkiye'nin stratejik dostluğunun ve müttefiklerinin önemini anlatma derdine girmesinin en önemli nedeni de ABD'nin artarda attığı adımlar ve biraz da aşağılayıcı bir dil kullanması.

Tüm bunlar Türkiye'nin önemini hatırlatmasına neden oluyor.

ABD savunma harcamaları tasarısında F-35 savaş uçaklarının teslimatının ertelenmesini öngören bir düzenlemenin de yer almasının ardından Türkiye'nin de İncirlik ve diğer askeri tesisleri kullandırmaya devam edip etmeyeceğine dair tartışmalar yapılıyor.

Bu tam bir kopma noktası olur. Ancak Türkiye şu aşamada böyle bir adım atmayacak gibi duruyor.

İlişkiler sıkıntılı bir dönemden geçiyor ancak ben Türkiye'nin mevcut ittifaklarını bırakıp, yenilerine koşacağını sanmıyorum.

Son krizde de Almanya ve Avrupa Birliği'nden destek açıklamaları geldi. Bu açıklamaların Ankara tarafından not edildiğini düşünüyorum.

BBC Türkçe