Putin, Erdoğan’a Ukrayna faturasının ucunu gösterdi: 20 milyar dolar

HABERRUS - Siyaset Bilimci ve gazeteci Zülfikar Doğan, AhvalNews'teki köşesinde son günlerin sıcak gündem maddelerinden birisi olan Türkiye Rusya ilişkilerini ve seyrini değerlendiriyor:

128 milyar dolarlık Merkez Bankası döviz rezervinin erimesiyle ilgili tartışmalar, siyaset ve ekonomi gündeminin ilk sırasındaki yerini korurken, döviz darboğazının aşılmasında en önemli iki kalemden birisi olan turizmde, iktidarın 2021 yılına bağladığı umutlar ve bu alandan elde edilmesi hedeflenen döviz geliri hayalleri de ortadan kalktı.

Türkiye’ye en fazla turist gönderen ilk üç ülke olan Rusya, Almanya ve İngiltere’nin peş peşe aldığı kararlar, 2020’yi ağır hasarla ve bankalara olan borçlarının yeniden yapılandırılıp ertelenmesi ile zar zor atlatabilen Türkiye turizm sektörünü iflas ve tümüyle çöküş riskiyle karşı karşıya bıraktı.

Geçtiğimiz yıl korona salgını nedeniyle her yıl mart ayında başlatılan turizm sezonu açılışı önce nisan daha sonra da mayıs ayı sonuna ertelenmişti. Bu yıl ise 1 Mart’tan itibaren ‘kademeli normalleşmeye geçiş’ kararını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklaması sonrasında salgın hızla yayılmaya, günlük vaka ve vefat sayıları rekor düzeylere çıkmaya başladı.

Son olarak günlük vakaların 60 binin de üzerine çıkmasıyla 13 Nisan’daki ramazan başlangıcı ile birlikte iki haftalık ‘kısmi kapanma’ uygulamasına geçildi. Sokağa çıkma yasakları genişletilirken on binlerce işyeri, restoran, yeme-içme sektörüne bağlı işletmeler, spor salonları, yüzme havuzları vb. kapandı.

Mart ayında kademeli normalleşme ile birlikte başlayan turizm sezonunda, 300 kişilik ilk turist kafilesi de Rusya’dan Bodrum’a gelmişti. Vaka sayısında düşüş sağlanamazsa iki haftanın sonunda önlemlerin daha da sertleştirileceğinin vurgulanmasıyla birlikte, 2021 Turizm Sezonu da sektör temsilcilerinin ifadeleriyle başlamadan bitti.

Almanya’nın 11 Nisan’dan itibaren Türkiye’yi yüksek riskli ülkeler arasına alması, İngiltere’nin 17 Mayıs’ta sona erecek olan seyahat kısıtlamalarını süresiz uzatması ve son darbeyi indiren Rusya’nın da 15 Nisan’dan 1 Haziran’a kadar Türkiye uçuşlarını sadece hafta 2 gün ve yalnızca İstanbul ile sınırlaması, yaklaşık 1 milyon rezervasyonun iptaline yol açtı. Rusya’daki uzun mayıs tatili nedeniyle Antalya ve Ege’deki turistik tesisleri adeta Rus turistlerce kapatılmıştı.

Karadeniz’de tırmanan Rusya-Ukrayna gerilimi nedeniyle son birkaç haftadan bu yana Rusya’dan Türkiye’ye yönelik uyarı mesajları geliyordu. Türkiye’nin Ukrayna ordusuna sattığı İnsansız ve silahlı hava araçları (İHA-SİHA) gerilim bölgesi Donbass üzerinde uçuruldukça Rusya’dan uyarıların dozu da yükseldi.

Türkiye’nin Ukrayna ile ortaklaşa Antonov askeri kargo uçağı üretimini gündeme alması, Ukrayna’nın NATO üyeliğine destek vermesi, Kırım’ın Ukrayna toprağı olduğunu sıklıkla vurgulaması ve Kırım Tatarları için TOKİ’nin Ukrayna’da binlerce konut inşa edeceğinin açıklanması, Rusya’nın Türkiye’yi gerilimde Ukrayna’nın yanında taraf konumuna getirdi.

Son olarak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Kahire’de Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri ile ortak basın toplantısında Türkiye’yi Ukrayna’ya SİHA satışları ve savaşa yol açabilecek provokasyonlar konusunda ‘Ukrayna’yı cesaretlendirmemesi’ için uyardıklarını söylemesi, adeta bağıra bağıra geliyorum diyen Rus tepkisinin ve karşı hamlelerin habercisi idi.

10 Nisan’da İstanbul’da Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i ağırlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ziyaretin bir gün öncesinde Putin ile bir telefon görüşmesi yaptı. Putin’in sözcüsü Peskov, Rusya Devlet Başkanı’nın Erdoğan’a ‘Montrö Anlaşmasını koruyalım’ dediğini, Donbass konusunda bilgi verdiğini açıkladı.

Erdoğan-Zelenskiy görüşmesi sonrasında açıklanan 20 maddelik Türkiye-Ukrayna ortak bildirisindeki bazı ifadeler ise Kırım ve Donbass krizinde Türkiye’yi Ukrayna saflarında konumlandıran içerikte idi. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Karadeniz’in barış denizi olmasını arzuladığını’ söylese de 20 maddelik ortak bildiri aksini söylüyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus turistlere nazire yaparcasına Ukraynalı turistleri Türkiye’ye davet etmesi ve onları tatil yerlerinde en güvenli, sağlıklı, koşullarda ağırlamayı vaat etmesi, kabağı Rus turistlerin başına patlattı.

Putin Başkanlığında 13 Nisan’da toplanan Rusya kabinesi ‘artan korona vakalarını’ gerekçe göstererek, 15 Nisan-1 Haziran arasında Türkiye’ye seyahatleri kısıtlama kararı alırken, tur operatörlerine de Türkiye turlarını satmamalarını bildirdi.

Her yıl ortalama 6-6,5 milyon turistle ilk sırada yer alan Rusya’nın bu kararı, ağırlıkla ‘örtülü yaptırım ve iktidarın Ukrayna politikasının ilk faturası’ olarak değerlendiriliyor. Karar öncesinde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ile birlikte Moskova’yı ziyaret ederek, Rusya’yı vazgeçirmeyi planlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu yöndeki yorumlara yönelik sorulara ‘kararın siyasi olduğunu sanmadığı’ karşılığını vererek, sağlık nedeniyle alındığını söyledi.

Geçen yıl salgına rağmen Rus turistler 2 milyonu aşarak ilk sırada yer almıştı. Almanya, Bulgarlardan sonra üçüncü sırada olsa da turist başına en çok harcama yapanlar Alman turistler. 1 Haziran 2017’den bu yana Türkiye ile Ukrayna arasında pasaport ve vize olmaksızın kimlik kartıyla seyahat uygulaması söz konusu.

Geçen yıl da salgın sonrası Haziran ayından itibaren geçilen normalleşme döneminde, 930 bin Ukraynalı turist Türkiye’ye geldi. Ancak 41 milyon nüfuslu Ukrayna’nın göndereceği turistler 145 milyon nüfuslu Rusya’dan gelen 6,5 milyon turistin beşte biri ve turizm sektörünün kurtarıcısı olmaktan çok uzak. Almanya’nın üçüncü pik kaygısıyla yılsonuna kadar tüm turistik seyahatleri durdurma planı üzerinde çalışıyor olması ise Rus turistleri Türkiye için daha da hayati kılıyor.

Rusya her ne kadar uçuşları 1 Haziran’a kadar durdurduğunu açıklasa da kısıtlamanın daha erken sonlandırılması ihtimali de söz konusu. Bu da iktidarın Ukrayna politikasında ve salgınla mücadelede sergileyeceği tavra bağlı. Turizm sektör temsilcileri ve dernekleri Rusya tarafında da bu karara büyük tepki olduğunu belirterek, Rus tur operatörleri ve acentelerinin, Rus hükümetine baskılarının kısıtlamanın daha erken sonlandırılmasını sağlamasını umut ediyorlar.

Rusya kısıtlamayı kaldırmaz, Almanlardan ve İngilizlerden sonra Rus turistler de gelmezse, sektör açısından ekonomik felaket, tsunamiye dönüşebilir. Rusya’nın bu kararıyla 2021 turizm sezonu başlangıcı da otomatik olarak hazirana belki de temmuza sarkacak. Rus Tur Operatörleri Birliği (ATOR), Türkiye'ye 15 Nisan – 1 Haziran arasında rezervasyon yapan 533 bin Rus turistin bu karardan etkilendiğini, operatörler dışında bireysel rezervasyonlarla birlikte toplam 800 bin-1 milyon Rus turistin bu tarihler arasındaki Türkiye’ye gidişlerinin iptal olduğunu açıkladı.

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya ise yaptığı açıklamada planlanan tatillerin tamamen iptal olmamasını umduklarını, önemli bir bölümünün ileri tarihe ertelenmesini beklediklerini belirterek; “Türkiye'de alınan pandemi önlemleri ile vaka sayılarının azaltılmasıyla birlikte 1 Haziran'dan itibaren Rusya'dan Türkiye’ye yönelik uçuşların yeniden başlamasını bekliyoruz. Bu çerçevede turizmdeki hareketlenmenin Haziran ayından itibaren artacağını öngörüyoruz” dedi.

Türkiye’nin COVID19 salgını öncesinde 2019'da 51 milyonu aşan turist sayısıyla dünyada altıncı olduğunu, 2019’da 5 milyondan fazla Alman, 6,5 milyon da Rus turistin Türkiye’ye geldiğini ifade eden Bağlıkaya, 2020’de ise turist sayısının yüzde 70’e varan düzeyde gerilediğini, toplam turist sayısının 15,9 milyona indiğini vurguladı. 2020’de Ruslar 2,3 milyon ile yine ilk sırada yer alırken, Türkiye ile Almanya arasında varılan ‘Güvenli Seyahat’ mutabakatıyla üçüncü sırada da 1,1 milyon ile Alman turistler yer aldı.

2020 Turizm İstatistiklerine göre, geçen yıl Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke 2 milyon 128 bin 758 kişi ile Rusya oldu. Rusya'yı 1 milyon 242 bin 961 turistle Bulgaristan, 1 milyon 118 bin 932 turistle Almanya izledi. Ukrayna, İngiltere, Gürcistan, Irak, İran, Fransa ve Hollanda ise Almanya’nın ardından en fazla turist gönderen ülkeler olarak sıralanıyor.

2021-2023 Yeni Ekonomi Programı’nda bu yıl turizmden elde edilecek gelir hedefi 19,8 milyar dolar, gelmesi öngörülen turist sayısı ise 2020’nin iki katı düzeyinde ve 31 milyon olarak yer aldı.

Ancak bu hedeflerin tutmasının olanaksız hale geldiği Rusya, Almanya ve İngiltere’nin aldığı kararlar ve kısıtlamalarla şimdiden netleşmiş durumda. Hazirandan sonra seyahat kısıtlamaları kalksa, salgının düzeyi gerilese de yeni rezervasyonlar ve seyahat planlarının devreye girmesiyle sezonun en yüksek dönemi olan Temmuz-Ağustos’ta iki ayda 31 milyon turist ve 20 milyar dolar döviz geliri hedefine ulaşılması mümkün görünmüyor.

Kısa çalışma ödeneğinin 31 Mart’tan itibaren sonlandırılmasıyla turizm sektöründe 1,2 milyon çalışanın ücretsiz izne çıkarılmak zorunda kalındığını vurgulayan sektör kuruluşları, iktidara uygulamanın iki ay daha uzatılması çağrısı yapmalarına karşın olumlu yanıt alamadılar. Son olarak iktidarın ekonomi politikalarına sürekli destek veren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da kısa çalışma ödeneğinin yeniden yürürlüğe konulmasını, hizmet sektöründe faaliyeti duran binlerce işletmenin ve çalışanlarının büyük sıkıntıda olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın akrabası olan Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran ise iktidara kamu bankalarından yeni kredi sağlanması ve mevcut kredilerin yeniden yapılandırılması çağrısında bulundu. Binlerce ATO üyesi işyerinin ağır krizde olduğunu vurgulayan Baran; şöyle devam etti:

“Bir yılı aşkın zamandır devam eden salgından etkilenen lokanta, restoran, kafeterya, konaklama tesisi gibi hizmet sektöründe faaliyet gösteren üyelerimiz, daha önce kullandıkları ve ertelenen kredilerin, vergilerin ödemelerini yapabilecek kazancı elde edemeden yeni kısıtlamalar geldi. Bu durum üyelerimizin kötü niyetinden değil mevcut şartların sonuçları olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle hizmet sektöründe faaliyet gösteren üyelerimiz için kamu bankalarından düşük faizli uzun vadeli yeni kredi ve yeni bir yapılandırma talep ediyoruz."

2015’teki Rus savaş uçağının düşürülmesi krizi sonrasında Putin’in uygulamaya koyduğu yaptırımlar ve Ruslara Türkiye’ye seyahati yasaklaması, Türk ihraç ürünlerine kapıları kapatması ihracata ve Turizm sektörüne 15 milyar doları aşan ağır darbe indirmişti. Geçen yıl salgın nedeniyle yaşanan kayıplar sonrası çok sayıda turistik tesis, tatil köyü yabancı tur operatörleri tarafından ucuz fiyatlarla satın alındı.

Turizm şirketlerinin ertelenen banka kredisi borçları ise yüz milyarları buluyor. Aynı durumun bu yıl da yinelenmesi halinde pek çok tesisin elden çıkarılması, bankalarca haczedilmesi ya da yabancı şirketlere satılması gündeme gelecek. Turizm kredilerine yeniden yapılandırma durumunda ise bu kez bankacılık sektörünün sarsıntı geçirmesi söz konusu olabilecek. Her koşulda bu yılında turizm sektörü açısından ‘kara yıl’ olacağı, Putin’in seyahat kısıtlaması kararıyla sektöre yine ağır bir darbe vurduğu apaçık ortada.

Zülfikar Doğan-Ahval