Karadeniz, yavaş yavaş nasıl “Rus gölü” haline dönüştü?
HABERRUS - Rusya Federasyonu, son 20 yılda Karadeniz’deki varlığını güçlendirdi.
Geçmişte Karadeniz, kıyı devletleri arasında neredeyse eşit olarak bölünmüştü, ancak Kırım'ın Rusya'ya ilhakı, Karadenizdeki güç dengesini Rusya lehine değiştirdi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2016’da Karadeniz'in yavaş yavaş bir “Rus gölü” haline dönüştüğü konusunda uyarıda bulunmuş ve daha güçlü bir NATO varlığı çağrısında bulunmuştu.
Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasının ardından Ukrayna ile Rusya’nın arasının açılması, Rusya’ya Karadeniz’de büyük bir hakimiyet alanı açarken, tarihi müttefiki Ukrayna’yı kaybetmesiyle sonuçlandı.
Erdoğan rejimi komşusunda yaşan bu jeopolitik değişimi bir fırsata çevirme çabasıyla Ukrayna ile askeri ve ticari alanda daha yakın ilişkiler kurmaya, adeta Ukrayna’nın NATO’ya adaptasyonunda aracı ülke rolüne üstlendi.
Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasının ardından Moskova, Karadeniz Filosunun Sivastopol'daki varlığını sınırlayan Ukrayna ile mevcut anlaşmalardan çekilmekle kalmadı, aynı zamanda başka savaş gemileri ve denizaltıları ve modern S-400 hava savunma sistemlerini konuşlandırdı.
Aynı zamanda kendine özgü ekonomik bölgesini ve Karadeniz kıyılarını da önemli ölçüde genişletti.
Rusya’nın Karadeniz Filosu, Suriye'de ağırlıklı olarak Tartus limanında ve Hmeiymim hava üssünde bulunan Rus askerlerini tedarik etmekten ve Doğu Akdeniz'de devriye gezmekten sorumlu.
Kremlin tarafından 2015'te kabul edilen deniz doktrini, Karadeniz deniz filosunun gücünü ve Karadeniz’in önemini açıkça tanımlıyor.
Geçmişte Karadeniz, kıyı devletleri arasında neredeyse eşit olarak bölünmüştü, ancak Kırım'ın Rusya'ya ilhakı, denizdeki güç dengesini onun lehine değiştirdi.
Ukrayna, kıyılarında böyle bir askeri gücün oluşumunu endişeyle takip ediyor.
Ukrayna’nın yanı sıra NATO üyesi Türkiye de aynı derecede Karadeniz’de Rusya’nın güçlenmesini endişeyle takip ediyor.
Türkiye, bölgesel hedeflerine ulaşmada önünde engel olarak Rusya’nın durduğunu her geçen gün daha iyi anlıyor.
Türkiye ve Rusya müttefik değil, “yeminli dost”
Bazı Rus uzmanlar, Türkiye ve Rusya’yı müttefik değil, “yeminli dost” olarak adlandırıyor.
Rusça’da ‘yeminli dost’ terimi aslında ‘yeminli düşman’ olarak kullanılır. Rus uzmanlar Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkileri bu terimle ifade ederek iki ülke arasındaki ilişkilerin ne kadar bıçak sırtı ilerlediğine vurgu yapıyor.
İki ülke arasında güçlü ticaret, enerji, diplomatik ve askeri bağlara rağmen, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2016'da Karadeniz'in yavaş yavaş bir “Rus gölü” haline dönüştüğü konusunda uyarı yapmış ve daha güçlü bir NATO varlığı çağrısında bulunmuştu.
Bu çağrıların yansımasını son aylarda Karadeniz ve Ukrayna’da Rusya ile yaşanan gerilimde Türkiye’nin Ukrayna’nın yanında ve özellikle NATO güçlerinin bölgeye olası müdahalesi bağlamında net olarak anlaşılıyor.
Moskova ile Ankara arasındaki güven o kadar kırılgan ki Rusya’nın Ukrayna sınır boyunca Rus askerlerinin yığılması sırasında Erdoğan, Ukrayna'yı destekledi.
Rusya, Türkiye’ye cevap niteliğinde COVID-19'un Türkiye'de yayılmasını gerekçe göstererek Türkiye'ye uçuşları derhal 1 Haziran'a kadar askıya almaya karar verdi. Bu günlerde uçuş yasağının yaz sonuna kadar uzatılması gündemde.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski Ankara'ya minnettarlıkla, yurttaşlarını Rusya'dan gelen turist olmamasını telafi etmek için yaz tatillerini Türkiye'de geçirmeye çağırdı.
Ancak Ukraynalı turistlerin Rus turistlerin yerini alması zor gözüküyor. Rusya’nın turist hamlesi zaten zor durumda olan Türkiye ekonomisine ağır bir darbe vuracak gibi gözüküyor.
Ukrayna ve Türkiye, Rusya'nın Karadeniz'deki emellerini dizginlemek için işbirliğini güçlendirmeye çalışacak.
Jeopolitik olarak Rusya ve Türkiye, Rusya'nın Kırım'ı topraklarına katması sonrası bir çok alanda daha da yakınlaştı.
Türkiye Rusya’yı kınayıp Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne destek verdiğini açıklasına rağmen Rusya'ya yaptırım uygulamadı. Hatta Batı ittifakıyla ters düşme pahasına Erdoğan rejimi Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satıl aldı.
Şimdilerde Rotasını yeniden Batı’ya kırmaya çalışan Erdoğan, Ukrayna'yı Rusya'dan ayrılan çok önemli bir tampon olarak görüyor, bu nedenle aktif olarak Ukrayna'nın NATO'ya girmesini savunuyor.
Ukrayna'nın geleceği konusunda AB'de bir bölünme ve Trump yönetimi altında Amerika Birleşik Devletleri'nde dalgalanmalar gören Türkiye, bu ülkelerin Rusya'nın bölgedeki askeri varlığını dengelemesine yardımcı olacağını umarak Ukrayna, Gürcistan ve Azerbaycan ile işbirliğini artırdı. Türkiye, NATO'nun Karadeniz'deki askeri varlığının artmasını da destekliyor.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Erdoğan yönetimi tarafından yeniden tartışmaya açılması da bu düzlemde ele alınması gerekiyor.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye için sakıncalı kısmı, NATO gemilerinin Karadeniz'e girişini kısıtlıyor olmasıdır.
NATO gemilerinin Karadeniz’e girişini kısıtlayan Montrö Sözleşmesi aynı zamanda Moskova'nın lehine bulunuyor. Zaten Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye’nin sözleşmeden çekilmek istese de neden bu sözleşmeyi sürdürmekte ısrar ettiğini açıklıyor.
Öte yandan Ankara ve Kiev’in yakınlaşması askeri alanda da yeni ortaklıklara imkan saplıyor. Ankara, Ukrayna'yı askeri teçhizatın geliştirilmesinde bir ortak olarak görüyor. Türkiye, beşinci nesil avcı uçakları ve Altay ana muharebe tankları için dizel motor geliştirmek üzere Ukraynalı firmalarla birlikte çalışıyor. Ukrayna ayrıca Türkiye'ye Suriye, Libya ve Karabağ’da yardımcı olan Türk Bayraktar uçakları için motor üretiyor.
Ukrayna 2019'da Türkiye'den Bayraktar TB2 askeri insansız hava aracı satın alıyor. Ayrıca Türkiye ile Ukrayna devletine ait tasarım şirketi Ivchenko-Progress, Türkiye'nin yeni Gezgin seyir füzelerinde kurulması beklenen AI-35 turbojet motorlarının tedariğine ilişkin bir anlaşma imzaladı. Ukrayna geçtiğimiz günlerde manevra kabiliyetleriyle tanınan dört adet Türk MILGEM Ada korvetini satın almayı kabul etti. Türkiye'nin güvenilir Ukraynalı motorlar kullandığı ve Ukrayna'nın gelişmiş Türk teknolojisini kullandığı bu işbirliği, Ankara'nın artık ABD ve Avrupa'da alamayacağı ihracat lisanslarını alma endişesi duymadan askeri teçhizatını ihraç etmesine olanak sağlıyor.
Kiev ise, artık Rusya pazarından koptuğu için Türkiye ve diğer batılı ülkelerle askeri teknolojik ilişkilere girebiliyor ve yeni ortaklıklar kuruyor.
Rusya ve Türkiye iki cephede de Balkanlar ve Kafkaslarda hep karşı cephelerde yer aldılar.
Türkiye ile Ukrayna arasındaki yakınlaşma İngiltere ve ABD yönetimi için Rusya’yı bölgede ve Orta Doğu'da yayılmasını durdurmak için yararlı görünüyor. HABERRUS