‘Türkiye, Hazar’da jeopolitk etkinliğini artırıyor’
HABERRUS - Türkmenistan’ın, Türk Birliği'ne gözlemci statüsünde katılacağının açıklanması, Rus basınında Türkiye’nin Hazar Denizi bölgesinde jeopolitik etkinliğinin artırdığı yorumlarına neden oldu.
Türk Konseyi, Türkmenistan’ın İstanbul'daki zirveye "gözlemci olarak katılımını" oy birliğiyle kabul etmesi ‘Türkiye, Orta Asya ve Ortadoğu'nun kontrolünü ele alıyor’ yorumlarına sebep oldu.
Rusya’nın önde gelen gazetelerinden Nezavisimaya Gazeta’dan Victoria Panfilova’nın haberinde Türkmenistan'ın Türk Birliği'ne katılma olasılığını, Türkiye’nin Hazar Bölgesindeki jeopolitik etkinliğini artırması olarak yorumladı.
Türk Konseyi’nin 2020 dönemine başkanlık eden Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov’a bir mektup yazdı. Aliyev mektubunda, Türkmenistan’ın örgüte katılmasından dolayı çok mutlu olduğunu ifade etti. Aliyev, Türk Konseyinin “Türkçe konuşan halklar ile ortak kültürel köklere, aynı tarihe sahip ülkeler arasındaki birlik ve verimli faaliyete katkıda bulunan” önemli bir kuruluşa dönüştüğünü söyledi.
Türk Birliği ülkeleri, Türkmenistan'ın örgüte gözlemci olarak katılma kararını memnuniyetle karşıladı.
Devlet Türkmen portalı ORIENT haberine göre Aliyev, "Türkmenistan'ın kararının Türk dünyasındaki birlik ve dayanışmayı daha da güçlendireceğine ve Türkçe konuşan ülkeler arasındaki işbirliğini daha da derinleştireceğine" olan inancını dile getirdi.
‘Türkiye’nin Orta Asya'da Batı'dan daha aktif bir rol oynadığı yeni büyük oyunun ilk aşamasındayız’
Gazeteye konuşan Ortadoğu Enstitüsü Başkanı Yevgeny Satanovsky, Türk Birliği tüzüğünün ülkelere henüz herhangi bir özel statü sağlamadığını kaydetti.
12 Kasım’da Türkiye’deki zirvede Türkçe Konuşan Devletleri Birliği'nin yapısının belirli yükümlülüklerle daha katı hale getirileceği ve Türkmenistan'ın tam katılımının sağlanacağını söyledi.
Rus uzman, Türkmenistan’ın aldığı bu kararın arkasında Afganistan’da yaşanan iktidar değişikliği ve artan bölgesel risklerin olduğuna vurgu yaparak Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duydukları için böyle bir adım attıklarını belirtti.
Ayrıca ekonomik olarak zor durumda olan Türkmenistan’ın Çin’i Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak transit projelere göz kırptığının altını çizdi.
‘Türkmenistan, Ankara'nın yardımıyla, Hazar Denizi'nden Avrupa'ya uzanan doğalgaz boru hattında sorunlar yaşanmaması için doğal olarak Türkiye’ye yakınlaşıyor’ diyen uzman ayrıca Türklerin Sovyet sonrası dönemde Türkmenistan’daki tüm bakanlıkları ve devlet dairelerini kontrol ettiğini de iddia etti.
Yevgeny Satanovsky, henüz Türkiye'nin Orta Asya'da Batı'dan daha aktif bir rol oynadığı yeni büyük oyunun ilk aşamalarında olduğumuzun altını çizdi.
Orta Asya ve Orta Doğu uzmanı ve St. Petersburg Üniversitesi'nde profesör olan Alexander Knyazev ise Türk Birliği’nin, Nursultan Nazarbayev'in inisiyatifiyle Rusya ve Çin'in etkisine karşı bir tür dengeleme olarak kurulduğunu, ancak bunun genellikle unutulduğunu söyledi.
Uzman, Türkmenistan'ın Türk Birliği'ne katılmayarak bölgedeki "jeopolitik alanı paramparça ettiğini" bu nedenle Ankara'nın “bu deliği kapatması” ve etkisini tüm bölgeye daha güvenle yaymasının önemli olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
‘Türkiye'nin iştahı sadece Orta Asya ülkeleriyle sınırlı değil. Etkisini Afganistan ve Pakistan'a yaymaya çalışıyor. Pakistan seçkinleri, 20. yüzyılın başlarında Türkiye'den gelen eski göçmenlerden ve ülkenin iktidar yapılarında ve hükümetinde gözle görülür bir konuma sahip olan Orta Asya'dan Türkçe konuşan göçmenlerden oluşan oldukça güçlü bir tabakaya sahiptir. Türkler onlar aracılığıyla bir ittifak kurmaya ve Pakistanlıların omuzlarında Afganistan'a girmeye çalışıyorlar. Türkiye'nin hırsları çok büyüdü ve Orta Asya ve Orta Doğu'yu da içeriyor.’ diyor.
Rus uzman Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomil zorluklara rağmen Çin’den aldıkları kredi destekleriyle ayakta kaldıklarını iddia ediyor.
Bu nedenle Erdoğan’ın Çin’in ‘Tek Kuşak - Tek Yol’ projesinin etkinliğiyle ilgilendiği bu projeyi Türkiye'yi küresel öneme sahip bir merkez haline getirmek için bir şans olarak gördüğüne vurgu yapıyor ve ekliyor:
‘Ankara, planını uygularken Orta Asya, Azerbaycan, Afganistan, Pakistan devletlerini içine alacak görkemli bir rota üzerinde kontrol sahibi olacak. Kuşak ve Yol projesinin tüm altyapısı sadece Çin'in değil, Türkiye'nin de kontrolünde olacak. Ama tabii ki Pekin'in Ankara'ya bu kadar kolay teslim olmasını beklememek lazım.’
Rus uzman, objektif olarak bakıldığında henüz tüm bunların plan aşamasında olduğunu ancak tek gerçek olanın ise, Türkiye'nin doğuya doğru hareket etmesinde kendisine sınırsız kredi veren tek ülkenin Azerbaycan olduğuna vurgu yapıyor ve ekliyor:
‘Bakü-Türkmenbaşı, Bakü-Aktau köprülerini geliştirmeye yönelik her türlü eylem, Rusya ve İran'ın muhalefetiyle karşılaşacak ve Hazar'daki havayı esas olarak bu iki ülke dikte edecek. Bakü ve Ankara'nın eylemlerinin Hazar'daki işbirliği konfigürasyonunu bozabileceği gerçeğini pek sevmiyorlar. Azerbaycan ve Türkiye'nin Hazar Denizi'ndeki askeri tatbikatları, Bakü'nün Ankara ve Tel Aviv ile yakın askeri-politik etkileşimi, beş Hazar ülkesi tarafından uzun yıllardır inşa edilen tüm güvenlik mimarisinin yıkılmasına yol açmaktadır. Genel olarak, şimdi Azerbaycan'ı Hazar Beşlisi çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getirmeye döndürecek olağanüstü önlemlere ihtiyaç var.”