‘Büyük Turan fikrinde asıl mesele, Sibirya’da yaşayanların "Rus çarına" değil "Türk sultanına" itaat etmesinin istenmesi’

HABERRUS - Türkiye’de iktidara yakın haber kanalı AHaber’in 27 Aralık’ta yayınladığı ‘Rusya'da Türkiye korkusu! Türk Gücü planı devrede’ başlıklı haber ve "Türk gücünün" dağılımını gösteren Rusya Federasyonu’na ait toprakların ‘Büyük Turan’ haritası Rus basınında tartışma konusu oldu.

Ahaber’in Emekli Rus Korgeneral Leonid İvaşov'un yaptığı açıklamalarının alıntılanarak ‘Rusya'da korku giderek arttı. Rus basını, Türkiye'nin 'Türk Gücü' çalışmalara başladığını iddia etti.’

Rus Svobodnoya Pressa’da Dmitry Rodionov imzalı haberde, Türkiye’de son zamanlarda ‘Büyük Turan’ söyleminin Türk halklarının nüfusunu ve topraklarını içerecek tek bir devletin kurulmasını ifade eden bu projenin sadece Transkafkasya ve Orta Asya'daki Türk halklarını değil, Rusya Federasyonu içerisinde Volga bölgesi, Kuzey Kafkasya ve Sibirya'da yaşayan Türk boylarını da kapsadığı, Rusya’nın toprak bütünlüğüne bir tehdit oluşturduğu, neyse ki hala sadece teori olarak sunulduğu ancak son zamanlarda bazı medya kuruluşlarında "Büyük Turan" yaratma fikrinin, Türkiye-Azerbaycan ittifakı sonrası Dağlık Karabağ'daki savaşın başarılı sonucundan sonra Ankara tarafından aktif olarak tartışıldığını yazıyor.

Haberin yayınlandığı Rus basını, Svobodnoya Pressa’ya göre, Ankara’nın bu fikrinin Orta Asya'da coşku ile karşılanmasının pek olası olmadığı ancak Rusya’nın Ankara'nın Kırım'da hak iddia etmek isteyebileceğine dikkat etmesi gerektiği vurgulanmış.

Haberde Türk basınında çıkan Türkiye'nin, Kırım'ı "Rusya'nın haksız yere el koyduğu eski bir Türk toprağı" olarak adlandırdığı yazılara atıfta bulunarak, Rusya'nın aslında bir "eski Türk toprağı" olan yarımadayı "ilhak ettiğine" inanıldığının altı çiziliyor.

‘Büyük Turan haritası, Çin ve İran’ın da dikkatini çekmeli’

Ankara’nın savunduğu ve "Büyük Turan" haritası olarak yayınlanan haritanın ve Rus basınının ‘yeni imparatorluk’ olarak adlandırdığı ve Ahaber’in yayınladığı haritanın Çin ve İran'ın da dikkatini çekmesi gereki vurgulanarak, o devletlerin de toprak bütünlüğünün bu plana göre tehdit altına kalacağı belirtilmiş.

Hatta Tahran’ın Türkiye'nin Transkafkasya'da görünmesi konusundaki endişelerini uzun zamandır dile getirdiği ve Orta Asya'ya potansiyel nüfuzunun da Pekin'i ciddi anlamda endişelendirdiğine haberde yer verilmiş.

"Büyük Turan" kavramı tek devlet oluşumundan çok bir entegrasyon projesi

Rusya Federasyonu Finans Üniversitesi'nden Doçent Doktor Gevorg Mirzayan’ın Rus gazetesine verdiği mülakatta, Ankara’nın teşvik ettiği büyük bir Pan-Türkizm’in entegrasyon projesinin bir parçası olabileceği, bu projeye göre asıl hedefin Sibirya'yı Rusya'dan ayırmak olmadığı, sadece oradaki halkların Ankara'ya Moskova'dakinden daha sadık olduğundan emin olmak istedikleri iddiasında bulunuyor.

Erdoğan’ın hesaba katılması gereken bir lider olduğu, bir çok Orta Asya Devletleri’nin rol model olarak Türkiye’yi ve Erdoğan’ı aldığı yorumunda bulunan uzman, ‘şimdi Türkler, ekonomi, televizyon ve diğer yumuşak güç unsurları aracılığıyla bu ülkelerde pan-Türk kimliğini yaratmak ve güçlendirmek için çalışıyorlar.’ İfadelerini kullanıyor.

Ankara’nın Arap Baharı sırasında Ortadoğu'da olduğu gibi Orta Asya devletlerini demokratikleştirmek için mümkün olan her şeyi yapacağını da vurguluyor.

Turancılık Rusya’nın ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdittir

Rusya için bu durumun ulusal güvenliğe doğrudan bir tehdit olduğunu söyleyen uzman, Rusya’nın güney topraklarının başka bir gücün kontrolüne gireceği, Orta Asya'da ve Rusya'nın bölgelerinde bir İslamcılık dalgasının yayılabileceği uyarısında bulunuyor.

Ankara'nın pan-Türkizm duygularından İran’ın çok rahatsız olduğu bu nedenle, İkinci Karabağ Savaşı'nda Ermenistan ve Rusya'nın yenilgisinin Tahran'da İran için de bir yenilgi olarak görüldüğü belirtilerek, ‘sonuçta Türkiye, Kafkasya'da sadece bir yer edinmeyi değil, aynı zamanda İranlı Azerbaycanlılar arasında imajını yükseltmeyi de başardı.’ İfadelerine yer verilmiş.

Ankara’nın Rusya topraklarında hak iddiası ne kadar gerçekçi?

Kafkasya'dan Yakutistan'a kadar Rusya topraklarında da hak iddia ediliyor ancak silah zoruyla bu bölgeleri sıkıştıracaklarından bahsedilmediği, Türk insansız hava araçlarının Rus nükleer silahlarına karşı hiç bir işe yaramayacağı, asıl meselenin Türkiye’nin Rus vatandaşlarının sadakatini kazanmak istediği, asıl amacın, ‘Sibirya bölgesinde yaşayanların "Rus çarına" değil "Türk sultanına" itaat etmesi’ olduğu iddia ediliyor.

‘Erdoğan dost değil, sadece bir yol arkadaşı’

Rus uzman, Erdoğan’ın Rusya’nın dostu olmadığını, sadece bir yol arkadaşı olduğunu, tüm bu planlara ve Rusya toprak bütünlüğüne karşı oluşan tehditlere karşı, Rusya'nın sadece sözle değil gerçekten sert tepkiler vermesi gerektiği ve artık eyleme geçmesi gerektiğini vurguluyor.

Erdoğan iç politikadaki gücünü koruyabilmek için bu politikalarına her ne pahasına olursa olsun devam edecek

Ancak tüm bunlara rağmen, Sultan'ın Rus bölgeleri pahasına genişleme planlarından vazgeçmeyeceğinin anlanması gerektiğini de belirtiyor.

Erdoğan’a göre bu, durumun onun iç politikasının bir parçası olduğu, Erdoğan’ın Türk milliyetçileri arasındaki popülerliğini sürdürmesinin ve dolayısıyla kendi gücünü korumasın tek yolunun bu olduğunun altını çiziyor.

Siyasi ve Ekonomik İletişim Ajansı'nın önde gelen analistlerinden Mihail Neyzhmakov, Suriye’de Türk hükümeti yanlısı militanların yok edilmesi gerektiği Esad'ın ordusunun korunması ve her hangi bir saldırı durumunda Türk insansız hava araçlarının vurulması gerektiğini ancak bu şekilde mücadele edilebileceğini belirtiyor.

"Diğer Türkçe konuşan ülkeleri ve bölgeleri Türkiye'nin yörüngesine dahil etme veya en azından onlarla aktif bir şekilde etkileşime girme çalışması, aslında, Recep Erdoğan'ın için yeni bir durum değil," diyen uzaman, ‘benzer bir yol, örneğin, SSCB'nin dağılmasından kısa bir süre sonra, 1990'ların başında Ankara tarafından izlendi. Ekim 1992'de dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın girişimiyle Ankara'da gerçekleşen Türk dili konuşan devletlerin zirvesini hatırlayabiliriz. Şu anda Ankara, her şeyin ötesinde, Türkçe konuşan ülkeleri askeri ürünleri için bir pazar olarak görüyor - ve bu sadece Azerbaycan ile ilgili değil.’

Erdoğan'ın ilke olarak, komşu ülkeler ve bölgeler üzerindeki etkisini genişletmek için seleflerinin çoğundan daha fazla fırsata sahip olduğunun unutulmaması gerektiğini söyleyen Rus uzman, ‘en azından iddialı bir oyuncu olarak Türkiye için yeni fırsatlar yaratan Libya ve Suriye'deki krizleri veya Irak'taki durumu not edelim.

Öte yandan, Erdoğan döneminde Ankara'nın bu durumdan yararlanabilmesi için ek fırsatlar yaratıldı. Türkiye cumhurbaşkanının Kasım 2020'de bahsettiği başbakan ve cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı süre boyunca askeri-sanayi kompleksine yapılan yatırımdaki önemli artışı hatırlamak yeterli.’ İfadelerini kullanıyor.

ABD ile ilişkilerin karmaşıklığının da Erdoğan'ı müzakere pozisyonlarını güçlendirmek için eşzamanlı olarak birkaç yönde aktif olarak çalışmaya zorladığını Recep Erdoğan'ın bu yolu izlemesinin temel nedenlerinden birisinin de bu durum olduğu bilgisini paylaşıyor.