‘‘Türkiye, Nükleer Silah Teknolojine Sahip Olmaya Çalışıyor’’
Nükleer silahların yayılmasını önleme rejimi Ortadoğu için geçerliliğini kaybediyor.
HABERRUS - İran ile Viyana görüşmelerinin olası bir şekilde bozulması ve Orta Doğu'da potansiyel bir silahlanma yarışının başlaması, Türkiye'yi askeri bir nükleer program geliştirmeye zorlayabilir.
Bu iddialar Dayan Moshe Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi'nin (Tel Aviv Üniversitesi) himayesinde yayınlanan Turkeyscope dergisinin yaptığı ve yayınladığı çalışmasında yer alıyor.
Rusya’nın önde gelen gazetelerinden Nezavisimaya’nın konuya ilişkin haberine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir nükleer silahlara sahip olmak istediği sözlerinin sadece İran çevresindeki duruma değil, aynı zamanda iç siyasi dinamiklere de bağlı olduğunu vurguluyor.
Haberde, Tahran tarafından başlatılabilecek bir nükleer silahlanma yarışının, Türkiye'nin nükleer silahların yayılmasını önleme rejimine geleneksel bağlılığına son vermeye iteceğini ve Ankara'nın bu alandaki politikasının değişeceği iddia ediliyor.
''Türkiye’nin nükleer enerji alanındaki gelişmelere ilgisi uzun zaman önce - geçen yüzyılın ortalarında - fark edildi. Bununla birlikte, şimdiye kadar, nükleer programı doğası gereği yalnızca barışçıl amaçlala enerji temini için olmuştu. Türkiye için tek askeri caydırıcılık unsuru, üyesi olduğu Kuzey Atlantik İttifakı'ndaki müttefikleriyle ve her şeyden önce Amerika Birleşik Devletleri ile olan sıkı ilişkileriydi.''
Haberde, Türkiye’nin ABD ile arasının bozulmaya başlamasına paralel olarak balistik füzelerin geliştirilmesi ve uzay programını alanında çalışmalarında hızlandığı belirtiliyor.
Turkeyscope, "Türkiye, nihayetinde İran'ın sivil uzay programına benzer olabilecek bir ulusal fırlatma kapasitesi geliştirmeyi hedefliyor." İddiasında bulunuyor.
Haberde İslami geleneğin bakış açısının en güzel yansıması olarak Yeni Şafak gazetesinde yazıları yayınlanan ünlü ilahiyatçı Hayrettin Karaman’ın 2009 yılında yazdığı Yeni Şafak'taki köşe yazısına atıfta bulunulmuş.
Karaman’ın köşe yazısında “Peygamberimiz zamanında at ve ok en etkili savaş aracıydı. Bu nedenle Müslümanlar binicilik ve okçuluk eğitimini teşvik ettiler. Nükleer silahlar günümüzde en etkili silahlardır’’ ifadelerine yer verilen haberde Hayrettin Karaman’ın uygun potansiyele sahip olmayan devletlerin de "büyük tehlikeler ve tehditler" karşısında güç eksikliğinden kaynaklanan sorunlar yaşayacaklarını bu bağlamda, nükleer silahlara sahip olmak meşru bir caydırıcı olarak görülmesi gerektiği sözlerine vurgu yapılıyor.
Haberde, Erdoğan’ın askeri alanda nükleer programı geliştirme fikrinin iktidar ortağı Türk müesses nizamındaki milliyetçi çevreler ve "İyi Parti”'den onay alacağı oldukça açıkken, Ankara'nın bu alanda uluslararası oyuncularla işbirliği geliştirmesi durumunda Kemalist politikacıların askeri nükleer program fikrini bir miktar reddetme eğilimine girebilecekleri detayı paylaşılmış.
''Son yıllarda AB-ABD ilişkilerinde yaşanan genel hayal kırıklığına rağmen, Kemalistler hala NATO ile işbirliği yapmanın Türkiye'nin çıkarına olduğuna inanıyorlar.'' İfadelerinin yer aldığı haberde, Türkiye'nin kendi nükleer programını geliştirme beklentilerinin büyük ölçüde iç siyasi dinamiklere bağlı olduğu belirtiliyor.
Uzmanlara göre, Erdoğan’ın, stratejik kararlarının siyasi ve ekonomik bedelini ödemeye hazır olduğunu zaten gösterdiği, nükleer savaş teknolojisine sahip olmak için de aynı yolu deneyebileceği varsayılıyor.
Bununla birlikte, Türkiye’nin İslamcılardan Kemalist düzene dönüş veya en azından Batı yönelimli liderlerin iktidar olması yada ortaya çıkması, Ankara'nın nükleer emellerinden vazgeçmesine yol açabileceği yorumları yapılıyor.