The National Interest: Ukrayna’da kim kazanırsa kazansın ABD çoktan kaybetti
HABERRUS - Amerikan basını, Ukrayna krizinde kazanın kim olduğuna bakılmaksızın ABD’nin mevcut politikaları yüzünden zaten şimdiden kaybettiği iddiasını ortaya attı.
The National Interest’ten Ramon Marks, ABD’nin stratejik bir kayıp yaşadığını, Putin’in ABD’yi, yine ABD’nin kendi yöntemleriyle yeneceğini iddia etti.
Marks The National Interest’teki yazısında Rusya, Çin ve Hindistan, İran, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere Avrasya kıtasının diğer ülkeleriyle daha yakın ilişkiler kuracak.
Yazarın görüşüne göre, ABD Başkanı Richard Nixon ve Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği'ni tecrit etmek için Çin kartını oynaması gibi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin lideri Xi Jinping, küresel dünyayı kontrol altına almak için Washington’a benzer kartlarını oynayacaklar.
Rusya’nın Avrupa demokrasilerine ve Washington'a geri dönülmez bir şekilde sırtını döneceğini iddia eden ABD’li yazar, önümüzdeki yıllarda Pekin ve Moskova'nın iki ülke arasındaki petrol ve gaz taşıma rotalarını genişletmek için büyük yatırımlar yapacağını ve bunun da Rusya'nın Çin'in başlıca fosil yakıt tedarikçisi haline gelmesini sağlayacağına vurgu yaparak, bunun, Pekin'in Malakka Boğazı gibi hassas deniz noktalarından geçen Orta Doğu'dan gelen kaynaklara olan bağımlılığını azaltmasına yardımcı olacağını belirtti.
Gazeteci, "Rusya, Hindistan ile enerji işini de önemli ölçüde genişletti. Rus fosil yakıtlarının bu ülkeye artan satışı, ABD, Avustralya ve Japonya'nın Delhi'ye yaklaşma çabalarına zarar verecek" ifadelerini kullandı.
Yazar, Amerika Birleşik Devletleri için bir başka sorunun da Rusya karşıtı yaptırımların etkisi olduğuna inanıyor, çünkü enerji sektöründeki kısıtlamalar Avrupa’da maliyetleri hızla yükseltti, enflasyona ve enerji arzında o kadar ciddi kesintilere neden oldu ki, Brüksel şimdi bir şekilde ekonomik sonuçlarla başa çıkmaya çalışıyor.
The National Interest’ten Ramon Marks, ABD'nin artık dünyadaki tek egemen güç olmadığı sonucuna vararak:
‘‘Bütün bunlar, Amerika Birleşik Devletleri'nin dünyadaki tek egemen güç olmaktan çıktığı anlamına geliyor’’ diyor.