Ramazan - 12

Teravih namazlarını, 39 yıldır hatimle kıldırıyor

Afyonkarahisarlı emekli imam hafız Mahmut Yılmaz (68), tam 39 yıldır teravih namazını, 28 yıldır da Ramazan aylarında sabah namazlarını hatimle kıldırıyor. Yılmaz, 1996 yılında Di-yanet İşleri'nden emekli olsa da bir kenara çekilip oturmamış ve fahri göreve devam etmiş.

Afyonkarahisarlı emekli imam hafız Mahmut Yılmaz (68), tam 39 yıldır teravih namazını, 28 yıldır da Ramazan süresince sabah namazlarını hatimle kıldırıyor. Hafız Yılmaz, ayrıca Ramazan dışında oturduğu sitenin mescidinde de son 13 yıldır her gün sabah namazını hatimle kıldırıyor. Yılmaz, hatimle namaz kıldırmaya sadece umreye gittiği iki dönemde ara vermiş.

Yılmaz, 1996 yılında Diyanet'ten emekli olduktan sonra fahri imam olarak hatimle namaz kıldırmaya devam etti. Ömrü ve gücü yettiği müddetçe hem Ramazan aylarında teravih namazını hem de sabah namazlarını hatimle kıldırmaya devam edeceğini söylüyor. Afyonkarahisar'ın Şuhut ilçesi Kavaklı köyünden olan Mahmut Yılmaz, Şuhut Kur'an Kursu'nda 2 yıl süren bir eğitim sonunda 14 yaşında hafız olur. Köyünde bir süre kalan Yılmaz, 17 yaşında da Sandıklı ilçesinde özel hocalardan Arapça kursu alır. Arapça kursundan sonra çeşitli köylerde imamlık yapan Yılmaz, 1966 yılında Şuhut Yeşil Cami'de göreve başlar. İlk hatimle teravih namazını 1971 yılında Isparta'nın Yalvaç ilçesinde kıldıran Yılmaz, bundan sonra teravihleri hatimle kıldırmaya ara vermeden devam eder. Yılmaz'ın hatimle teravih namazı kaldırdığı Aynıoğlu Camii her gün doluyor. 250 kişi civarında cemaati bulunuyor ve bu cemaat, aksatmadan teravih namazına geliyor.

Hatimle teravih 15-20 dakika fark ediyor

İzmir'in Konak ilçesindeki tarihî Kemeraltı Camii emekli imam hatibi Ahmet Ziya Engin, 37 yıldır hatimle teravih namazı kıldırıyor. Teravihi hatimle kılmanın hatimsiz kılma ile yalnızca 15-20 dakika fark ettiğini söyleyen Ahmet Ziya Engin, "Kur'an-ı Kerim'i tek göz odalı evimizde ay aşığında öğrendim. 37 yıldır da İzmir'de hatimle teravih namazı kıldırıyorum. Allah nasip ederse ölünceye kadar da kıldıracağım." dedi. 1930 Çanakkale doğumlu Engin, Kemeraltı Camii'nde 27 yıl görevli, 10 yıldır da fahri olarak hatimle teravih namazı kıldırıyor. 1943'te başladığı hafızlığı iki yılda bitiren Ziya Engin, 1968'de Trabzon'da açılan Kur'an-ı Kerim kursunu da herkes 3 senede bitirirken 4 ayda tamamlayınca Kemeraltı Camii'ne tayin olmuş.


'Beni tanımayan evlere konuk olmak daha hoş'

Galatasaray ve Milli Takım'ın efsane isimlerinden Hakan Şükür, Esenler Belediye Başkanı M. Teyfik Göksu ile birlikte, eskiden olumsuz haberleri ile gündeme gelen Tuna Mahallesi'nde (Karabayır) bir fakir evinde yer sofrasında iftar açtı.

Tuna Mahallesi'nde Ceylan ailesinin sofrasına konuk olan Şükür, eşi ve çocukları ile birlikte sık sık bu tür ev ziyaretleri yaptığını söyledi. Baba Metin Ceylan ve çocukları Yaşar, Furkan ve Nurettin Ceylan, Esenler Belediye Başkanı M. Teyfik Göksu, AK Parti Esenler İlçe Başkanı Umut Özkan ile yer sofrasına bağdaş kurup oturan Kral Hakan Şükür, "Burada olmaktan çok mutluyum. Bana bu imkânı sunduğu için Belediye Başkanı'mıza teşekkür ediyorum. Bu tür faaliyetleri çok değerli buluyorum. Şu an kamera önündeyiz. Ancak bu örnek olması açısından böyle. Yoksa ben sık sık, kamera olmadan eşim ve çocuklarımla bu tür ziyaretleri yapıyorum." şeklinde konuştu.

Ziyaretler sırasında bazı gittiği yerlerde kendisini tanımadıklarını söyleyen Şükür, "Bu daha hoş oluyor, daha samimi oluyor." dedi. Çocukluğu ile ilgili en önemli hatıraların Ramazanlar olduğunu kaydeden Hakan Şükür, "Çocukluğumdaki Ramazanlarda arkadaşlarımla sahura kadar yaşadığım süreç hep aklımda. Özlemle anıyorum o günleri." diye konuştu.


Ramazan ayı, sosyal kaygıyı azaltıyor

Ramazan ayında gidilen akraba ve dost ziyaretleri, kişininkendisini daha rahat hissedeceği hem manevî hem de sosyal ortamları oluşturur. Cemaatle kılınan teravih namazı, topluca yapılan iftarlar sosyal ilişkileri kuv-vetlendirir. Sosyal kaygısı olan kişilerin büyük bir kısmı aile ve akraba ziyaretlerinin az olduğu aile-lerden gelmektedir. Ramazan, bu eksikliğin gide-rilmesi için karşımıza çıkan uygun fırsatların de-ğerlendirebileceği gereken bir aydır.

Rahmet ayı Ramazan, kişinin Yaradanıyla bağını, kişisel gelişimini güçlendirdiği kadar sosyal ilişkilerini de kuvvetlendirmesine zemin hazırlıyor. Dinimizdeki bütün ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadetinin özünde de bir sosyal taraf var. Aynı zamanda kişinin psikolojik problemlerinin çözümlendiği bir terapi ayı olan Ramazan ayı, sosyal kaygıdan kurtulmak için de uygun ortamları hazırlıyor.

RAMAZAN, KİŞİLERİ EŞİTLER

Sosyal kaygının en rahatsız edici belirtileri şunlardır: Sosyal ortamda daralma hissi, kalp çarpıntısı, yüz kızarması,ellerin titremesi,cümle kurmakta zorlanma, konuşurken adeta bildiği şeyleri unutma. Bu belirtiler daha çok kişinin konumca kendisinden yüksek gördüğü kişiler karşısında ortaya çıkar. Ramazan ayında gidilen akraba ve dost ziyaretleri kişinin kendisini daha rahat hissedeceği hem manevi hem de sosyal ortamları oluşturur. Cemaatle kılınan teravih namazı, topluca yapılan iftarlar sosyal ilişkileri kuvvetlendirir. Sosyal kaygısı olan kişilerin büyük bir kısmı aile ve akraba ziyaretlerinin az olduğu ailelerden gelmektedir. Ramazan ayı bu eksikliğin giderilmesi için uygun fırsatların değerlendirilmesi gereken bir aydır.

KULLUK BİLİNCİ, MÜKEMMELİYETÇİLİK DUYGUSUNU DENGELER

Sosyal kaygının sosyal çevre eksikliği dışında diğer bir önemli nedeni de aşırı mükemmeliyetçiliktir. Aşırı mükemmel olma isteği kişide hata yapma endişesi meydana getirir. Kişilik gelişiminde benlik farkındalığı önemli bir yer tutar. Kişinin gerçekte sahip olduğu özellikler (gerçek benlik) ile sahip olmak istediği özellikler (ideal benlik) arasındaki fark çok fazlaysa kişi kaygı bozukluğu yaşar. Kulluk bilinci kişinin ne kadar istese de mükemmel olamayacağını, eksik ve hatalardan uzak olamayacağını ve ne kadar gayret ederse etsin bütün şartları kendisinin kontrol edemeyeceğini, kendisine düşenin gayret etmek olduğunu görmesini kolaylaştırır. Kişi kendisini, hataları, üstün ve eksik yanlarıyla doğru olarak değerlendirir. Sahip olduğu özellikler ve içinde bulunduğu şartlar içinde en iyisini yapmaya uğraştığı takdirde, sonuç ne olursa olsun bu gayretin boşa gitmeyeceğini bilen kişinin içi rahattır ve bu, gereksiz hatalar yapmasını da engeller.

Kulluk bilinci olan kişi ne kusursuz görünmek için kendisini aşırı zorlar ve kendisini mükemmel göstermeye çalışır ne de kendisi kusursuz dost arar. Herkese gereken önemi ve değeri verir. Çünkü ne gibi durumlarda hata yapabileceğini bilir.

İÇE DÖNÜK KİŞİ KENDİNE ZAMAN TANIMALI

Toplum içine girince hafifçe kızaran, mahcup bir kişi olmak bazıları için doğal bir özellik olup sosyal kaygı ile karıştırılmamalıdır. Bununla beraber bu kişilik özelliği çevresi tarafından eleştirilen, dışa dönük atılgan kişilerle kıyaslanan kişilerde başka nedenlerle birleştiğinde bu durum da sosyal kaygıya neden olmaktadır. İçe dönük yapıdaki bir kişi sosyal beceriler elde ederek tamamen atılgan bir kişi olamasa da zamanla daha sosyal, toplum içinde daha rahat bir kişi olabilir.

Sosyal çevreyi genişletmenin kişiye sağladığı yararlar çok olmakla beraber, bu özelliklerin kişide kaygı meydana getirmeyecek şekilde kazanılması önemlidir.

Sosyal kaygıdan kurtulmak isteyen kişi sosyal ortamlara girdikçe kaygısı azalır. Şikâyetler devam etse de sosyal ortamlara girmeye devam etmeli ve kendisini suçlamamalı. Kişi olumlu tecrübeler kazandıkça korkusu azalır, cesareti artar ve belli bir zaman sonra korktuğu durumların tamamen ortadan kalktığını görür. Sosyal ortamlara girerken, uykusuz ve aşırı yorgun olmamaya çalışılmalıdır. Bu durumlarda güven duygusu artan kişi daha az sosyal kaygı yaşar. Düzenli uyku, doğru nefes alma, spor, düzenli beslenme, sanatsal faaliyetler gibi doğal stres gidericiler bozulan dengenin düzelmesinde önemlidir. Sosyal kaygı çok rahatsız edici boyuttaysa sosyal fobi olma ihtimali vardır ve bu durum ilaç ve psikoterapiyle tedavi edilebilir bir hastalıktır.



Oruç, özlem çekenlerin gönüllerini, canlarını öyle tazelestirir ki, zavallı balığı bile su o kadar tazeleştirmez.
Hz. Mevlâna (k.s.)





Allâh'ım, kusurlarımı ört, beni korktuklarımdan emin eyle.Allâh'ım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden vealtımdan gelecek tüm kötülüklerden sana sığınırım.


İnsanlarla iyi geçinmen sadakadır

Dünyalık bir mala sahip olmadığı halde mallarından tasaddukta bulunanların derecesine ermek isteyenlere Allah Teâlâ (celle celaluhu), fazileti mal tasaddukundan daha az olmayan sözle ve fiille tasadduk imkânı bahşetmiştir.

Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: "İnsanlarla iyi geçinmen sadakadır. Kardeşine yardımcı olman sadakadır. Mü'min kardeşinle karşılaştığında güler yüzlü davranman sadakadır. Senin kabında bulunandan kardeşinin kabına bir şeyler boşaltman sadakadır."



Kadayıf dolması

Malzemeler

250 gr tel kadayıf, 200 gr çekilmiş ceviz, 2 çorba kaşığı tozşeker, 4 yumurta, Yarım çay bardağı su, Kızartmak için bol sıvıyağ, 200 gr taze kaymak,

Şerbet için: 2.5 su bardağı tozşeker, 2 su bardağı su, Yarım limonun suyu

Hazırlanışı

Kadayıfı tel tel ayırın. Avuç içi büyüklüğünde parçalar koparın. Ortasına çekilmiş ceviz yerleştirip sıkıca sararak kapatın. Malzeme bitinceye kadar işleme devam edin. Derin bir kapta yumurtaları suyla çırpın. Hazırladığınız kadayıf dolmalarını bu karışıma batırıp kızgın yağda nar gibi oluncaya kadar kızartın. Şerbet için; su ve şekeri bir tencerede kaynatın. Limon suyunu ekleyin. 1-2 dakika daha kaynatıp ateşten alın. Soğumaya bırakın. Sıcak kadayıf dolmalarını soğuk şerbete atın. Şerbeti çekince servis tabağına alın. Kaymak eşliğinde servis yapın.

Afiyet olsun.

Kaynak: ZAMAN