Rosatom: Akkuyu’daki reaktörler korumalı, yeni bir Çernobil meydana gelmeyecek

Çernobil ve Fukushima nükleer faciaları bu tür enerji kaynaklarına karşı kaygıları artırdı. Gözler Mersin Akkuyu’da Rusların yapacağı nükleer santrale çevrilirken, Rosatom firmasının Proje Yönetimi Programları Genel Müdürü Sergey Boyarkin, Çernobil türü bir kazanın tekrarlanmayacağını söyledi. Santralin güvenlik sistemlerini anlatan Boyarkin, “Nükleer enerji temininde önemli rolü olan reaktör dış etmenlere karşı kendi kendini koruyabilecek. Çernobil’de böyle bir sistem yoktu. Reaktörlerimiz korumalı olduğu için Çernobil türü bir kazanın meydana gelmesine imkân tanımayacak.” dedi.

Rusya Federasyonu Devlet Nükleer Enerji Şirketi Rosatom Proje Yönetimi Programları Genel Müdürü Sergey Boyarkin ve Akkuyu NGS Anonim Şirketi Genel Müdürü Aleksander Superfin İstanbul’da 'Akkuyu Nükleer Güç Santrali: Güvenlik Sistemi' konulu bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda, Akkuyu'ya inşa edilecek santral ve güvenlik sistemi ile ilgili ayrıntılı bilgi verildi.
Nükleer santral projelerinde aktif ve pasif güvenlik sistemlerinden yararlanacaklarını belirten Sergey Boyarkin, radyoaktif sızıntıların istisnai olması adına her türlü önlemi aldıklarını vurguladı.

Nükleer enerji temininde önemli rolü olan reaktörün dış etmenlere karşı kendi kendini koruyabileceğini dile getiren Boyarkin, Çernobil’de böyle bir sistemin olmadığından söz etti ve “Reaktörlerimiz korumalı olduğu için Çernobil türü bir kazanın meydana gelmesine imkân tanımayacak.“ dedi. Dört güvenlik bariyeri ile nükleer maddenin dışarı gidişini önleyeceklerini aktaran Rosatom Proje Yönetimi Genel Müdürü, reaktörün de iki kontörlü olacağını bildirdi. Fukushima’da bulunan reaktör tek kontörlü olduğundan bahseden Boyarkin “Tek kontörlü reaktörde hem buhar hem su vardır. Fakat iki kontörlüde sadece su bulunur, yani buhar yoktur. Fukushima’da maalesef buhar ile zirkonyumun bir araya gelmesi nükleer akıntının dışa gitmesine sebep oldu. Bizim sistemlerimizde buhar yok, tabiatı ile bu da akıntıya mani olmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Sergey Boyarkin, kontörlerin çipli olduğuna ve dayanıklı bir yapı ihtiva ettiğine dikkat çekti. Reaktörde iç katmanın yanında dış katmanın da bulunduğuna işaret ederken, şunları söyledi:

“Toplam 800 milimetre kalınlığında olan dış katman reaktörü fırtına, tornado ve uçak düşmesi gibi etkenlerden korumaktadır. Aktif sistemlerimiz dört adet olup birbirinden bağımsızdır. Her bir sistem kendi birimini güvenli kılar. Her birimin dizel jenarötörü var, bunlar sel sırasında dahi faaliyettedir. Fukushima’da dizel jenaröterler tsunami altında kaldı. Bizim projemize göre bu tür bir suyun altında kalma mümkün görünmemektedir. Öte yandan pasif sistem hidrojeni devre dışı bırakmaktadır. Hidrojen meydana gelse dahi bunu ortadan kaldıracak güvenlik sistemi kurguluyoruz. Pasif sistemlerimiz elektriğin kesilmesi halinde de etkin olacaktır. Dolayısıyla burada halel görecek bir ürün ya da yapı söz konusu değildir."

En önemli güvenlik sisteminin tuzak olduğunu savunan Boyarkin, bunun olağan dışı durumlarda dahi nükleer sızıntıya engel olacağını duyurdu.

Rosatom Proje Yönetimi Programları Genel Müdürü Sergey Boyarkin ve Akkuyu NGS Genel Müdürü Alexander Superfin, gazetecilerin sorularını da cevapladı. “Fukushima nükleer santral projelerinizi nasıl etkiledi?” sorusuna Boyarkin, şu karşılığı verdi:

“Kazanın ardından ülkeler nükleer ile ilgili güvenlik önlemlerini ele aldı. Kanımca pek çok yerde tedbirlere başvuruldu, başvuruluyor da. Uluslararası Atom Enerjisi’nin kriterleri daha sıkı olacaktır. Doğal olarak biz de kendi önlemlerimizi masaya yatırdık. Bakın Fukushima’da dizel jenarötür suyun altında kaldı. Bizim dizel jenaröterlerimiz yukarıda olup su baskınlarından etkilenmemektedir. İkincisi orada pasif güvenlik sistemi yoktu dolayısı ile soğutma devreye girmedi. Haliyle aktif sistemler elektriksiz faaliyete geçemedi. Ancak bizim projemizde elektrik kesildiğinde otomatik olarak devreye giren güvenlik sistemi bulunuyor. Fukushima’da nükleer maddenin dışarı çıkması hidrojen ve zirkonyumun birleşmesinden de kaynaklandı. Bizde buhar ile zirkonyum bir araya gelmesi mümkün değil, çünkü reaktörde buhar yok. Malum Fukushima’da bir de hidrojen patlaması meydana geldi. Buna karşılık bizim pasif sistemimizde hidrojenin suya dönüşüp dışa çıkması söz konusudur. Reaktörümüzün altı Fukushima’dan daha dayanıklıdır. Şu an nükleer sızıntı söz konusu değil. Bununla birlikte nükleer yakıt erise bile dışa atılmaz tuzağın içine hapsolur. Fukushimada meydana gelecek tüm durumları engelleyecek sistemler projemizde yer alıyor.”

"BİLGİ MERKEZLERİ OLUŞTURACAĞIZ"

Gazetecilerin “İktidardan Akkuyu için ek tedbir talebi geldi mi?” sorusunu Alexander Superfin, “Ek bir talep söz konusu değil. Akkuyu ile ilgili çok çok önemli faaliyetler yürüttük. Pek çok önlem aldık. Yer konusunda araştırmalara başlayacağız. Bu araştırmalar bağlamında inşaat yerinin doğal ve sismik koşullara uygun olup olmadığına dair raporlar hazırlanacaktır.” diye cevapladı.

Superfin, Akkuyu’nun sismik ve doğal olarak yerinin uygun olduğunu, nükleer santrali başka bir yerde yürütmeleri için bir sebep olmadığını dile getirdi. Akkuyu’nun ne zaman gelir elde edeceği ve fayda üreteceğinin sorulması üzerine Superfin, “Ülkelerarası bir protokol yapıldı. Elde edilecek gelirden Rusya ile Türkiye yararlanacaktır.” dedi. İzin ve lisans sorunlarının olmadığını belirten Alexander Superfin, 1-1,5 sene içinde inşaata başlayacaklarını ifade etti.

Akkuyu halkının nükleer santrale korku ile baktığının aktarılması üzerine de Superfin, şunları kaydetti:

“Kaygıları anlayışla karşılıyoruz. Bu konuda en kötü şey bilgisizliktir. İnsanlar yeteri kadar bilgilendirilmeyince haliyle korkar. Bu korku insanların kendi ve yakınlarının hayatları ile ilgili, çevre ile ilgilidir. Basın toplantımız bilgilendirme faaliyetlerimizin başlangıcıdır. Bilgi edinmek isteyen her insana gereken yardımı yapacağız. Bu bağlamda bilgi merkezleri oluşturacağız.”

Faruk Akkan, Moskova, Cihan