"Rusya pazarında fiyat ve kalite ile rakipler geçilmeli"
Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin, Rusya pazarına giriş konusundaki Türkiye’nin önündeki engellerin yalnızca ekonomik olmadığını, siyasi engellerle de karşılaşılabileceğini belirterek, “Ekonomiden kaynaklı siyasi engellerin bir bölümü, aday üyesi olduğumuz ve Gümrük Birliği bağlarıyla bağlandığımız AB’den geliyor” görüşünü bildirdi.
Yetkin, yazılı açıklamasında, Rusya’ya gıda ihracatı konusunda değerlendirmelerde bulundu. Yılda 40 milyar doların üzerinde gıda ve tarım ürünleri ithalatı yapan Rusya’nın bu sektördeki ithalatını Türkiye’ye kaydırması olasılığının üreticileri heyecanlandırdığını belirten Yetkin, bu pazara talip başka ülkeler bulunduğuna, hem fiyat hem kalite açısından rakiplerin geçilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Türkiye’nin 190 civarında ülkeye yılda 18 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatı yaptığını ifade eden Yetkin, Rusya’ya ihracat konusunda en fazla umut bağlanan sektörlerden birinin yaş meyve ve sebze sektörü olduğunu kaydetti. Yetkin, “Rusya pazarına giriş konusundaki önümüzdeki engeller yalnızca ekonomik engellerden ibaret değil. Bu alanda siyasi engeller de karşımıza çıkabilir. Ekonomiden kaynaklı siyasi engellerin bir bölümü, aday üyesi olduğumuz ve Gümrük Birliği bağlarıyla bağlandığımız AB’den geliyor” ifadelerini kullandı.
“Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak”
Su ürünleri ihracatında da toplam ihracatın yüzde 80’inin AB ülkelerine yapıldığına işaret eden Yetkin, Rus pazarında Şili gibi ülkelerle rekabet etmenin güçlüğünün yanı sıra bu alanda da AB’nin baskılarıyla karşılaşılabileceğini vurguladı.
“AB’nin Rusya’ya et ve balık ihracatını artırmak için anlaşmalar yapan Brezilya ve Şili üzerinde ambargoya uyulması için baskı yapmaya başladığı, Türkiye’yi de bu konuda uyarmaya hazırlandığı” yönünde haberler bulunduğunu aktaran Yetkin, şunları kaydetti:
“Ülkede insanlarımızın beslenmesi açısından büyük önem taşıyan bazı ürünlerin iç pazardan çekilerek ihraç edilmesi durumunda sebze meyve başta olmak üzere gıda fiyatları daha fazla artabilir. Bunun enflasyonun yanı sıra ekonominin makro dengeleri üzerinde de olumsuz etkileri olabilir. Görüldüğü gibi, Rusya’ya ihracat konusu, birçok faktörün birlikte değerlendirilmesini ve fırsatçılıktan kaçınılmasını gerektiren bir konudur ve bu konunun daha ayrıntılı incelemelere konu olmasında büyük yarar bulunmaktadır. Bu hususlara dikkat edilmediği takdirde önümüze ‘Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak’ gibi bir tehlike de çıkabilir.