Almanya ve Fransa, Rusya ile sıkı, yakın ve derin ilişkiler kurmak için adeta yarış ediyor

AB'nin önde gelen iki önemli gücü Almanya ve Fransa, Rusya ile sıkı, yakın ve derin ilişkiler kurmak için adeta yarış ediyorlar.
Bunlardan Almanya'nın Rusya ile ilişki boyutunun bir bölümünü son yazımızda ele almış, ilişkilerin özellikle enerji boyutu ve bunun yansımalarını ayrıntılarıyla anlatmıştık. Bugün sıra, bu çerçevede Fransa-Rusya ilişkilerine gelmiş bulunuyor.

 

 

Fransa, Rusya ile hem kendi öz milli çıkarlarını göz önüne alarak hem de Almanya'nın Rusya ile geliştirdiği ilişkilerin gerisinde kalmamak, dengenin kendi aleyhine gelişmesini önlemek amacıyla Rusya ile çeşitli anlaşmalar yapıyor, ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor.

Bu anlaşmaların en önemlisi de yaklaşık iki yıl müzakere edilen ve geçen ayın 17'sinde St.Petersburg Ekonomik Forumu sırasında imzalanan Fransız yapımı Mistral sınıfı savaş gemileri anlaşması oluyor.

Kısaca hatırlatalım, Mistral, helikopter taşıyan çok amaçlı, çok gelişmiş, bir çıkarma-indirme gemisi. 16 adet helikopter taşıyabiliyor. Kargo güvertesi ise çeşitli tip nakil aracı ve tank taşımaya da müsait. 13 tank artı zırhlı araç ve çıkarma botları ile diğer donanımlar bu güverteye sığabiliyor. Gemi, ayrıca 450-500 arası tam teçhizatlı asker de taşıyabiliyor. 69 yataklı tam teşekküllü hastane de geminin diğer önemli unsurlarından birisi.

Mistral'in boyu 199 metre kadar. Tam hızda 19 knot sürat yapabiliyor. Menzili ise 20.000 kilometre. 160 kişilik mürettebata sahip. 750 milyon dolar arası fiyatla satılıyor. Fransa'nın çeşitli barış gücü operasyonlarında kullanılan gemi, 2006 yılından bu yana hizmette bulunuyor. Fransa Mistral'in performansından o kadar ki memnun ki, 2007 yılında hizmete soktuğu Tonnerne adlı ikincisi bugün Libya'da Sirte Körfezi açıklarında Kaddafi'nin hedeflerine 4 aydır saldırıyor. Fransa, aynı sınıfın üçüncüsünün yapımını da planlıyor. Bu özelliklere sahip Mistral, 2009 Kasım ayında Rusya'nın St.Petersburg Limanı'na gelmiş, adeta görücüye çıkmış, Rus subayları, uzmanları gemiyi incelemiş ve çok beğenmişlerdi.

1,7 milyar Euro tutarındaki anlaşmaya göre, Fransa ilk gemiyi 2014, ikinciyi de 2015'te Rusya'ya teslim edecek. Rusya isterse 2 ek gemiyi Fransız lisansı altında kendi tersanelerinde inşa edecek. Gemilerde üzerinde çok tartışılan NATO standartlarına uygun çok gelişmiş Senit-9 kodlu elektronik savaş ve kontrol sistemleri de bulunacak. Anlaşma ile hem Fransa'da hem de Rusya'da istihdama önemli katkı sağlanacak. Fransız STX tersanesinde 4 yıl süreyle 1.000 civarında kalifiye tersane işçisi işine devam edecek, 5 milyon mesai saati gerçekleştirilecek. İkinci anlaşmanın kabulü halinde Rusya'da da benzer durum gerçekleşecek. Bu suretle iki, ülke gerileyen gemi inşa sanayilerine yeniden hız ve istihdam katacaklar. Rusya, bunun yanı sıra Fransa'dan gemi inşa sanayii ile ilgili son teknolojik gelişmeleri öğrenmiş olacak.

Gemiler teslim edildiğinde Rusya hem çıkarma-indirme zaafını gidermiş hem de çevresindeki denizlerdeki askerî dengeleri değiştirmiş olacak. Rusya, Mistral'leri aldığında elbette en başta Karadeniz'e dönük çıkarma-indirme yeteneğini önemli ölçüde güçlendirmiş olacak. Aynı şey Baltık ülkeleri için de, Uzakdoğu için de söz konusu elbette. Baltık ülkeleri ve Japonya, bugünden Mistral'in kendi bölgelerinde konuşlandırılması ihtimalinden dolayı son derece tedirginler.

Yeri gelmişken, NATO üyesi Fransa'nın Rusya'ya sağlayacağı Mistral'ler konusunda hem Amerika'nın hem de NATO'nun sessiz kaldığını, herhangi bir muhalefet sergilemediklerini de burada hatırlatayım. Bu da manidar bir sessizlikti şüphesiz.

Mistral'ler muhtemelen Karadeniz'de de konuşlandırılacaklar. Ancak Baltık Denizi veya başka denizlere gitmeleri de elbette mümkün sayılır. Böylece Rusya, Mistral ile önemli bir denizaşırı müdahale ya da operasyon gücü kazanmış olacak. Bunun bir Karadeniz gücü olan Türkiye açısından da önemli bir gelişme olacağı da bugünden aşikâr.

Mistral anlaşmasına ek olarak Fransa, Rusya ile enerji, uzay ve askerî teknolojiler alanında da önemli anlaşmalar yapmaya hazırlanıyor. Bunlarla hem Rusya-Almanya cephesini hem de Rusya'nın bununla AB içinde kazanacağı avantajları dengelemeye çalışıyor. Rusya elbette hem Almanya hem de Fransa ile gelişen ilişkilerinden son derece memnun, bunları daha da ilerletmeyi, güçlendirmeyi planlıyor. AB'nin iki önemli gücüyle geliştirdiği ilişkiler sayesinde AB içinde de nüfuz ve ağırlık kazanıyor. Ayrıca Mistral anlaşması ile NATO'ya karşı avantaj da kazanıyor.

Bütün bunlar en azından orta ve uzun vadeli milli stratejimiz bakımından bizi de yakından ilgilendiriyor elbette. Türkiye'yi yönetenler, bizi ilgilendiren 'geniş güçler dengesi terazisini' her hâlükârda mutlaka dikkate almakla yükümlüler. Bunun tersini kim söyleyebilir acaba?

Fikret Ertan, Zaman