Ankara’nın Suriye batağından çıkması için son şans Rusya
Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim’de sabah saatlerinde 97 vatandaşımızın hayatını kaybettiği vahşi terör saldırısı, Türkiye’nin Suriye politikalarını gözden geçirmesini zorunlu kılıyor. Beşşar Esed yönetiminin devrilmesini hedefleyen adımlar Ankara’nın dış politikasını 2011’den bu yana kilitledi.
Türkiye’nin savrulan Ortadoğu politikaları kuzey komşumuz Rusya ile de ilişkilerin gerilmesine ve sınır hattında tansiyonun yükselmesine neden oldu. Suriye’de terör örgütü IŞİD hedeflerine yönelik operasyon yapan Rus jetlerinin 3-4 Ekim tarihlerinde Türk hava sahasını ihlal etmesi başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ankara’nın sert tepkisi ile karşılaştı. NATO’nun gazına gelen Ankara, Rusya ile dev enerji ilişkilerini bile gözden geçirebileceği tehdidinde bulundu.
Rusya, Suriye’de Esed’li geçiş hükümeti kurulana kadar kalıcı
İran, Irak ve Suriye ile Bağdat’ta kurduğu istihbarat merkezi üzerinden operasyonları yürüten Rusya, ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve diğer körfez ülkeleri ile de bilgi paylaşımı konusunda yoğun çaba sarf ediyor. Suriye yönetiminin dış müdahale ile değiştirilmesine karşı çıkan Moskova, bölgede jeopolitik çıkarlarını korumak için operasyonlarına devam ediyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’de 30 Eylül’de başlayan sürpriz hava operasyonlarının Suriye ordusunun kara harekatına bağlı olarak devam edeceğini söyledi. Yani Suriye’de barış sağlanıp, yeni hükümet kuruluncaya kadar Rusya’nın bölgeden ayrılmaya niyeti yok.
Batı Esed’li geçiş hükümetine hayır demiyor
Rusya’nın bölgede varlık gerekçelerini anlamadan Ankara’nın geliştirdiği politikalar sonuçsuz kalıyor. Eğit-donat, güvenli koridor ya da güvenli hava sahası gibi adımlar Rus jetlerine takıldı. Washington da Suriye’de Esed rejiminin devrilmesi ile artık o kadar ilgili değil. Batılı ülkeler Esed’li geçiş dönemine yeşil ışık yakmış durumda. Erdoğan da Moskova ziyareti sonrası bunun olabileceğine işaret etmişti.
Soğuk Savaş sonrası Rusya’nın ilk kez Sovyetler Birliği dışında bir coğrafyada askeri operasyon gerçekleştirmesi kar zarar analizleri sonrasında atılmış stratejik bir adım. Terörün Rusya’ya yansıması ya da Türkiye gibi bazı bölge ülkeleri ile ilişkilerin kırılma ihtimali Moskova’nın riskleri arasında. Ancak Tartus deniz üssünün korunması, Ortadoğu ülkelerine güçlü Rusya mesajının verilmesi, yeni silahların görücüye çıkarılması, enerji kaynaklarının paylaşımında söz sahibi olma ve diğer onlarca gerekçe Putin’in jetleri Suriye’ye gönderme emrini vermesinde etkili oldu.
Suriye politikalarının gözden geçirilmesi zorunlu
Hukuki meşruiyeti mevcut yönetimin talebi ile sağlayan Moskova, 30 Eylül’den bu yana IŞİD ve diğer terör örgütü olarak tanımladığı hedeflere bomba yağdırıyor. IŞİD saflarında savaşan 2 bine yakın Rusya vatandaşının ülkelerine döndüklerinde terör eylemlerine kalkışabilecekleri ihtimali de halkın operasyonlara desteğine imkan veriyor. Rusya’nın askeri gücü ve ekonomik yapısı operasyonları uzun süre devam ettirebilecek potansiyele sahip. Ankara’nın kuzey komşusu Rusya ile güneyde de komşu olması ve ilişkileri yeniden tanımlayabilmesi Suriye politikalarını masaya yatırmasına bağlı. Ülkemizin üzerine bir karabulut gibi çöken Suriyelileşme riskinin ortadan kaldırılması bu son şansın değerlendirilmesi ile mümkün olabilir.