Putin-Şi Zirvesi: Pekin'deki Görüşmelerde Stratejik Ortaklık Güçlendirildi
HABERRUS - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, iki günlük resmi ziyaret kapsamında Çin’in başkenti Pekin’e giderek Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya geldi. Zirvede, ikili ilişkiler ve uluslararası konular ele alındı.
Görüşmelere, Rusya heyetinden Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu, yeni Savunma Bakanı Andrey Belousov, Maliye Bakanı Anton Siluanov ve Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina gibi üst düzey yetkililer katıldı. Çin heyetinde ise Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Cai Qi ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi yer aldı.
Putin, iki ülke arasındaki ilişkilerin üçüncü taraflara karşı olmaması gerektiğine dikkat çekerek, uluslararası arenada istikrarın sağlanmasında Rusya ve Çin işbirliğinin önemini vurguladı. Putin, "Bugün dünya meselelerindeki işbirliğimiz, uluslararası arenada istikrarı sağlayan ana faktörlerden biri" dedi. Ayrıca, Birleşmiş Milletler, BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü ve G20 gibi platformlarda iki ülkenin başarılı bir işbirliği yürüttüğünü belirtti.
Ziyaretin, ikili işbirliğine yeni bir ivme kazandırmasını umduğunu ifade eden Putin, "Çin'e gelip sizinle görüştüğüm için çok mutluyum" dedi. Putin ayrıca, 2024'te Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 75. yıldönümünü kutlayacaklarını hatırlattı.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ikili ilişkilerin son 75 yılda ağır koşullarda şekillendiğini ve büyük güçler arasında karşılıklı saygı, güven, dostluk ve karşılıklı yarara dayalı ilişkilerin standardını belirleyen bir model haline geldiğini söyledi. Şi, Putin ile bugüne kadar en az 40 kez görüştüğünü ve bu yakın bağların ilişkilerin istikrarlı ve hızlı büyüme dinamiklerini sürdürmeye yardımcı olduğunu vurguladı.
Görüşmelerin sonunda Putin ve Şi Cinping, kapsamlı ortaklık ve stratejik işbirliği ilişkilerinin derinleştirilmesine ilişkin ortak bir bildiri imzaladı. Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, bu belgenin ikili ilişkilerin özel niteliğine dikkat çekeceğini ve adil, demokratik bir dünya düzeninin oluşumunda Rusya ve Çin'in öncü rolünü vurgulayacağını belirtti.