NATO'dan Tarihi Kararı: Savunma Harcamaları Rekor Seviyeye Çıkıyor
HABERUS - NATO üyeleri, savunma harcamalarını 2035 yılına kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYİH) yüzde 5'ine çıkarmayı taahhüt eden tarihi bir anlaşmaya imza attı. Haziran 2025'te Lahey'de düzenlenen zirvede alınan bu karar, ittifakın Soğuk Savaş'tan bu yana en köklü savunma stratejisi değişikliği olarak nitelendiriliyor.
Trump'ın Baskısı "Kuantum Sıçrama" Yarattı
Bu iddialı hedefin arkasında, ABD Başkanı Donald Trump'ın "daha fazla pay ödeyin" yönündeki ısrarlı baskısı yatıyor.
Trump, 2016'dan beri NATO'yu "modası geçmiş" olarak niteleyen ve ABD'nin adil olmayan bir yük taşıdığını öne süren açıklamalar yapıyordu. İlk başkanlığı döneminde %2'lik hedefi gündeme getiren Trump, 2018'de bu oranın %4'e çıkarılması gerektiğini söyleyerek müttefiklerini şaşırtmıştı.
İkinci başkanlık döneminin hemen başında ise hedefi %5 olarak açıkladı ve Lahey Zirvesi'nde bu taahhüdün resmiyet kazanmasını sağladı. Önceki %2'lik hedefe ulaşmakta bile zorlanan birçok ülke için bu yeni oran, bir "kuantum sıçrama" olarak değerlendiriliyor.
Soğuk Savaş Seviyelerine Dönüş: 4,2 Trilyon Dolarlık Harcama
%5'lik hedef, Soğuk Savaş'ın zirve yıllarından bu yana görülmemiş bir seviyeye işaret ediyor. Örneğin, ABD'nin savunma harcamaları 1952'de GSYİH'nin %15'ini bulurken, bu oran 1990'larda %3'lere kadar gerilemişti. Yeni hedefe ulaşılması durumunda, NATO'nun toplam savunma harcamasının 2035'te 4,2 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu durum, özellikle Almanya, Fransa ve İngiltere gibi büyük Avrupa ekonomilerinin savunma bütçelerini iki ila üç katına çıkarması anlamına geliyor.
Tüm Ülkeler Aynı Tempoda Değil
Ancak bu iddialı hedefe tüm üye ülkeler aynı hızla yaklaşmıyor. Örneğin, İspanya özel bir muafiyet alarak harcamalarını yalnızca %2,1'e çıkaracağını açıklarken, düzenli ordusu bulunmayan İzlanda ise farklı bir kategoride değerlendiriliyor.
Uzmanlar, birçok ülkenin bu devasa savunma harcamalarını finanse edebilmek için eğitim, sağlık ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi diğer kritik alanlardaki bütçeleri kısmak zorunda kalabileceği konusunda uyarıda bulunuy. Bu durum, savunma güvenliğinin sosyal refah ve diğer temel kamu hizmetleri pahasına elde edilmesi riskini beraberinde getiriyor.
