Kazakistan’da Halk Nükleer'e 'Evet' Dedi
HABERRUS - Kazakistan’da yapılan referandumda halk, nükleer enerji santralinin inşasına büyük çoğunlukla “evet” dedi.
Kazakistan Merkez Seçim Komisyonu’nun (CEC) açıkladığı ön verilere göre, referanduma katılanların %71,12’si nükleer santral inşasını destekledi. 5,5 milyon kişi olumlu oy kullanırken, 2 milyon kişi bu projeye karşı çıktı.
Referanduma toplam 7,8 milyon kişi katıldı ve katılım oranı %63,66 olarak kaydedildi.
Geniş Halk Desteği ve Tartışmalar
Avrasya Entegrasyon Enstitüsü’nün çıkış anketine göre de benzer sonuçlar elde edildi; ankete katılanların %71,8’i nükleer santral inşasını desteklerken, Astana’daki Kapsamlı Sosyal Araştırma Enstitüsü ise %69,8 destek oranı bildirdi. İktidar partisi Amanat da projeyi %72,3 oranında destekledi.
Referandum 6 Ekim Pazar günü yapılırken, Almatı’da projeye karşı çıkan aktivistlerin protestoları sonucu birçok kişi gözaltına alındı.
Buna rağmen halkın geniş bir kesimi, nükleer santralin inşasının ülkenin enerji ihtiyacını karşılamada ve ekonomik kalkınmada kilit rol oynayacağını düşünüyor.
Tokayev: Nükleer Enerji Olmadan İlerleme Mümkün Değil
Kazakistan Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev, nükleer enerji santrali olmadan ülkenin “dünya ilerlemesinin kenarında kalabileceğini” vurguladı. Tokayev, nükleer santralin inşasının uluslararası bir konsorsiyum tarafından gerçekleştirileceğini ve yüklenici şirketin “ekonomik fizibilite, teknolojik güvenilirlik ve çevre güvenliği” gibi kriterler doğrultusunda seçileceğini açıkladı.
Yarışmacılar arasında Çin Ulusal Nükleer Şirketi (CNNC), Rus Rosatom, Güney Koreli KHNP ve Fransız EDF gibi güçlü adaylar bulunuyor.
Nükleer Santralin Konumu ve Planlanan Zaman Dilimi
Nükleer santral, Kazakistan’ın güneydoğusundaki Balkhash Gölü kıyısında inşa edilecek. Projenin 2035 yılına kadar tamamlanması planlanıyor ve toplam maliyetin 10-12 milyar dolar arasında olması öngörülüyor.
Bu referandum, Kazakistan’ın enerji bağımsızlığını artırma ve küresel ekonomik rekabet içinde yer alma hedefinin bir parçası olarak görülüyor.
Enerji talebinin arttığı bir dönemde nükleer enerjiye geçiş, hem ekonomik büyüme hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.