Rusya topuğuna sıkıyor
Rusya'da son günlerde meydana gelen olaylara Star gazetesi köşe yazar Ardan Zentürk'ün yorumu:
Eğer, Vladimir Putin öncülüğünde hızla kendini toparlayan Rusya'nın, önümüzdeki yıllarda artan bir şekilde dünya dengelerine damgasını vuracağını düşünenler varsa, bu kaygılarını bir kenara bırakabilirler... Rusya, çok kültürlü bir toplumun içine düşebileceği en büyük tuzağa düşmüş durumda. Sokaklarında ırkçılar öldürmek için "ötekini" arıyorlar!.. Yani büyük bir toplum, kendini topuğundan vuruyor...Kısaca anlatalım...
Futbol ile faşizm arasında rota kesişmeleri olduğunu biliyorduk ama, Rusya'nın Spartak Moskova takımının taraftarlarının işi bu noktaya götüreceklerini tabii ki tahmin bile edemezdik. Her şey, 5 Aralık günü yaşandı. Spartak Moskova'nın "Rus milliyetçisi" taraftarları ile Kuzey Kafkasya kökenli oldukları belirtilen bir grup sokakta karşılaştılar, birbirlerine sataştılar, çatıştılar ve İgor Sviridov isimli Spartak Moskova taraftarı yaşamını kaybetti.
Kabardin-Balkan özerk cumhuriyetinden Aslan Çerkezov isimli bir şahıs sanık olarak tutuklandı, arkadaşları ise serbest bırakıldılar.
11 Aralık günü, Spartak Moskova taraftarları ile Rus milliyetçiliğinin en radikal unsurları bu kez Moskova polisinin İgor Sviridov cinayetini üstün körü araştırdığını savunarak büyük bir gösteriye kalkıştılar.
Gösterinin çevredeki Rus olmayan şahıslara saldırıya dönüşmesi üzerine polis çok sert müdahale etti, yaklaşık bin kişi tutuklandı!..
Bu arada, Moskova'da, özellikle Kafkas kökenli, Müslümanlara dönük saldırılarda hızlı bir artış yaşanmaya başlandı...Bir Çeçen ağır yaralandı, Azeri işçiler saldırıya uğradı...Rus milliyetçiler, Rus olmayanlara karşı sokaklarda sürek avı başlattılar...
Cumhurbaşkanı Medvedev gidişin, Rusya 'nın iç güvenliğini tehdit eder boyuta vardığını belirterek güvenlik güçlerinin ırkçılara müsamaha etmeyeceğini açıkladı...
Bu arada Moskova'nın Kievsky tren istasyonu çevresi, ülkenin en hassas bölgesine dönüştü. Çünkü, bu istasyon civarında Rus olmayanların kurdukları büyük bir pazar var ve ırkçılar, esas olarak bu pazar yerini hedef almış durumdalar.
Rus ırkçıların bu hafta sonu, "Rus kadın ve çocuklar evlerinden çıkmasınlar, Rus erkekler ise silahlarını alarak bize katılsınlar" çağrısı yapıp, özellikle Kafkas kökenlilere karşı saldırı kampanyası geliştirmeleri ülkedeki tüm dengeleri sarstı...Son 48 saatte Moskova'da 2.600 kişinin gözaltına alındığı belirtiliyor.
Oysa, Rusya, ancak, içinde barındırdığı tüm milletler ve din gruplarından insanlar ile uyumlu bir yaşam kültürünü geliştirdiği taktirde büyüyebilecek bir ülke...
Tıpkı Türkiye gibi...
Yükselen "ırkçı feryatlar" Rusya'nın tabii ki sonunu hazırlıyor...
Küresel güç olmanın rotası...
Aslında yaşanılan denklem, Fransa ve Almanya'nın neden küresel güç olamadıklarını, bu yolla Avrupa Birliği'ni de dünyanın "etkisiz güçlerinden biri" haline taşıdıklarını gösteren önemli bir gelişme.
Almanya ve Fransa, içlerine döndükçe, topraklarında yaşayan farklı kültürlerdeki insanları dışlayan, "entegrasyon" adı altında "asimilasyon" hedefli politikalar geliştirdikçe, hızla küçülen devletler konumuna sürükleniyorlar. Sarkozy'nin sadece Müslüman olduğu için Türkiye'ye karşı çıkışının Fransız kamuoyundan destek alması, Merkel'in, "çok kültürlü Almanya'yı yaratamadık" itirafı bu "zavallı görüntünün" doğal sonuçları.
"Çok kültürlü" yapıyı sindiremeyen, "öteki kültürü" siyasal, ekonomik ve sosyal yaşamının bir parçası haline getiremeyen bütün devletler, Fransa ile Almanya'nın bugün yaşamakta oldukları kaderi yaşamak durumundalar. Rusya, Sovyetler Birliği'nden gelen gelenekleri ile bu tür bir kaderin çok dışında görülen bir ülke ama, yükselen Rus ırkçılığı, belli ki, ülkenin önünü kesmeye çalışan dış güçlerden daha etkin bir şekilde bu ülkenin küçülmesine neden olacak...
Türkiye için dersler...
Eğer, genişleyen demokratik zemini, farklı kültürlerin gelişmesinde kullanmayı, "terörün zaferi" olarak değerlendirirsek, "küçük Türkiye" olmanın faziletlerini de konuşabiliriz. Ama, bu, bizim geleceğimizi kurtarır mı? Hayır!..
Bu topraklarda yaşayan bütün kültürlerin serpilip güçlenmesine açacağımız yollar ise, bizi, giderek "küresel güç" haline getirecek kuşkusuz.
Hedefimiz ne? İçimize kapanıp, birbirimizden nefret ederek bir kan banyosunun içinde yuvarlanıp durmak mı, yoksa, omuz omuza daha kaliteli bir yaşama yürümek mi?
Son günlerde içimizde tırmanan tartışmaların nerelere varabileceğini görebilmemiz için Moskova sokakları iyi bir laboratuar niteliğinde. Bakıp, dersler çıkartabilir, en azından neyi nasıl yapmamamız gerektiğini anlayabiliriz.