Rus yazar Tolstoy ölümünün 100. yıldönümünde anılıyor
“Savaş ve Barış”, “Anna Karenina”, “Hacı Murat” ve başka ünlü eserleri kaleme alarak dünya edebiyat tarihinin önemli yazarlarında Lev Tolstoy, ölümünün 100'üncü yıl dönümünde anılıyor.
“Tolstoy’suz yüz yıl” başlığı ile Rusya dahil dünyanın çeşitli yerlerinde düzenlenen anma törenlerinde büyük yazar Tolstoy’un eserleri, düşünceleri ve felsefi görüşleri ele alınıyor. Kendisiyle, yazarlık faaliyetiyle ilgili çeşitli sergiler, konferanslar ve açık oturumlar yapılırken, dünya televizyon kanallarında sunulan belgesel filmler de ilgiyle izleniyor.
Soylu bir ailenin çocuğu olarak 1828’te dünyaya gelen Rus yazar, anne ve babasını erken yaşlarında kaybetti. Almanca ve Fransızca öğrendi. 1851’de Kafkaslarda askeri eğitime başladı. Kırım savaşına katıldı ve yaşadıklarını “Sivastopol Hikayeleri” olarak kaleme aldı. “Çocukluk”, “Kozaklar”, “Hacı Murat” ve başka eserleri yazdı. Daha sonra başta Avrupa olmak üzere yurtdışı gezilerine çıktı.
Memleketine döndü ve doğduğu Yasnaya Polyana’da köy okulu açarak kendini halk eğitimine atadı. Sofya ile evlenen Tolstoy'un on üç çocuğu oldu. 1863 yılında dev “Savaş ve Barış” eserini yazmaya başladı ve altı yılda tamamladı. 1873'te bir diğer klasik eseri “Anna Karenina”yı kaleme almaya başladı ve üç yılda bitirebildi.
İslamiyet’e büyük saygısı vardı
Rus Ortodoks Kilisesi de Tolstoy’un düşüncelerini yanlış anladı. Aslında Allah’a inancı sonsuz idi. Kilisenin bazı düşüncelerine katılmıyordu. Ayrıca İslam’a büyük saygısı vardı. Tolstoy’un İslam’la ilgili olumlu düşünceleri eski Sovyet rejiminde kamuoyundan saklanmıştı. Sovyetler’in çöküşü sırasında o “sır” ortaya çıktı: 1909 yılında ölümünden bir yıl önce Çar ordusunda Azeri kökenli General İbrahim Ağa Vekilov’un Rus eşi, Tolstoy’a mektup yazıyor. General eşi, mektubunda biri üniversitede, diğeri askeri okulda okuyan iki oğlunun babalarının İslam’a ilgi duyduğunu anlattı. Bu durumda Rus yazara Ortodoks olarak kendisinin ne yapması gerektiği hususunda yardım istedi. Tolstoy Vekilova’ya şu cevabı verir: “Muhammediliğe (İslamiyet), Hristiyan dininden daha fazla önem vermelerine gelince, ben tüm kalbimle buna katılıyorum. Bunu söylemek ne kadar tuhaf. Ama benim için Muhammedilik, Haça tapmakla mukayese edilmeyecek kadar üstündür... Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hristiyan ve her bir insan .. tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah'ı ve O’nun peygamberini kabul ederdi.”
Herkesten küserek kaçmaya çalıştı, ama...
Tolstoy eşiyle son yıllarında geçinemiyordu ve yaşadığı geçimsizliğe restini çekti: Herkesten küserek doğma büyüme yeri Yasnaya Polyana’daki evini terk etti. 20 Kasım 1910’da Bulgaristan’a gitmeye çalışırken zatüriyeye yakalandı ve Lipetsk bölgesinde küçük bir tren garında hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine Yasnaya Polyana'daki çiftliğinde toprağa verildi.
Sovyet rejimi de Tolstoy’u “ressam” gibi tanıtarak düşünür yönünü kabul etmedi. ABD ve İtalya 1956 yılında Tolstoy’un eseri üzerine “Savaş ve Barış” filmini çevirince Sovyet yönetiminin “aklı başına geldi”. Kremlin Moskova’da Tolstoy anıtının olmadığını farketti. Ayrıca 29 milyon dolar harcayarak 1965’te kendisi de “Savaş ve Barış” filmini çevirdi. Günümüzde de Rus Ortodoks Kilisesi ile görüş ayrılığı tekrar tartışılıyor.
Fuad Seferov, Moskova, Cihan