Putin, Valday Forumu’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor
HABERRUS - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Valday Forumu'nda kapanış programına katılıyor.
Moderatörlüğünü gazeteci, siyaset bilimci ve Valday bilimsel çalışma direktörü Fyodor Lukyanov'un yaptığı genel oturumundaki konuşmasında Putin, Batı’nın istediği dünya düzenine ilişkin, “Gücü elinde bulunduranlar kuralsız yaşamak istiyorlar” değerlendirmesini yaptı.
"Dünyadaki olaylar, daha önceki (Valday) toplantılarda bahsettiğimiz olumsuz senaryo üzerinden gelişmeye devam ediyor. Bu olaylar sadece askeri-siyasi alanda değil, aynı zamanda ekonomik ve beşeri alanlarda da büyük ölçekli, sistemsel bir krize dönüştü" diyen Putin, Batı'nın değişik coğrafyalarda "tehlikeli ve kirli bir oyun oynadığını", kendi şartlarını tüm dünyaya dayatmak istediğini belirtti.
Putin, "Dünyada kendilerini iktidarın sahibi sayanlar kuralsız yaşamak istiyor. Gerilimi tırmandırıyor." ifadelerini kullandı.
Batı siyasetini "kanlı ve kirli" olarak nitelendiren Putin, Batı “Ülkelerin ve halkların egemenliğini, özgünlüklerini ve benzersizliğini reddediyor ve diğer devletlerin çıkarlarını hiçbir şeye koymaz” dedi.
Nükleer silah kullanımına ilişkin de açıklama yapan Putin, "Ukrayna'ya yönelik nükleer saldırı düzenlemeye ihtiyacımız yok. Bunun ne siyasi ne de askeri anlamı var. Ancak nükleer silah var olduğu sürece onu her zaman kullanma tehlikesi var" ifadelerini kullandı.
"Erdoğan kolay partner değil ama güvenilir partner"
Putin, Erdoğan için daha önce ifade ettiği "güçlü lider" görüşünü koruduğunu, "kimsenin ensesinde oturmasın izen vermediğini", ülkesinin çıkarlarını koruduğunu, Erdoğan'ın "güvenilir partner" olduğunu söyledi. Şu anda çok önemli bir konumda olduğunu, çok zor da olsa bir çok konuda hem Erdoğan'ın hem de kendisinin kendi ülkelerinin çıkarı için çabaladığını, ama çok zor konularda bile bir şekilde orta yolu bulmayı başardıklarını bunun özellikle şu anda çok önemli olduğunu söyledi.
Putin Erdoğan'ın "kolay partner" olmadığını ama her zaman kendi ülkesinin çıkarları için mücadele ettiğini ve optimum çözümler peşinde olduğunu yineleyen Putin, kendilerinde diyaloğu sürdürdüğü için Erdoğan'ın ve Türkiye'nin bir çok alanda çok önemli bir partner olduğunu belirtti.
Erdoğan, her şeyden önce, belki de sadece Türkiye'nin, Türk halkının çıkarlarını ve Türk ekonomisinin çıkarlarını esas alan güçlü bir lider. Enerji konularındaki, TürkAkım'ın inşası konusundaki tutumu da büyük oranda bununla açıklanıyor.
Erdoğan, kendisini kullanmalarına ve üçüncü ülkelerin çıkarlarını gözetmeye zorlamalarına hiçbir zaman izin vermiyor. Ancak o, bizimle diyalogda da en başta kendi çıkarlarını koruyor. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın zor bir partner olduğunu ve her zaman kendi çıkarlarını, yani ülkesinin çıkarlarını gözettiğini söyledim. Onun başkalarını kullanmaya çalıştığını söyleyemeyiz, sadece kendisinin, hükümetinin, danışmanlarının en uygun bulduğu kararın alınması için mücadele ediyor.
İptal etme kültürünün hiçbir özgür düşüncenin gelişmesine izin vermediğini ve kişinin yanılmazlığına olan inancının "tehlikeli bir durum" olduğunu belirten Putin, Soğuk Savaş'ın zirvesinde bile, "rakiplerin kültür ve sanatını iptal etmek hiç kimsenin aklına gelmedi." dedi.
Putin “Evet, bazı kısıtlamalar vardı. Ancak yine de tüm liderler, insani hedeflerin hassas bir şekilde ele alınması gerektiği konusunda yeterince anlayışa sahipti” dedi.
"Naziler kitapları yaktı ve bugün Batı'da Dostoyevski ve Çaykovski'yi yasaklıyorlar."
"Batı, kültürünün ve dünya görüşünün evrensel olması gerektiğini iddia ediyor. Dostoyevski, Çaykovski, Puşkin yasaklanıyor."
“Tarih her şeyi yerli yerine koyacak ve ne Dostoyevski ne Puşkin ne de Çaykovski unutulacak, aksine onları unutturmaya çalışanlar kendileri unutulacaklar.”
Böyle gösterilmesine karşın, ‘Batı’da birlik olmadığını’ kaydetti ve “Batı bir holding” diye ekleyen Putin, Kuzey Akım boru hatlarına düzenlenen sabotajlara ilişkin, “Avrupa’daki gaz boru hatlarının imha edilmesiyle kırmızı çizgi aşıldı” ifadelerini kullandı.
Rusya bir hegemon devlet olmayacak
Putin soru cevap kısmında şunları söyledi:
Putin, Rusya'nın Batı'nın seçkinlerine meydan okumadığını, ülkesinin hegemon olmayacağını söyledi.
Aynı zamanda devlet başkanı, ABD politikasını hegemonya olarak hatalı olarak nitelendirdi ve Batılı seçkinleri, üstünlüklerini korumaya çalışmanın sonuçlarını düşünmeye çağırdı. Ona göre, dünya halkları Batı'nın öne sürdüğü itibarsızlaştırılmış zorlama politikasına göz yummayacaktır.
Rusya’yı yok edip jeopolitik haritadan silmeyi asla başaramadılar ve gelecekte de başaramayacaklar.
(Batı’nın hegemonyasını koruma arzusunun aksine) Rusya, kendisi bir hegemon olmayacak, böyle bir planımız yok.
Liberal ideoloji, bugün tanınmayacak kadar değişti. Başlangıçta klasik liberalizm, her insanın özgürlüğünü istediğinizi söyleme, istediğinizi yapma özgürlüğü olarak anladıysa da, 20. yüzyılda liberaller, açık toplumun düşmanları olduğunu ve bu düşmanların özgürlüğünün sınırlandırılması, hatta ellerinden alınması gerektiğini söylemeye başladılar. Şimdiyse liberalizm absürt hale geldi, herhangi bir alternatif bakış açısı yıkıcı, propaganda ve demokrasi tehdidi ilan ediliyor.
Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısının, dünyadaki çeşitliliği yansıtacak biçimde değiştirilmesini değerlendirmemiz gerekiyor.
Mevcut sert çatışma koşullarında, bağımsız, kendine özgü bir medeniyet olan Rusya, Batı'yı hiçbir zaman düşman olarak görmedi ve görmüyor. Amerikan, Fransız, İngiliz ve Alman düşmanlığı gibi yabancı düşmanlığı tezahürleri, Rus düşmanlığı ve Yahudi düşmanlığı gibi ırkçılığın biçimleridir.
Yeni dünya düzeninin en başta yasalara ve hukuka dayanması, özgür ve adil olması gerektiğini düşünüyoruz. Küresel ve ticaret de daha adil ve açık hale gelmeli.
Rusya, uluslararası ödemelerin yapılması için de olmak üzere, yeni uluslararası finans platformları oluşturma sürecinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Bu platformlar bağımsız, siyasetten arındırılmış, otomatikleştirilmiş olmalı ve tek bir yönetim merkezine bağlı olmamalıdır. Bu yapılabilir mi? Elbette. Birçok ülkenin çabalarını birleştirmesini gerektiriyor. Ancak bunu yapmak mümkün.
Dünyada nükleer silahlar bulunduğu sürece bu silahların kullanılması tehlikesi de her zaman bulunacak.
Önümüzdeki yıllar, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden beri yaşanan en tehlikeli yıllar olacak.
Putin özel harekat emrini nasıl aldığını açıkladı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kendisini Ukrayna'da özel bir operasyon başlatmaya sevk eden sebepleri sıraladı. Bunlar arasında NATO'nun genişlemesini ve Kiev'in Minsk anlaşmalarını uygulamayı reddetmesini sıraladı. Tüm bunların yetkilileri "Donbass ile bir şeyler yapmaya" teşvik ettiğini, ancak sadece DPR ve LPR'nin bağımsızlığını tanımanın yeterli olmadığını bildiklerini, o yeni cumhuriyetlerin yaşamasına izin verilmeyeceğinin farkında olduklarını ve onları kendi istekleriyle Rusya'ya dahil etmek gerekli olduğunu söyledi.
“Onları Rusya'ya dahil etmemiz gerekiyordu, ancak Kiev bombardımana devam edecek ve yeni bir askeri operasyon hazırlayacaktı, beklemek zorunda mıydık? Neden onlar başlayana kadar bekleyelim” dedi.
Ona göre Ukrayna, Donbass'a karşı yeni bir askeri operasyon düzenlemeye hazırlanıyordu. Ayrıca, Rus özel harekâtının başlaması ne kadar uzun süre ertelenirse, Kiev'in sınırlarda daha güçlü hale geleceğini kaydeden Putin, “Rusya için durum daha da kötüleşecek” dedi.
NATO'nun genişlemesi Rusya için kabul edilemezdi ve Batı bunu biliyordu, ancak görmezden geldi. NATO'nun genişlememesine ilişkin müzakereler basitçe reddedildi. Batı, Ukrayna'daki darbeyle pazularını esnetmek ve 'evde patronun kim olduğunu göstermek' istedi. Herkesi kendi saflarına çekmek istediler.
(Ukrayna konusunda ‘düşmanın hafife alındığı’ şeklinde bir hisse sahip olup olmadığı sorusu karşısında) Hayır, böyle bir hisse sahip değilim.
(Rusya ile Ukrayna arasında yaşananları bir iç savaş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusu üstüne) Kısmen evet, böyle değerlendirilebilir. Ukraynalılar ve Ruslar tek bir halk. Bu, tarihi bir gerçek. Ukrayna, yapay bir devlet. Ukrayna’nın egemenliğini garanti edebilecek tek ülke de, onu yaratan ülkedir, yani Rusya’dır. Ukraynalıların kendilerini ayrı bir halk olarak görmelerine gelince, buna sadece saygı gösterebiliriz.
Kısa bir süre öncesine kadar bir yarı-koloniye dönüşeceğimiz konusunda, Batı olmadan hiçbir şey yapamayacağımız konusunda endişeleniyorduk. Fakat hiç de endişe ettiğimiz gibi olmadı, hiçbir şey parçalanıp dağılmadı. Aksine, ekonomi temizlendi ve arınmış oldu.
Kiev rejimi, sürekli olarak nükleer silaha sahip olmak istediğini söylüyor. Zaporojye Nükleer Santrali'nde yaptıklarımızla ilgili sürekli konuşmalar var. Biz ne yapıyoruz ki? Bazen doğrudan, bazen de imada bulunarak nükleer santrale ateş açtığımızı söylüyorlar. Akıllarını yitirmiş olmalılar. Zira bu santrali biz kontrol ediyoruz ve orada bizim askerlerimiz var.
ABD’nin, kendi hakimiyeti dışında dünyaya verebileceği hiçbir şeyi yok.
İki tane Batı var: Birincisi, zengin bir kültüre sahip olan geleneksel Batı. İkincisiyse saldırgan ve kolonici Batı.
Ayrıntılar geliyor…