Roscosmos ve NASA'dan Uzay İstasyonu Konusunda Tarihi Anlaşma

HABERRUS - Rusya ve ABD uzay ajansları arasında kritik bir işbirliği anlaşması sağlandı. Roscosmos Başkanı Dmitriy Bakanov ve NASA'nın vekil yöneticisi Shawn Duffy, Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (ISS) 2028 yılına kadar ortak kullanımı konusunda mutabakata vardı. Bakanov, "Diyalog oldukça olumlu geçti. ISS'yi 2028'e kadar işletme konusunda anlaştık. NASA'nın yeni yöneticisinin bunu teyit etmesi çok önemli" açıklamasını yaptı.

2030'a Kadar Ortak Operasyon Planı

Anlaşmanın detaylarını paylaşan Bakanov, iki ülkenin 2030 yılına kadar istasyonun yörüngeden kontrollü şekilde çıkarılması konusunda da işbirliği yapacağını belirtti. Ayrıca, ISS sonrası dönemde kurulması planlanan ulusal uzay istasyonlarının yörüngeye yerleştirilmesi konusunda da ortak çalışmalar yürütülecek.

2018'den Beri İlk Yüz Yüze Görüşme

Bu görüşme, iki uzay ajansının başkanları arasında 2018'den bu yana gerçekleşen ilk yüz yüze toplantı olma özelliğini taşıyor. Rus heyetinin ABD ziyareti, Crew-11 misyonunun başlangıcına denk geldi. Bu misyonda Rus kozmonot Oleg Platonov da yer alıyor.

Rusya'nın Yeni Uzay İstasyonu Projesi

Haberde ayrıca Rusya'nın uzaydaki yeni hedeflerine de yer verildi. 2 Temmuz 2024'te Roscosmos'un önceki Genel Müdürü Yuri Borisov, Rus Orbital İstasyonu (ROS) projesinin zaman çizelgesini onaylamıştı. Proje kapsamında 2027-2033 yılları arasında altı orbital modül üretilerek yörüngeye yerleştirilecek.

Uzay Çağında Yeni Bir Dönem

Bu anlaşma, Soğuk Savaş döneminden bu yana devam eden Rus-Amerikan uzay işbirliğinin yeni bir aşamasını temsil ediyor. ISS'nin ömrünün uzatılması, bilimsel araştırmaların kesintisiz devam etmesi açısından büyük önem taşırken, iki ülkenin gelecekteki ulusal istasyon projelerinde işbirliği yapma kararı da uzay keşfinde yeni bir dönemin habercisi olarak yorumlanıyor.

Uzay araştırmaları alanındaki bu gelişmeler, uluslararası toplum tarafından yakından takip ediliyor.

Özellikle Rusya'nın kendi uzay istasyonu projesi ve ABD ile ortak çalışmalar, geleceğin uzay keşif stratejilerini şekillendirecek önemli adımlar olarak görülüyor.