Rus aydın Kagarlitski: "PKK terör örgütü çıkmaza girdi, Kürt sorunu uzlaşı yolu ile çözülmeli"-ÖZEL
Rusya Küreselleşme ve Sosyal Hareketler Enstitütü (IGSO) Müdürü Boris Kagarlitski, Kürt sorunu ve PKK terör örgütü ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Bağımsız Kürdistan'ın kurulmasının artık hayal olduğunu değerlendiren Rus uzman, PKK terör örgütünün çıkmaza girdiğini, Kürt sorununun da barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini söyledi.
Rusya'da sol düşüncenin önde gelen isimlerinden olan Sosyolog Kagarlitski, Cihan Haber Ajansı'nın sorularını yanıtladı. Türkiye'de yaşayan Kürt nüfusun artık sadece güneydoğuda yaşamadığını İstanbul başta olmak üzere bir çok kente Kürtlerin göç ettiğini hatırlatan Rus uzman, "Ankara, Kürdistan'ın kurulmasını kabul etse bile Türkiye'nin diğer kentleri ile kaynaşmış Kürtler ne yapacak? Bunun ayrışması artık mümkün değil. Terörün sorunun çözümüne katkı sağlamadığı görüldü. PKK terörü stratejik bir çıkmaza girdi. İrlan'da örneğini dikkate almak lazım. Eski teröristler şimdi parlamentoda yerlerini alıp, kariyer için uğraşıyor. Kuzey İrlan'da artık patlamalar yok. Eski sol ve sağ teröristler Londra'dan gelen bütçeleri paylaşmak için uğraşıyor. Bu çok sinik bir yaklaşım olabilir, ama bu çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya, PKK'yı neden terör örgütü olarak tanımıyor?
Rusya'nın PKK'yı terör listesine almaması ve bunun ikili ilişkilerde gelinen nokta ile nasıl yorumlanabileceği ile ilgili soruyu yanıtlayan Kagarlitski, PKK ve Çeçen direnişçilerin durumlarını karşılaştırdı. PKK'nın sivil hedeflere yönelik saldırılarının ardından gerilla grubu olmaktan çıkarak terör örgütü haline dönüştüğünü kaydeden Rus uzman, Çeçen militanların sivil hedeflere yönelik saldırılarının da aynı çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Her ülkenin terör listesini kendisinin oluşturduğunu ifade eden Rus uzman, "Rus politikacılar da, bir çok Çeçen teröristin Türkiye’de politik barınak bulduklarını söyleyebilir. Bu paradoksal bir durum, ama bu konuda hem Türkiye hem Rusya haklı. Türkiye’nin, sivil insanların ölümüne neden olan hareketlere doğrudan katılmayanlara barınak sunmasını doğru buluyorum. PKK hakkında da aynı şeyi söyleyebilirim. Bir grup ordu ile savaşıyorsa terörist değildir, gerilladır. İster kabul edin, ister kabul etmeyin bu böyledir. Fakat sivil insanlara saldırıp otellere bomba yerleştiriyorsa, söylemlerine ve ideolojilerine rağmen terörist olur. PKK gerilla faaliyetini gösterdiği zaman ayrılıkçı, gerilla örgütü sayılıyordu. Ama, Ankara ve İstanbul’da terör saldırılarını gerçekleştirdikten sonra terör örgütü olarak faaliyet göstermeye başladı. Ve bunun için terör örgütüdür. Çeçen militan gruplarlar ilgili de aynı görüşteyim." dedi.
PKK artık ırkçı bir örgüt
PKK terör örgütü ve Çeçen ayrılıkçı gruplarla ilgili karşılaştırmada bulunan Kagarlitski şu ifadeleri kullandı: "Hem PKK hem Çeçenler bağımsızlık istiyor ve kuvvet kullanarak bu bağımsızlığı elde etmeye çalışıyorlar, tarihi haklarını ileri sürüyorlar ve milliyetçi oluyorlar. Aralarında ayrım şudur: PKK Maocu-sosyalizme başvuruyor, ama gerçekten bu ilkelerden uzaklaştı ve ırkçı bir örgüt halini aldı. Çeçenlerin milliyetçiliği ise daha çok İslam ilkelerine dayanıyor. Ama ne PKK ne Çeçenler problemlerini çözecemeyecek, çünkü Çeçenlerin çoğu Çeçenistan’ın dışında yaşıyor. Çeçen problemi Rusya çapında, Kürt problemi Türkiye çapında çözülmeli. Tabiiki kültürel ve diğer sorunların çözülmesi için gerekli adımların da atılması gerekiyor."
İsrail, Mavi Marmara'da korsanlık yaptı
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine yönelik İsrail'in saldırısını büyük bir hata olarak değerlendiren Rus uzman İsrail'li politikacıların büyük bir paradoks yaşadıklarını söyledi. Bir taraftan batılı ülkelere kendilerinin demokratik bir yapı içinde olduklarını ifade etmeye çalışan, bölgede de militarist ve saldırgan tutumlarını sürdüren İsrail'in Türkiye gibi önemli bir partnerini bölgede kaybettiğini ifade eden Kagarlitski, "İsrail'in gemiye yönelik operasyonu uluslararası hukuka göre korsanlık olarak nitelendiriliyor. İsrail, tarafsız sularda silaha sahip olmayan gemiye saldırdı. Bu geminin İsrail tarafından uygulanan ablukayı kırmaya çalıştığı yönündeki açıklamalar durumu netleştirmiyor. Neden? Çünkü olay uluslararsı sularda ortaya çıktı. Birincisi, İsrail abluka dolayısıyla endişe ediyorsa, gemi Gazze’nin sularına, yani Gazze’nin sorumlusu İsrail’in sularına girdiği anda harekete geçmesi gerekiyordu. İkincisi, bu operasyonun gece düzenlenmesine rağmen, tüm dünya bundan hemen haberdar oldu. Tabii bu, uluslararası kamuoyu açısından çılgın davranıştı, çünkü uluslararası kaomuoyu Gazze ablukasını kabul etmiyor. Yani İsrail saldırıyı hem uluslararası sularda düzenledi, hem de kendi doğruluğunu ispatlamak için uluslararası kamuoyunun desteklemediği kararlarını ileri sürdü. Bunun için İsrail’e iyi davranan hükümetler bile bu eylemi hukuk bakımından olumsuz olarak değerlendirmek zorunda kaldı." tespitinde bulundu.
"Türkiye'nin ticari gelişmişliğine şaşırdım"
Türkiye'nin son dönemde endüstri ve ticaret alanında büyük gelişimler yaşadığını ve Rusya-Türkiye ortaklığının çok daha önemli hale geldiğine dikkat çeken Rus uzman, Moskova'nın son on yıldır bu durumun farkında olduğunu belirtti. Rus politikacıların kendileri için sevindirici olmasa da Karadeniz bölgesinde askeri, siyasi ve ekonomik açıdan güçler dengesinin değiştiğinin farkında olduğuna işaret eden Rus uzman şu şekilde konuştu:
"Rusya'nın Karadeniz Donanması eskisi gibi güçlü değil, Rusya’nın Kara Deniz’e egemen olduğunu söylemek zor. Ama bu çok önemli değil, çünkü sonuçta Rusya’nın bu zamana kadar yapmak zorunda kaldığı tek şey Gürcistan ile savaşmaktı. Yani bu durumda Türkiye ile güçler dengesi çok önemli değil. Ekonomik ve politik alanlarda güçler dengesinde değişikliklerin meydana gelmesi daha önemli.
Örneğin Rusya ile ticari işbirliği yapan Türk iş adamlarının Türkiye’de düzenlediği etkinliği ziyaret etme fırsatı buldum. Türkiye'deki ticaret alt yapısı beni hayretler içinde bıraktı. Orada izlediğim yapıya bakıldığında Rusya gelişmekte olan ülke, Türkiye ise gelişmiş ülke olarak görülüyordu. Çünkü Rusya Türkiye'ye hammadde yada yarı mamul maddeleri satarken, Türkiye ise Rusya'ya sanayi ürünleri ve teknoloji satıyor. Başka bir ifadeyle ekonomide, dış ticarette güçler dengesi kökünden değişti. Dolayısıyla politik güçler dengesinde de değişklikler yer aldı. Bu durum politik denge, askeri ve ekonomik alanlarda dengenin değişmesini yansıtıyor. Türkiye hem Orta Doğu’da hem Kara deniz bölgesinde hem Avrupa’da oldukça aktif bir politika izliyor.
Rusya ve Türkiye için ikili ilişkilerin perspektifleri çok büyük ve çok önemli, ancak iki ülkenin gerçek ve başarılı yakınlaşması için bazı hayallerden arınması gerekecek. Türk hükümeti ve Türk toplumu ancak Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili çabalarının çıkmaza girdiğini algıladığı zaman Rusya, Türkiye için çok önemli bir ülke haline gelecek."
Yaşar Niyazbayev, Moskova, Cihan