REGNUM: "Türkiye, Yukarı Karabağ'da çözümü Medvedev'in ziyaretine bağlıyor"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı  ve Rusya Dostluk Grubu Başkanı Salih Kapusuz Rusya ziyaretini REGNUM Haber ajansına değerlendirdi. Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev'in Türkiye'ye mayıs ayında gerçekleştireceği ziyaret için hazırlıklara başladıklarını kaydeden Kapusuz, "Aktif bir şekilde ziyaret için hazırlanıyoruz. En önemli gündem sanırım vizelerin kaldırılması yönünde sağlanacak ilerleme olur." dedi.

Daha yakın geçmişte kimsenin aklına Türkiye sokaklarında Rusça konuşulacağını, Rusya sokaklarında ise Türkçe konuşulacağının gelmesinin mümkün olmadığını belirten Kapusuz, "Ki ben turizmi kastetmiyorum. Her yıl Türkiye'ye 3 milyonu aşkın Rus turist ziyaret ediyor. Benim bahsettiğim ticari ekonomik ilişkilerimizin önemli ölçüde genişlemesi, sosyal alanda işbirliğinin artması. Şu anda, mesala, Rusya'da çok aktif bir şekilde Dialog Avrasya Platformu faaliyet göstermekte. Umarım benzer Rus kuruluşlar Türkiye'de faaliyet gösterecektir." dedi.

İktidar partisi mensubu olarak iki ülke liderlerinin güvenilir ilişkilere sahip olduğunu memnuniyetle gördüğünü kaydeden Kapusuz, Ocak ayında Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya’yı ziyaretine değindi. Kapusuz, "Erdoğan Moskova’da en üst düzeyde ağırlandı. Bilindiği üzere, ülkelerimiz arasında ticaret hacminin 100 milyar dolara kadar artırılması hususunda mutabakat sağlandı. Bu da Rusya ve Türkiye ekonomisinin entegrasyonu anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.

Önceki yıllarda da Rus-Türk ticaret hacmi sürekli artış gösterdiğini de hatırlatan Kapusuz, 2008 yılında Rusya Türkiye’nin başlıca ticari-ekonomik ortakları bakımından ilk sıraya yükseldiğini söyledi. Kapusuz, "Dolayısıyla Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’in Türkiye ziyareti öncesinde Ankara’da şöyle deniliyor: Şimdi iki devlet başkanı Gül ve Medvedev’in kendi sözünü söyleme zamanı geliyor. Buradan da şunu görüyoruz: Rusya ile işbirliğin artmasından Türkiye de kazançlı çıkıyor. Türkiye ise Ortadoğu’da enerji kaynakların dünya piyasalarına sevkiyatı açısından transit bir merkeze dönüşüyor." açıklamalarında bulundu.

Rusya-Türkiye siyasi güven ortamı  oluştu

Kapusuz gazetecinin "Türk-Rus siyasi diyaloğunun niteliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Bir çok konuda iki ülke yaklaşımları örtüşüyor. Bununla birlikte farklı düşündüğümüz konular da var. Türkiye bir NATO ükesi. Kıbrıs da yaklaşımlarımız farklı. Bununla ilgili olarak bu arada şu örneği de belirtmekte fayda var: Ağustos 2008’de Rusya ve Gürcistan arasında yaşanan silahlı çatışma sırasında Ankara savaşın bölgesel düzeydeki bir savaşa dönüşmemesi ve daha öte ciddi bir ihtilafa yol açmaması için elinden gelen herşeyi yaptı. O sırada iki ülke arasında sıkı siyasi istişareler yapıldı. Türkiye’ye çok güçlü baskılar yapıldı. Buna rağmen ülkelerimiz arasındaki ilişkilerimiz ciddi siyasi test denemesi yaşadı. Benim şahsı görüşüme göre, özellikle o sırada siyasi güvenliğin temelleri oluşmaya başladı. Ki bu sonucunda yoğun şekilde artmaya devam ediyor. Daha sonra bizim Başbakan Türkiye, Rusya, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan arasında Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu için sözleşme yapılmasını önerdi." şeklinde konuştu.

Ermenistan işgal ettiği topraklardan çıkmaya başlarsa TBMM harekete geçer

Gazetecinin "Zürih protokolünün onaylanacak mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Hemen belirtiyim ki, Türkiye içtenlikle komşu Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirilmesinden yana. Biz bu konuyla ilgili kendimize düşen yol üzerinde yürüdük, Zürih protokolünü imzaladık. Şimdi bu belge parlamentoda. Ama Ermeniler de kendilerine düşen yol üzerinde hareket etmeli, “güvenlik kuşağı” diye adlandırdıkları işgal edilen toprakları boşaltmaları lazım.  Ankara’ya göre, Rusya’nın bu konuda sözünü söyleme zamanı gelmiştir. Bize göre Moskova Erivan’ı kendisinin güvenlik garantörü olacağı konusunda ikna etmeli. Bizim tutumuzun da özü şudur: Rusya Yukarı Karabağ sorununun çözümü için inisiyatif almalı. Eğer Ermenistan Azeri topraklarını boşaltmaya başlarsa, bu gelişmenin ardından Türk parlamentosu harekete geçer. Bu arada biz Ermenistan’ın bunu yapması yerine başka manevralara başvurduğunu görüyoruz. Ki bazıları da burada çıkış yolunun sadece Türkiye-Ermenistan istikametinde arıyor. Böylece Zürih protokolünün onaylanabilmesi belirsizliğini koruyor. Belki, Medvedev’in Türkiye’ye yapacağı ziyaret sırasında bu konuda herhangi bir gelişme olabilir."

Yaşar Niyazbayev, Moskova, Cihan