“Sinemacılar Osmanlı hazinesini değerlendiremedi”
TÜRSAK Vakfı Başkanı Engin Yiğitgil, Osmanlı İmparatorluğunun sinema sektörü için büyük bir hazine olduğunu ve bunu değerlendirmek için Devlet, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin el ele vermesi gerektiğini söyledi.
St. Petersburg Türk Film Festivalinde Cihan Haber Ajansı (CİHAN)’nın sorularını yanıtlayan TÜRSAK Başkanı, Çin Devletinin kendi tarihine yönelerek sinema sektörünü geliştirdiğini ifade etti.
Türk sinema sektörünün önünde Osmanlı tarihi gibi inanılmaz bir Hazine’nin durduğunu kaydeden Yiğitgil, “Ama Osmanlı tarihine ait bir tek film bile çevrilmiş değil. Bende biraz bunu kınıyorum. Kendimi de kınıyorum yani. 23 senedir bu işteyim. Devletin ve özel sektörün ve sivil toplum örgütlerinin, bizim gibi Türsak gibi el ele verip çok büyük prodüksiyonlar yapması lazım. Çünkü hakikaten Osmanlı imparatorluğu bir hazine yani sinema için. İnşallah bunu da başaracağız. Daha büyük filmeler oluşacak, yapımcı da meydana çıkacak.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de yönetmen sineması var
Sinemada sektör olabilmek için endüstrileşmenin gerekli olduğuna değinen Yiğitgil, Sektör ve endüstri birbirini tamamlayan iki ana kavram olduğuna işaret etti. Türkiye’de sinema sektörünün henüz endüstrileşemediğine vurgu yapan Vakıf Başkanı, “Neden öyle diyorum çünkü yapımcı yok. Sinemanın en önemli unsurlarından biri, yapımcı oluşması bizde maalesef yok. Ama çok önemli yönetmenler var hepsi yurtdışında çok büyük ödüller alıyor. İşte Nuri Bilge Ceyhan, Cannes (Film Festivali)’ı resmen hegemonyası altına aldı. Devamlı kazanıyor. Zeki Demirkubuz var çok büyük yönetmen. Reha erdem var, yani yurtdışında inanılmaz ödüller alıyoruz. Bu demek ki “auteur” sineması var. Yani yönetmen sineması var.” şeklinde konuştu.
Sinema’da tarihi gerçekler arka planda tutulmalı
Sinema’nın özgür olması gerektiğinin altını çizen Yiğitgil, Dünya sinemalarında tarihin bütünleriyle gerçekleşen ve aykırı gelen filmlerin de olduğunu belirtti. Yiğitgil sözlerine şu şekilde devam etti: “Çünkü orda önemli olan hikaye anlatmanız. Ama tabi ki gerçeğin çok dışına çıkarak bir senaryo yazılamaz. Orada biraz daha tarihe bağlanmak lazım. Tarihi gerçekler dediğimizi arka planda tutarak, ön plana bir takım kişisel hikayeler anlatmamız lazım. Yani 300-400 sene evvel İstanbul’da payitahtta geçen bir olayı anlatmak lazım. Ama arkada da o devrin hükümdarları veya hangi devirse ona ait birtakım siyasi olayları da arka fon olarak kullanabilirsiniz. Ama arka fonda kullandıklarınızın gerçekle uyuşması lazım.”
Türkiye’de yapımcı ve para yok
“Türk sinemasındaki en büyük eksikliğin ne olduğu” sorusuna, “Yapımcı yok, para yok.” yanıtını veren Türsak Başkanı, “Devletin 10 senedir yaptığı çok güzel katkılar var. Son 10-12 yıldır hakikaten T.C. Kültür ve Turizm bakanlığı çok güzel katkılar yaptı. Ama yetmez tabi. Özel sektöründe girmesi lazım.” dedi.
Rus sineması tekrar atılıma girdi
Yiğitgil şu tespitlerde bulundu: “Rus sineması çok büyük bir sinemadır. Daha evvelden 1930’larla 1985-90’lar arası inanılmaz bir sinemaları vardı. Biraz yalpaladılar ama şimdi tekrar kalkmaya başladılar. Çünkü Rusların bir temeli var. Şimdi yeni yeni onlarda bir atılıma girdi. Eski Rus filmlerinden daha güzel filmler çekilmeye başlandı. Kökü olduğu için, sinema eğitimi de çok köklü olduğu için, yanımızda ki sinemada (Semir) Aslanyürek Rusya’da eğitim almış bir hoca. Dolayısıyla eğitimleri çok güçlü olduğu için siyasi dalgalanmalardan biraz etkilendiler. Bir 10 sene sinemaları biraz kötüye doğru gitti ama şimdi çok güzel kalkınmaya başladı.”