Erdoğan’ın Rusya ziyaretinde tansiyonu yükselten 4 konu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 21-22 Kasım tarihlerinde iki ülke arasında ortak bakanlar kurulu gibi çalışan Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) toplantısı için Rusya’nın St.Petersburg kentine gelecek. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan başta olmak üzere kalabalık bir heyetin eşlik edeceği ziyarette Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ikili ve heyetler arası görüşmeler yapacak.

İkili ticari ilişkiler, Akkuyu nükleer santrali, turizm ve kültürel alandaki gelişmeler masaya yatırılacak. Gündemi bölgesel sorunlar ve özellikle de Suriye krizinin doldurması bekleniyor. Türkiye ve Rusya arasında son dönemde stratejik ortaklığa doğru giden ilişkiler Arap Baharı ve Suriye krizi kaynaklı olarak kısmen soğumuş durumda.

1- Esed’in görevde kalması

Suriye lideri Beşşar Esed’e karşı askeri bir operasyonu kimyasal silahların temizlenmesi karşılığında engelleyen Moskova, Cenevre’de ikinci bir konferans toplanması için çalışmalarını sürdürüyor. Rusya Devlet Başkanı Putin, iki yıl aradan sonra ilk kez Esed’i telefonla arayarak Cenevre-2 için destek istedi. Putin, yoğun bir telefon diplomasisi yaparak Mısır’ın geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el-Suud ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Suriye krizini ele aldı. Putin, Moskova’da İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu ile de bölgedeki sorunları 20 Kasım’da ele alacak.

Suriye lideri Esed’in koltuğunu bırakmasını isteyen Ankara, Putin’e geçiş hükümetinde alternatiflerin oluşturulmasını teklif edecek. Ankara, 150 bin civarında Suriyelinin konvansiyonel silahlarla öldürüldüğünü, 600 bini Türkiye’de olmak üzere 2 milyon kişinin göçmen durumuna düştüğünü anlatacak. Suriye krizi ile ilgili uluslar arası inisiyatifi ele alan Putin’in Ankara’nın bu yöndeki tekliflerine olumlu cevap vermesi beklenmiyor.

2- Uçak krizi

Erdoğan’ın ziyareti öncesi Ankara-Moskova hattında gerilimi artıran ikinci konu ise uçak krizi. Putin’in geçen yıl Aralık ayında Türkiye’ye gerçekleştirdiği ÜDİK ziyareti öncesi askeri mühimmat bulunduğu gerekçesi ile 10 Ekim’de Suriye uçağı Ankara’ya indirilmiş, iki başkent arasında hareketli saatler yaşanmasına neden olmuştu. Yine bir ÜDİK zirvesi öncesi Rus gözlem uçağı İL-20’nin Karadeniz hattı boyunca gözlem uçuşlarına başlaması, Türk jetlerinin de önleme amaçlı takibi ilişkileri geriyor. Rusya uçuşlarla ilgili herhangi bir resmi açıklamada bulunmazken, Cihan Haber Ajansı’na konuşan askeri uzmanlar bölgede tansiyonun yüksek olduğunu, Rusya’nın güvenlik açısından bu tür adımlara ihtiyaç duyduğunu kaydediyor. Türkiye Genelkurmay Başkanlığı ise 4 kez Rus uçağının önleme amaçlı takibini rapor etti. Rusya’nın 7 Şubat’ta başlayacak Soçi Kış Olimpiyatları için güvenlik uçuşları yaptığı belirtilirken, Ankara hasmane bir tutum olmadığına inanıyor. ABD ile füze kalkanı konusunda henüz anlaşma sağlayamamış Moskova, Kürecik’e konuşlanan radarlar ve Suriye’ye karşı hava savunma sistemini güçlendiren Patriot’ları not etmiş durumda.

3- Kimyasal silahlar ve PKK haberleri

Türkiye basınında yer alan haberlerde Rus istihbaratının PKK’ya baskı yaptığı ve kimyasal silahların Türkiye üzerinden Suriye’ye ulaştığı yönünde haber yayınlamasını istediği iddia edildi. Böylece Suriye’de gerçekleşen kimyasal saldırının rejim tarafından değil de, muhalif güçler tarafından yapıldığı tezinin güçlendirilmek istendiği savunuldu. Moskova, PKK’yı terör örgütü listesine almasa da, Türkiye’nin Kafkaslardaki sorunlara yönelik tutumuna bağlı olarak bu örgütle ilişkilerini asgariye çekmiş durumda. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Suriye muhalefetine askeri yardımın Türkiye ve diğer komşu ülkeler üzerinden yapıldığına dair açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin terör örgütü El Kaide ya da bağlantılı unsurlara destek verdiği iddiaları kabul edilemez. Ancak, Ankara bu yöndeki tutumunu Rusya başta olmak üzere Esed’in yanında yer alan cepheye yeterince anlatabilmiş değil. Doğu Guta’da 1400 kişinin yaşamına mal olan kimyasal saldırıyı kimin yaptığı ise belirsizliğini korumayı sürdürüyor.

4- Türk ürünleri ve Rusya hali

Rusya’nın siyasi olarak sorun yaşadığı ülkelere yönelik ticaretinde bir kısım zorluklar çıkardığı biliniyor. Gürcistan’da Gül Devrimi lideri Mihail Saakaşvili’nin yönetimden ayrılmasının ardından Gürcü meyve ve sebzelerinin Rusya’ya girişine izin çıktı. Rusların çok sevdiği Gürcü madensuyu Borjomi ve Gürcü şarabı Moskova’da market raflarında 7 yıl aradan sonra yerlerini almaya başladı. Rusya’nın bu yöndeki politikalarından müttefiki Belarus, Hollanda, ABD, Estonya, Letonya ve Litvanya nasiplerine düşeni aldı. Türkiye 2005 ve 2007’de Rusya’nın benzer uygulamalarına muhatap oldu.

Türkiye-Rusya ekonomik ve ticari ilişkileri her zaman siyasetin önünde seyrediyor. Türk müteahhitleri bugüne kadar Rusya’da 40 milyar dolarlık inşaat işi tamamladı. 3 bine yakın Türk şirketinde 100 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Toplam ticaret hacmimiz yıl sonunda 35 milyar doları geçmesi hedefleniyor. Bu rakamın sadece 7-8 milyar doları Türkiye’nin Rusya’ya yönelik ihracatını oluşturuyor. Türk meyve ve sebze ürünlerinin Rusya pazarında aktif bir şekilde yer alabilmesi ticaret açığının kapatılması açısından önemli. Rusya AB ülkelerinden gelen süt ve süt ürünlerine sınırlama getirirken, Türkiye’den belirli firmalara ilk kez izin çıktı. Deniz ürünleri de Rusya’ya girebiliyor. Rusya’dan Türkiye’ye giden yaklaşık 4 milyon turisti ve karşılıklı yatırımların da 10’ar milyar doları aştığını hatırlamak gerekiyor.

Türk gıda sektörü açısından Rusya çok önemli bir pazar. Özellikle coğrafi yakınlık, makul fiyat ve kalite Türkiye’nin elini güçlendiriyor. Bir türlü sonu gelmeyen teknik sorunlar pazarda kalıcı olmayı engelliyor. Etnik sorunlar nedeni ile bir ay önce kapatılan Moskova Biryulyova semtindeki büyük hal Türkiye gıda sektörünü etkiledi. Türkiye’nin 5-6 hektarlık bir lojistik merkez talebine Moskova yönetimi olumlu cevap verebilmiş değil. En az bir ay kadar daha Türk mallarının Moskova pazarına girişinde sıkıntılar devam edecek. İki ülke heyetlerinin oluşturduğu “Çalışma Grubu” henüz sonuç alamadı. Rusya ile siyasi ilişkileri değerlendirirken, ticari ve ekonomik alanda karşımıza çıkabilecek sorunları da dikkate almak gerekiyor.