Ortaylı Moskova’da konuştu: Rusya'ya yaptırımlarla diz çöktüremezsiniz
Rusya’nın başkenti Moskova’da Moskova Devlet Üniversitesi (MGU) Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü’nde Rus ve Türk öğrencilerle bir araya gelen ünlü tarihçi Prof.Dr.İlber Ortaylı, AKP yönetimi, Türkiye’nin dış politikaları ve Rusya ile ilişkileri ele aldı.
Görüşmeye enstitü onursal Başkanı Rusya’nın sayılı Türkologlarından Prof.Dr.Mihail Meyer, Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Türkiye Masası Başkanı Natalya Ulçenko, Uluslar Arası Bilimsel Kalkınma İşbirliği Enstitüsü (MİRNAS) Genel Müdürü Arif Asalıoğlu, Türkiye Moskova Büyükelçilik görevlileri ve Türk diaspora temsilcileri katıldı. Toplantı Türkiye Rusya Toplumsal Forum’un Tarih Komisyonu çerçevesinde gerçekleştirildi.
Rusya ve batı arasında son zamanlarda yaşanan gerginliğe değinen Ortaylı, “Çok mu Ukraynalıları seviyorlar? Rus halkına bu tür yaptırımlarla diz çökdüremezsiniz. Hiç olmaz! Mümkün değil. Batı hiç bir zaman Rusya’yı dize getiremez. Ruslar aç yaşamaya ve mücadele etmeye alışık bir toplum. Birinci Dünya Savaşı’nda örneğin Osmanlı ve Rusya cepheleri. Bu iki ordu aç idi. Bizde ekmek, arasıra fasülye ve tütün vardı. Ruslarda da vodka ve şeker vardı. Akşam olunca taraflar atışmayı kesiyor. Başlıyorlar birbirlerine tütün ve şeker atmaya. Ruslarla baş etmek mümkün değil. Batı anlamıyor bunu. Batı Avrupası ne Ukraynalı sever ne Türk sever, ne Kürt sever. Dolayısıyla bu tür politikalara romantik olarak bağlanamazsınız. Şimdi Ukrayna’da gaz arıyorlar. Ne kadar var bilmiyoruz.” dedi.
Türkiye’de kitleler partisiz, öksüz
Rus Türkolog Ulçenko, “iktidardaki partiniz AKP’nin siyasal İslam ideolojisi” ile ilgili sorusuna Ortaylı, “Partim yok, acınacak durumdayım. Ben partisizim. Öksüz çocuk gibi. Bu Türkiye’nin çağdaş sorunu. Muazzam kitle öksüz çocuk gibi. Bizde parti yok. Vallahi! (katılımcılardan alkışlar). İslam, Müslüman diyorlar. Hiç bilmiyorlar ne olduklarını. Onlar camiye geldikleri zaman geveze, boşboğaz. Konuşuyor, ticaretten konuşuyor. Böyle bir şey görmedim. Hutbe okunurken bile konuşuyorlar. Ben uyarıyorum: Hutbe okunuyor! İnanılmaz insanlar! Pazaryeri konuşması gibi. Tam öyle tipler.” diyerek eleştirdi.
Rusya ve Türkiye, Kırım konusunda oturup anlaşmalı
Kırım konusuna değinen Ortaylı, “Bilineceği üzere daha önce Kırım hanlığı vardı. Savaştan sonra Rusya orayı aldı. Yapılacak tek şey Rusya ve Türkiye’nin oturup konuşması. Azınlıkların haklarının teminat altına alınması. Okul, dil ve sahillerde oturmalarını sağlamak. Bunları yapmamız lazım. Bunu becerirseniz bu iş çözülür.” dedi.
Cumhurbaşkanının 150 müşaviri var, bir tanesi bir şey bilmiyor
Bir Türk öğrencinin, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Vahdettin Köşkü’nün restorasyonunu eleştirmiştiniz. Sizi tam olarak ne rahatsız etti?” sorusuna tarihçi, “Beni rahatsız etti, maalesef cumhurbaşkanı yanlış enformasyonla serzenişte bulundu. Yeri yok. Ben Topkapı sarayı eski müdürü olarak onu karşıladım orda. Kürsüye çıkınca adam çattı. Bu hataydı. Sadece duruş olarak değil bilgi olarak da yanlış. Çünkü bana göre Vahdettin Köşkü ve başka sarayları kullanmazsanız çöker. Fakat restorasyon çok kötüydü. Cumhurbaşkanı restorasyon yapan mimarı savunuyor. Berbat bir herif. Onu niye savunuyor ki? Çok kötü restorasyon. Reisicumhurla işim yok benim. Onun da benimle olmaması lazım. Önce restorasyon yapanı atsın işten. Çok yanlış, bilgiler yanlış. 150 tane müşaviri var, bir tanesi bir şey bilmiyor. Daha başka şeyler de söyleyebilirim size. Örneğin Cumhurbaşkanlığı ödülleri çok kötü dağıtılıyor. 3 kişi karar veriyor. Böyle bir şey olamaz. Bu mümkün değil. Niçin Gülrü Necipoğlu’na vermiyorlar? Olur olmaz tiplere dağıtıyorlar.” dedi.
Karadenizli müteahhitler Mısır uzmanı oldu
Mısır konusunda Türkiye’nin politikalarını yanlış bulduğunu ifade eden Ortaylı, “Bize ne yahu Mursi ya da Sisi’den. Saçma bir şey! Saçma! Mısır’da 400’ten fazla fabrikamız var. Bu durumda nasıl kavga ederseniz Mısır’la?! O fabrikalarda insanlar çalışıyor. Küt diye kapatsan ne olacak insanlara? Bunlar akıllıca karışmalar değil. Manasız. Dikkat edeceksiniz bunlara. Adamlar Mursi-Sisi diye kavga ediyor. Ama sorsan aşağı Mısır veya yukarı Mısır neresi bilmezler. Bütün Karadenizli müteahhitler Mısır uzmanı oldu.” dedi.
Suriyeli göçmenler Türkiye’de sorun olacak
Ortaylı, “Türkiye’de laiklik din yerine konan bir dindir. Bu çok önemli bir şey bunu anlamak zorundayız. Bizim tarihimizde hiçbir zaman ateistlik olmadı. Hiçbir zaman Tanrısız bir Türkiye olmadı. Türkiye fundamental bir İslam ülkesi değildir. Bunu anlamak lazım, başka türlü ayakta kalmamız mümkün değil, çok önemli. Türkçe konuşan insanların bile bazıları Hristiyan olduğu hatta bazen Yahudi olduğunu bilmemiz lazım. Suriye’de ki nüfus çok karışık, birçok göçmen mülteci Türkiye’de kalıyor şu an, bu büyük problem olacak. Suriyeliler gelince Türkiye’nin güneydoğu bölgesi birdenbire karıştı. Çok karışık bir nüfus içimizde bulunuyor. Türkiye doğudaki birçok mülteciye pasaport verdi, gelecek seçimlerde rey verecekler. ‘Hoş geldiniz vatanımıza!’ Bu çok karışık bir problem, bu problemi herkes çok karıştırdı ama problem artık burada. Eski güneydoğu gitti. Bu problemin içinden nasıl çıkacaksınız? Bunları düşünmeniz lazım. Hayat devam ediyor, doğu dünyasında böyle sonsuz daimi manzara devam etmeyecek. Musul, Kerkük, Halep artık eskisi gibi değil, Diyarbakır ve Mardin de böyle.” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya-Türkiye dostluğuna yoğunlaşmalıyız
Türk Akademisyen, “Türkiye kendi sanayi endüstrisini oluşturdu ve normal bir endüstri ülkeleri gibi oldu. Bize her şey yeni problemler getirdi. Bizim artık yeni bir dünya inşa etmemiz lazım. Bu dünya, bilmiyorum… Müslüman dünyası, Müslüman kardeşliği ve Müslüman arkadaşlığı hayır bunlar artık işe yaramıyor. Artık yeni bir dünya var, Sovyet ve Türkiye veya günümüz Rusya-Türkiye dostluğuna yoğunlaşmamız lazım, bu bize lazım, bu kadar açık. İki ülke arasında vizeler kaldırıldı, ticari ilişkilerimiz iyi, yaklaşık 2 milyon Rus vatandaşı Türkiye’de yaşıyor.” bilgisini verdi.
Türkler pratik Rusça öğrenmeye başladı
Avrupa Birliği hikâyelerini tekrarlamanın hiçbir manası olmadığını, kimsenin de buna inanmadığını belirten Ortaylı, “Eğer hükümet AB’den çok bahsediyorsa, o demektir ki orduyu istemiyorlar, kurtulacağız zannediyorlar. Bazıları da AB’ye girince hürriyetimizi daha rahat alırız diye düşünüyor, belki alabilirsin ama AB sayesinde değil. Buna kuvvetle inanıyorum, gelecekte dünyanın bu kesimi ile daha sıkı yaşamak zorundayız. Benim zamanımda bu dili kimse bilmiyordu şimdi birçok insan konuşuyor. Rusya’da ki Türkoloji belki daha yavaş gidiyor ama daha iyi gidiyor. Biz Rusoloji yapmıyoruz, pratik Rusça öğreniyoruz. Ama şurası bir gerçek ki, eski Rusya ve Türkiye aynı şeyler değil.” dedi.
İran’ın Türkiye’ye yayılma girişimi geçici
İran’ın Türkiye’de dini yayılımı ile alakalı soruya, “O geçici, katiyen aldanmayın. Şöyle bir problem var, İran tabi ki çok dindar, çok Şii geçiniyor. Bu onların resmi inancı, ama böyle bir şey olmaz. İnanç tam ama bu resmi olamaz. İran’da ki resmi inançtır. İslam’da resmi mezhep olmaz, Şiilik bir yorumdur, bunun resmiyeti olmaz. Resmi İslam olabilir, yani bizim dinimiz İslam diyebilirsiniz, laik olarak kabul etmiyoruz ama bu mümkündür. Resmi Şiilik, resmi Sünnilik olmaz, çünkü bunlar yorumdur. Herkesin kendi hürriyeti vardır. Şimdi bu Ayetullah Humeyni, bir Şii Ayetullah, ama biz onun yorumunu kullanıyoruz, çünkü herif çok iyi bankacı ve ticaret hukukçusu. İran entelektüel bir ülkedir, bizde daha entelektüeldir. Çok iyi Ressam çok iyi Edebiyatçıdır ve çok iyi dil bilirler. Enteresan bir şekilde de kendi sahalarına çok hakimler. Mesela 2 sene evvel İstanbul’da bir İran kongresini açtım, orada hiç İran vatandaşı yoktu, sadece Amerika ve Avrupa’dan göçmenler vardı. Erkek, kadın profesörler inanılmazdı. Zaten yayınladıklarına bakarsanız fevkalade üstünler. Bizim bu kültürle bir araya gelmemiz lazım, onlar geliyorlar orada öyle bir şey yok. Onları Şiilik ve Sünnilik ilgilendirmiyor, beni de ilgilendirmiyor, biz Müslümanız bu kadar. Uluslararası ilişkiler bilimi hep kısa vadeli olur, bunu yapan insanlar kültür adamı değiller, başka şey bunları çekmiyor. Bugün ki İran ne kadar yaşayacak onu bilmiyoruz yani, eminim ki sonsuz hayat diye bir şey yok. Bu ekonomi ile hiçbir yere gidemeyecekler, bu çok açık bir şey. Ama bu kültürle çok yerlere gidebilirler ve gidecekler.” şeklinde yanıt verdi.