"Türkiye’nin Rusya gibi bir ülkeyle çatışmaya girme lüksü yok"
Hukuk Etik Siyaset Araştırmaları (HESA) Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Nurettin Altundeğer, uzun zamandır politik kavgalarla yıpranan Türkiye'nin Rusya gibi bir ülkeyle çatışmaya girme lüksü olmadığını hatırlattı. Altundeğer, Rusya'ya ait bir uçağın düşürülmesi konusunda Türkiye'nin fevri ve ferdi davranmaması gerektiğine işaret ederek, çok yönlü diplomasi yürütülmesinin önemini vurguladı.
Rusya'ya ait bir uçağın Türkiye tarafından düşürülmesi kısa ve uzun vadede iki ülke arasındaki ilişkileri etkileme potansiyeline sahip olduğunu Altundeğer, konu hakkındaki değerlendirmesinde, "Daha ilk günden Rusya Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'ye yapacağı ziyareti iptal etmesi ve mevcut doğalgaz akışını durdurması bunun göstergesidir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yaptığı 'sırtımızdan vurulduk' açıklaması da yukarıdaki tahminleri doğrular niteliktedir." dedi.
HESA Başkan Yardımcısı, buna rağmen yaşanacak gelişmelerin seyrinin tamamen Rusya'nın atacağı adımlara bağlı olmadığına işaret ederek, şöyle devam etti: "Bu krizin tarafı olan Türkiye'nin bu noktada temkinli ve akıllı adımları atması krizin seyrini etkileyecektir. Türkiye'nin doğru yaklaşımı krizi kolay ve kayıpsız atlamamızı sağlayabilir. Bunun için öncelikle Rusya'nın bir düşman ve saldırgan olarak değil komşu bir ülke olarak görülmesi gerekmektedir. Suriye üzerinde yaşanan anlaşmazlıkların diplomasi yoluyla çözüme kavuşturulması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır."
"TÜRKİYE FEVRİ VE FERDİ DAVRANMAMALIDIR"
Ortadoğu ve Rusya ile olan ilişkilerinde Türkiye'nin hem konjonktürü ve hem de kendi kabiliyetlilerini doğru tespit etmek zorunda olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Nurettin Altundeğer, "Rusya'yla yaşanacak ciddi bir çatışmanın Türkiye'ye fayda sağlamayacağı ve zaten çok kaygan ve kırılgan bir zeminde cereyan eden işlerin kontrolden çakabileceği daima akılda tutulmalıdır. Değişen dünya realiteleri kaba kuvvetle neticeye varmanın artık mümkün olmadığını göstermektedir. ABD gibi dünyanın en büyük askeri gücünün Irak'ta yaşadıklarından ders çıkarmak gerekmektedir. Dolayısıyla bölgesel ve ikili mücadelelerde Türkiye'nin sert güçten (Hard Power) daha ziyade akıllı güce (Smart Power) dayanması gerekmektedir." açıklamasında bulundu.
Altundeğer, akıllı güç kavramını hatırlatarak, şunları kaydetti: "Akıllı güç esasen netice odaklı düşünme demektir. Bölgesel istikrarın sağlanması ve Türkiye'nin komşularıyla iyi ilişkiler geliştirebilmesi için gerekli adımların atılması demektir. Bu süreçte başat aktör olmaktan ziyade, belirlenen amaçlara ulaşmak öne çıkmalıdır. Türkiye'nin Suriye'de oluşan Rusya-İran-Esed ittifakının karşısına tek başına çıkması doğru bir yaklaşım değildir. Türkiye tek taraflı politikaları acilen bir yana bırakmalı ve bölgesel meselelerde NATO-ABD-AB-Türkiye çizgisine yönelmelidir. Rusya'nın başını çektiği bir ittifaka ferdi olarak baş kaldırmak ve askeri gücü öne çıkarmak Türkiye için bir seçenek olmamalıdır. İçinde bulunduğumuz NATO ittifakı bünyesinde hareket etmek ve uluslararası kuruluşları evrensel değerler bağlamında harekete geçirmek akıllıca bir davranış olacaktır. Hali hazırda yaşanan gelişmelerde Türkiye'nin soğukkanlı davranması ve Rusya tarafından gelecek sert açıklamalara karşı sabırlı davranması gerekmektedir. Rusya'nın içeride kamuoyunu sakinleştirmek için girişeceği sert söylemleri aynı tonda cevaplamamak ilk anda atılacak adımlar arasında sayılabilir."
"TÜRKİYE İÇİN ÇOK YÖNLÜ DİPLOMASİ ZAMANI"
"Türkiye içinde bulunduğu durum itibariyle çok yönlü bir diplomasi ortaya koymak zorundadır." önerisini dile getiren Nurettin Altundeğer, AB ve ABD ile durumu değerlendirirken, Rusya ile olan diyaloğu unutmamak gerektiğini kaydetti.
Altundeğer, böyle durumlarda diyaloğun önemine işaret ederek, "Türkiye'yi temsil eden en üst kurumlar bazında Rusya'ya ulaşılmalı ve durumun dostluk ve karşılıklı diyalog içerisinde çözülmesi gerektiği anlatılmalıdır. Türkiye'nin Rusya'ya karşı dostane tavırları açıkça ortaya konmalıdır. Yaşanan hadisenin derin yaralara yer vermesini istemediğimizi ve Rusya'yla olan ilişkilerimizi devam ettirmek istediğimizi kendilerine bildirmemiz gerekmektedir. Bununla beraber Türkiye bu meselede haklılığını ortaya koymalı ve dünya kamuoyuna gerekli bilgileri sunmalıdır. Bugün ve daha önceden yapıla gelen sınır ihlalleri ve kendilerine yapılan uyarıları delilleriyle ortaya koymalı ve dünya kamuoyu Türkiye yönüne çevrilmelidir. Bu konuda başarı elbette müttefik ülkelerle yapacağımız diyaloga ve onları bu konuda Türkiye'nin yanında yer almaya ikna etmemize bağlıdır." dedi.
HESA Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Nurettin Altundeğer değerlendirmesini, "Uzun zamandır politik kavgalarla yıpranan ülkemizin Rusya gibi bir ülkeyle çatışmaya girme lüksü yoktur. Bizim ihtiyacımız; içte ve dışta barış ve güven ortamıdır, insanımızın önünün açılması ve her sahada gelişmesine fırsat verilmesidir. Devleti yönetenlerin bu konuda gerekli hassasiyeti göstermesini ve bu krizin en kısa zamanda daha fazla derinleşmeden neticelendirilmesini umuyor ve bekliyoruz." şeklinde tamamladı.