Türkiye'siz bir Kafkasya'ya doğru - Haber Yorum
Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak kriziyle Kafkasya ve Ortadoğu'da Türkiye'ye zararının dokunacağını söyleyebileceğimiz gelişmeler yaşanıyor. Ankara'nın, bölgedeki varlığını ve menfaatlerini tehdit edecek gelişmelere karşı önlem alması şart. “Rusya, Türkiye'siz yapamaz” hayalciliğinden “Türkiye'siz bir Kafkasya” gerçeğine gittiğimiz unutulmamalı.
Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizi Kafkasya ve Orta Asya'daki hareketliliği artırdı. Orta ve uzun vadede Türkiye'ye zararının dokunacağını söyleyebileceğimiz bu gelişmeler, Türkiye'nin bölgeyle ilgili yeni yaklaşımlar geliştirmesini gerektiriyor.
Son bir ay içerisinde Ermenistan'daki askeri üsse takviyeleri artıran Rusya vakit kaybetmeden bu ülkeyle ortak hava savunma sisteminin kurulduğunu duyurdu. Rus yetkililerin yaptığı açıklamalarda, bunun Türkiye'ye değil Batı ittifakına karşı alınan bir önlem olduğu belirtildi. Ermenistan'la kurulan ortak hava savunma sisteminin sadece bir başlangıç olduğu, bunun diğer Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerle hızlandırılacak bir girişim olduğu da belirtildi. Yani Türkiye'nin kendi hava sahasını koruma girişimi Rusya'yı yeni bir etki alanı oluşturmaya itmiş görünüyor. Bu durum elbette etki alanındaki ülkelerin kendi aralarında işbirliğinin hızlanmasına ve bu coğrafyada Türkiye ve diğer Batı ülkelerine yakınlık gösteren siyasi oluşumların olumsuz etkilenmesine sebep olacaktır.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu da Türkiye'nin Rusya'ya ihanet ettiğini söylediği açıklamasında, Türkiye'nin bu hareketine ilk tepkiyi veren ülkelerden olan Ermenistan'ı kutladı. Uzun zamandır iç siyasette hareketlilikler yaşayan ve son süreçte Rusya'nın askeri güvencesini yeniden hissederek rahatlığa kavuşan Erivan yönetimi ise Moskova'nın yeni işbirliği süreci için kolları sıvadı. Belarus, Kırgızistan ve Tacikistan ile ortak çalışmalar için harekete geçti.
Kafkasya'daki askeri hareketlenmelere ek olarak Rusya, Ermenistan, İran ve Gürcistan dörtlüsünden yeni bir enerji hamlesi geldi. Erivan'da yapılan görüşmelerde dört ülkenin enerji, enerji güvenliği ve bu alanda ileri düzeyli işbirliği konularında memorandum imzalandı. İran'dan kuzeye doğru yeni bir enerji işbirliği alanının açılacak olmasından dolayı Gürcistan da hareket halinde. Son aylarda Gürcistan'ın doğalgaz ihtiyacını Azerbaycan yerine Rusya ve İran'dan karşılaması gerektiği ilgili yaşanan tartışmalar sıcaklığını korurken, yeni işbirliğinin Bakü tarafından nasıl karşılanacağı bilinmiyor. Yeni dönemde Ermenistan'ın birçok yönden rahatlayacağı ve İran ile Rusya hattı arasında önemli kazanımlar elde edeceği tahmin ediliyor.
Erivan'ın Savaş Söylemleri
Bu süreçte özgüvenini tazeleyen Ermenistan'dan gelen bir açıklama Dağlık Karabağ'daki gidişat hakkında da endişeler oluşturdu. Ermenistan Savunma Bakanlığı, temas hattında yaşanan olaylardan yola çıkarak Azerbaycan'la herhangi bir ateşkes durumu olmadığını, bunun savaş durumu olarak adlandırılabileceğini açıkladı. Ermenilere göre, Azerbaycan'ın kullandığı silahlar ve temas hattında yaşanan ölümler meseleyi ateşkes durumundan çıkarıyor. Azerbaycan ise yaptığı açıklamada, Ermeni askerlerin zaten işgal edilmiş bölgede bulunmasının hukuk dışı olduğunu duyurdu.
Ermenistan'ın gittikçe artan savaş söylemi bölgeyi daha da ısıtacaktır. Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın anayasa referandumundan aldığı güç, Rusya'nın Ermenistan'ı her yönden geliştirme girişimi ve bölgede dolaylı yollardan artan Rusya etkisi Erivan'ın Bakü'ye yönelik söylemlerini de sertleştiriyor.
Tiflis'in Batı Karşıtlığı Artabilir
Diğer komşumuz Gürcistan'ın ise Avrupa'dan vize serbestisi sağlamaya başladığı bir süreçte Rusya'nın Gürcistan vatandaşları için benzeri bir uygulamaya geçtiğini duyurması şaşkınlıkla karşılandı. Gürcistan Başbakanı Irakli Garibaşvili'nin de böylesi önemli bir süreçte istifa ettiğini duyurması, Tiflis'te Batı yanlısı siyasetçilerin baskıya uğradığı yönünde kanaatler doğurdu. Özellikle AB ve NATO ile iyi bir uyum içerisinde çalışan Garibaşvili'nin istifası bölgedeki yeni değişimlerin habercisidir. Saakaşvili sonrasında varlık mücadelesi gösteren Batı yanlısı siyasetçilerin kısa aralıklarla görevden alınması ve pasifleştirilmesi, ülkedeki Moskova yanlısı grupların açık bir şekilde sahneye çıkması son derece önemlidir.
Yapımı tamamlanamayan Bakü-Tiflis-Kars projesine önceki yıllarda eski Başbakan Bidzina İvanişvili'nin yaptığı olumsuz yorumlar hâlâ hatırlanır. Buna alternatif olarak sunulan Abhazya Demiryolu vasıtasıyla Ermenistan'ı Rusya'ya bağlama misyonunun Gürcistan'a ait olduğu da belirtilmişti. Bugün gelinen nokta da bu yaklaşımlara uzak değildir.
Öte yandan Azerbaycan'da yaşanan Nardaran hadiseleri, Hazar'daki yangın ve ekonomik sorunlar, dikkatle takip edilmesi gereken bir sürecin başladığını gösteriyor. Buna ek olarak Bakü'yü Avrasya Ekonomik Birliği başta olmak üzere pek çok konuda baskı altına almaya hazırlanan Moskova'nın aktif bir şekilde Kafkasya'daki önceliğinin Türkiye olduğunu unutmamak gerekiyor.
Ankara'nın, bölgedeki varlığını ve menfaatlerini tehdit edecek gelişmelere karşı önlem alması şarttır. “Rusya, Türkiye'siz yapamaz” hayalciliğinden “Türkiye'siz bir Kafkasya” gerçeğine gittiğimiz unutulmamalıdır.
Mahmet Fatih Öztarsu - Strategic Outlook Analisti