Ne umdular, ne buldular? - YORUM
ki gün süren Astana görüşmelerinden, ateşkesin sürdürülebilmesi için ortak mekanizma kurulması kararı çıktı ama ateşkes ihlâlleri sebebiyle eleştirilen İran’la ilgili bir maddenin sonuç bildirgesinde yer almaması muhalifleri memnun etmedi. Rusya ve Türkiye'ye göre ise görüşmeler başarılı oldu.
Al-Jazeera Türk'ten Ece Göksedef, Astana Suriye görüşmelerini değerlendirdiği yazısında alınan kararları ve Suriye ateşkesinin geleceğini değerlendirdi.
Türkiye, Rusya ve İran’ın öncülüğünde Suriye’deki savaşa bir çözüm bulmak için yapılan Astana görüşmeleri tamamlandı. Suriye konusunda savaşın başından bu yana rejimi destekleyen Rusya ve İran ile muhalifleri destekleyen Türkiye, ilk kez böyle bir girişime öncülük etti. Üç ülkenin üzerinde uzlaştığı tek nokta Suriye’nin toprak bütünlüğü ve ateşkesin devamı oldu. Ancak ateşkesin sürdürülmesiyle ilgili İran'a yönelik şüpheler de dile getirildi.
Astana’da bir buçuk gün süren görüşmelerin sonucunda, 29 Aralık’ta uzlaşılan ülke genelindeki ateşkese yeniden bağlılık ortaya konuldu. İran, Rusya ve Türkiye’nin nüfuzu bulunan gruplar üzerindeki etkilerini kullanması ve ‘ateşkes ihlâllerinin minimuma indirilmesi’ konusunda uzlaşma çıktı.
Ateşkesin nasıl sağlanacağı, ihlâl durumunda ne yapılacağı konusu Astana’da bir karara bağlanmadı. Onun yerine, takip için üçlü bir mekanizma kurulması kararı çıktı. Bu karar taslak metinde vardı, ortak açıklamada teyit edilmiş ve yazıya resmen dökülmüş oldu.
İlk kez biraraya geldiler
Görüşmelerin sonunda yapılan ortak açıklamada, ortak mekanizma kurulması dışında, birkaç aydır üç ülkenin yürüttüğü görüşmelerde varılan uzlaşmalardan daha ileri bir karar çıkmadı. Ancak üç ülkenin, muhalifler ve rejimin aynı masaya oturduğu Astana görüşmelerinde bu uzlaşıyı bir kez daha vurgulamış olması önemli. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklamada da bunu görmek mümkün:
“Astana’da her şeyden önce rejim ve silahlı gruplar, muhalif gruplar ilk defa bir araya geldiler, aynı masa etrafında açılış toplantısında oldular. Tek alternatifin askeri değil, siyasi çözüm vurgusu hem müzakereye katılan rejim ve muhalifler tarafından, hem de deklarasyonda bunun yer alması Suriye'nin geleceği için çok kritiktir.”
‘İran rahatsızlığı’ ön plana çıktı
Reuters’a konuşan muhalif kaynaklara göre, İran’ın sahadaki rolü ve ihlâller üzerindeki etkisinin metne girmemiş olması, muhalifler tarafında memnuniyetsizlik yarattı. Ortak açıklama metnine muhalifler de, rejim de imza koymadı. Muhalifler memnuniyetsizliğini dile getirirken rejim ise sonuçtan memnun.
Muhalefet heyetinin başkanı Muhammed Alluş, İran’a bağlı Şii milisleri ve Hizbullah’ı kastederek, "Tüm tarafları ateşkese uymaya çağırıyoruz. Ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için yabancı terörist grupların ülkeden çıkarılması gerekiyor" dedi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da, daha önce varılan ateşkes anlaşması Ankara ve Moskova’da iki merkez kurulduğunu hatırlatarak, üçlü mekanizmada İran’ın rolünün çok önemli olduğunu vurguladı:
"Şimdi üçlü bir mekanizma kuruyoruz ki burada İran'ın rolü çok önemli. Sadece rejim bakımından değil, rejimin yanında değişik gruplar var. Hizbullah'tan tutun da İran'ın desteklediği gruplar… Bu grupların da ateşkesi ihlâl ettiğini görüyoruz. Bundan sonraki süreçte İran'ın da aktif bir şekilde rol alması ateşkesin geleceği için önemli. Sonuçta iki gün tüm çabalarımız, katkılarımız sayesinde iki gün süren Astana toplantısı başarılı bir şekilde tamamlandı diyebiliriz."
Suriye hükümeti temsilcisi Beşar Caferi, Astana görüşmelerinin başarılı olduğunu ve mutâbakatın sağlandığını söyledi. Barış görüşmeleri sonucunda Türkiye, Rusya ve İran’ın yayınladığı ortak bildiriyi değerlendiren, Suriye hükümetinin Astana görüşmelerindeki temsilcisi ve başmüzakerecisi Caferi, üç garantör ülkenin ortak açıklamasına desteğini vurgulayarak, “Nihayet herkesin üzerinde uzlaştığı, mutabakata dayalı bir belgemiz oldu” açıklamasında bulundu.
Lübnan’dan yayın yapan, Hizbullah ve rejime yakın Al Mayadeen televizyonu, rejimin talepleri arasında ateşkesin bir yıl daha sürmesi olduğunu da söylemişti. Ancak ateşkes için bir süre verilmedi.
‘Laik’ kelimesi ortak açıklama metninden çıkarıldı
Astana’da Rusya ve Türkiye’nin öncelik verdiği konular vurgulanırken, İran’ın ve muhaliflerin itirazları kısmen de olsa dikkate alındı. Muhalifler, sahada yaşanan ihlâllerde İran’ın etkisinin vurgulanmasını talep ediyordu. Ancak böyle bir söylem metinde yer almadı. Sadece ‘ihlâllerin minimuma indirilmesi için sahadaki gruplar üzerinde etkinin kullanılması’ ifadesi yer aldı.
Ancak taslak metinde yer alan ve muhaliflerin itiraz ettiği bir kelime, ortak açıklama metninden çıkarıldı. Taslak metinde, siyasi çözüm için ortaya konulan devlet modelinde ‘demokratik, mezhepçi olmayan, laik’ bir yapıdan söz edilirken, muhaliflerin isteği doğrultusunda, asıl metinden ‘laik’ kelimesi çıkartıldı.
Caferi de bu konuya değindi. Laik kelimesinin bildirgeden çıkarılmasını eleştirdi. Suriye rejiminin bu ifadenin kalması konusunda ısrar ettiğini ancak "muhaliflerin ve arkasındaki Türkiye’nin baskısı nedeniyle" bu ifadenin metinden çıkarıldığını öne sürdü.
Siyasi geçiş sürecine ilişkin somut bir karar çıkmadı
Üç ülke Ağustos 2016’dan bu yana Suriye konusunda işbirliği için görüşüyor. Üç ülkenin ortaklaştığı tek konu ülkenin toprak bütünlüğü.
Türkiye için de Rusya’yla işbirliği, güvenli bölge ve Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda Batı’dan beklediği desteği göremediği için önem kazandı. Çünkü başta ABD olmak üzere Batı tarafından IŞİD’le mücadele ettiği gerekçesiyle destek gören PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG, Türkiye sınırında tek taraflı kantonlar ilan etti. Bu sebeple Suriye’deki çözümde Türkiye için öncelik, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması haline geldi.
Ankara, altı yıldır süren iç savaştan sorumlu olduğu ve meşruiyeti kalmadığı için geçiş süreci nihayete erdiğinde Esed’in görevde kalmaması gerektiği görüşünde. İran için bölgedeki etkisini sürdürebilmesi için Esed’in görevde kalması ise kritik önemde.
Ülkedeki üslerini güçlendirerek Doğu Akdeniz’de kalıcı olmayı hedefleyen Rusya için ise önemli olan, Suriye’de işbirliğine devam edebileceği bir yönetimin olması. Esed, Rusya için vazgeçilmez değil.
Bu fikir ayrılıkları sürdüğü için metinde sadece ‘Suriye ihtilafına askeri bir çözüm olmayacağına ve ihtilafın sadece 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının tamamının uygulanması temelindeki bir siyasi süreçle çözülebileceğine dair inançlarını belirttikleri’ şeklinde bir madde yer aldı.
Yazının tamamını okumak için buraya tıklayınız.