Rusya’nın ‘Engellenemez’ Yeni Silahları ve Askeri Modernizasyon
Son yıllar AB ülkeleri ve ABD’nin yoğun ekonomik ve siyasi yaptırımlarına rağmen Orta Doğu’daki duruşundan taviz vermeyen Rusya, Suriye savaşında aktif katılımı askeri gücünü ve ordusunun hareket kabiliyetini tekrar gündeme getirdi.
2018 yılı sonu devlet kamu harcamaları belirlenirken askeri bütçe önemli pay aldı. Rusya önümüzdeki 10 yılda, 2027 yılına kadar, savunma gücünü modernize (sadece modernizasyon) etmek için yaklaşık 350 milyar dolar harcayacak. Öncelikler, nükleer saldırı önleyici sistemler, yüksek donanımlı füzeler ve genel kullanım amaçlı savaş araçları olarak sıralanıyor. Donanma modernizasyonu kapsamında yeni güçlü denizaltılar, yeni nesil kıtalar arası roket taşıyıcılar, korvetler, frigatlar, telsiz gemileri ve bilimsel araştırma gemilerinin artırılması planlanıyor.
Savunmaya ayrılan bütçenin önemli bir kısmı İçişleri Bakanlığı ve Dış istihbarat Servisi'ne tahsis edilecek. Rusya’nın bütün askeri harcamalarının yıllık bütçesi 70 milyar civarında ve GSYİH'sinin yüzde 5,4'üne mukabil geliyor. Rusya son 10 yıl askeri harcamalara ve modernizasyonuna farkedilir derecede önem verdiği biliniyor. Ve bu konuda bariz sonuçlar alınıyor.
Hipersonik Avangard Füzeleri
Geçen sene Rusya Savunma Bakanlığı, yeni hipersonik füze Avangard'ın başarıyla test edildiğini duyurdu. Haliyle Rus medyası açıklamaya önemli yer ayırdı. Ülkenin güneyindeki Yasni bölgesinden fırlatılan füzenin yaklaşık 6500 kilometre uzaklıktaki Kamçatka bölgesindeki hedefi başarıyla vurması çok sayıda kanal tarafından canlı olarak gösterildi. Kremlin'den yapılan açıklamada, Moskova'daki Ulusal Savunma Merkezini ziyaret eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in deneme sırasında füzenin ateşlenmesi emrini de bizzat verdiği söylendi. Savunma Bakanı ve Genel Kurmay Başkanı eşliğindeki ateşlemenin ardından füze hakkında bilgi verildi.
Hatırlanacağı üzere Rusya Devlet Başkanı Putin 2018 Mart ayındaki açıklamasında, aralarında Avangard'ın da bulunduğu birçok yeni silah sistemini kamuoyuna duyurmuş, bu silah sistemleriyle dünyanın her yanındaki hedeflerin vurulabileceğini belirtmişti. Ve açıklamasında ABD'nin füze savunma sistemlerini alt edebileceklerini eklemişti. Putin, 7 Haziran 2016’de ise hem konvansiyonel hem de nükleer savaş başlıkları taşıyabilen Avangard'ın seri üretim aşamasına geldiğini ve 2019'da Rus Ordusu'nun envanterine gireceğini belirtti.
Avangard füzelerini mevcut silah sistemlerinden ayıran şey atmosferde, kıtalararası menzilde Mach 20'nin üzerindeki hipersonik hızlarda uçabilmesi. Binlerce kilometrelik mesafede yatay ve dikey manevralar yapabilmesi ve tüm hava ve füze savunma sistemlerine karşı yenilmez etki gösterebilmesi. Kompozit manevraların kullanımı uzun, güdümlü uçuşlara izin veriyor ve kanatlı planör parçası plazma formunda bulunuyor. Bir meteor gibi yada ateş topu gibi gidiyor ve yüzey sıcaklığı 1600-2000 dereceyi bulabiliyor.
Başarılı yeni ürün tanıtımını yukarıdaki örnekte olduğu gibi genelde kurmaylarıyla Devlet Başkanı Putin yapıyor. 2018 bahar aylarında tanıtılan İskender-M füzelerini başka bir örnek olarak anlatmak mümkün.
‘İskender-M’ Taktik Füzeleri
Vladimir Putin’in iddialı bir şekilde, hiçbir hava savunma sistemi tarafından' engellenemeyecek füzeler olarak tanıttığı 500 km menzilli yeni "İskender-M" taktik füzelerinin test görüntüleri yayınlanmıştı. Astrahan şehri yakınlarındaki 'Kapustin Yar' isimli alanda gerçekleştirilen test atışlarında 100 km'den fazla mesafedeki hassas hedeflerin başarıyla imha edilmesi kamuoyu ile paylaşılmıştı.
NATO'nun 'SS-26 Stone' olarak adlandırdığı, yüksek hareket ve manevra kabiliyetine sahip İskender-M taktik füzeleri 20 dakikada operasyonlara hazır hale gelebiliyor. 500 kilometrelik menzile sahip bu sistemler, Sovyetler Birliği ve ABD arasında 1987'de imzalanan Orta Menzilli Nükleer Silah Anlaşması'nın ardından kullanımdan kaldırılan OTR-23 Oka sistemlerinin yerini almıştı.
Rusya’nın 'menzil kısıtlaması olmayan', 'engellenemez' füzeleri
Rusya Savunma Bakanlığı, Beyazdeniz'deki denizaltılarıyla 3100 km mesafeden yine Kamçatka bölgesindeki hedeflerin başarıyla vurulmasının görüntülerini yayınladı. Dört balistik füzenin aynı anda tarihte ilk defa denendiği görüntülerde ‘’Yuriy Dolgoruki stratejik denizaltımız Kuzey Kutup bölgesindeki Beyazdeniz sularından tarihte ilk defa aynı anda 4 kıtalararası 'Bulava' füzesini başarılı bir şekilde fırlatmıştır. Su altından yaklaşık 40 metre derinlikten birkaç saniye arayla ateşlenen füzeler Kamçakta Yarımadası 'Kura' poligonundaki hedefleri vurmuştur" deniyor.
Devlet Başkanı Putin’in mart ayı başında Federal Meclis'te yaptığı konuşmada da dünya ordularında benzeri olmayan başka silah türlerinden bahsetmiş ve büyük bir yankı uyandırmıştı. Putin "Yeni kuşak füzeler geliştirdik" demiş ve kod adı Sarmat olan kıtalararası füzeyle yapılan bu yeni füze sistemi denemelerinin "faal bir aşamaya girdiğini" belirtmişti. Sovyet döneminden kalan Voyvoda füzelerinin yerine geliştirilen Sarmat'ın kabiliyetleri çok daha büyük elbette. Aktif uçuş süresi kısa ve füze savunma sistemleri tarafından tespit edilmesini zorlaştırıyor. Sarmat için tanıtımında ‘bir dizi yüksek verimli nükleer savaş başlığı taşıyabilir, buna hipersonikler de dâhil. Ayrıca en güncel füze savunma sistemi delme sistemine sahip’ deniyor.
Putin’in Federal Meclis'te kısa bir video sunumunun ardından "yeni sistemin herhangi bir menzil kısıtlaması yok. Güney Kutbu'ndan, Kuzey Kutbu'ndaki hedefleri de vurabilir. Özellikleri sayesinde hiçbir füze savunma sistemi, hatta gelecekte geliştirilecek olanlar da engel olamaz" diye söylemiş ve eklemişti: ‘’Rusya'nın 'tüm sorunlara rağmen dünyanın en büyük nükleer gücü olarak kalmaktan' gurur duyduğunu, 'Kimse bizimle konuşmak istemiyordu, kimse bizi dinlemek istemiyordu. Şimdi bizi dinleyin!'.
2010 Şubat ayında, Devlet Başkanı Dmitri Medvedev döneminde Rusya'nın "Yeni Askeri Doktrini"ni kararı alınmıştı. Bu doktrin kararlarıyla Rus ordusunun eski ağır alışkanlıkları terketmesi ve modern şekle bürünmesi amaçlandı. Yeni askeri doktrinde nükleer, biyolojik ve kimyasal silah teknolojilerin dünya standartlarında geliştirilmesi; uluslararası terör, askeri ve siyasi istikrarı tehdit eden etkenlerin ortadan kaldırılması; Irak ve Afganistan'daki durum, Yakın ve Orta Doğu'da, Güney Asya ve Afrika'nın birçok ülkesinde meydana gelen gelişmelerin takibi sayılabilir. Askeri bütün kararlarda, ayrıca NATO füze savunma sistemi programı modernizasyon sürecide esas belirleyici etken olmuştur diyebiliriz.
Yirmi birinci yüzyıl Rusya ve NATO işbirliği dönemi olacak
Moskova, AB'nin füze savunma sisteminin Rusya'ya karşı olmadığı yönündeki açıklamalarını da yeterli bulmamıştır. Haziran 2011'de Rusya, ABD'nin Avrupa füze savunma sistemi ile ilgili çalışmaları doğrultusunda hedef ülkenin Rusya olmayacağını hukuki açıdan garanti altına almak istemiş ve füze kalkanının tam bir ortaklık anlayışı ile kurulmasını talep etmişti. NATO ise olumsuz cevap vermekle birlikte Rusya ile ilişkilerini bozmama adına, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen "Yirminci yüzyıl Sovyetler Birliği ve NATO'nun mücadelesi ile dolu bir dönem oldu. Yirmi birinci yüzyıl ise Rusya ve NATO'nun işbirliği dönemi olacak" açıklamasında bulundu.
Rusya’da devlet başkanlığına Vladimir Putin geldikten sonra sosyal ve ekonomik alanlarda olduğu gibi savunma gücü ve silah sanayinde de toparlanmalar gerçekleşti. Sovyetler döneminden kalan Batı’ya ve ABD’ye karşı soğuk savaş refleksi halen kendisini hissettirse de ‘güçlü devlet’ olma unsurları artık başka etkenlerde de aranmakta. NATO’nun genişlemeye yönelik açıklamaları, Gürcistan savaşı, daha sonra Suriye’nin savaş ortamına girmesi gibi sebepler Rusya'nın askeri modernizasyonda hızlanlanması adına önemli etkenler olmuştur. Putin döneminde Rusya ekonomisinde ve başka alanlarda ki bütün gelişmeler uluslararası arenada Rusya’nın eski “süper gücüne” kavuşması şeklinde algılandı. Rusya karar alıcıları ise bunu farkında olarak aktif ve etkili bir dış politika izlemeye yöneldiler. Moskova “Yakın çevre” ülkeleriyle ilişkilerini sıkı tuttu, bölgesel hâkimiyetini güçlendirdi. Bunun yanında Amerika ile ilişkilerini güçlendirecek adımlar attı ve sert konflikt teşkil edecek konulara girmedi. Dış ilişkilerinde alternatif olarak Uzak Doğu ülkeleriyle anlaşmalarını ve ticaretini geliştirdi. Orta Doğu’da sıkı bir diplomasi uygulayarak bölgede söz sahibi olmak için kalıcı adımlar attı. Putin'in belirtmiş olduğu "diğer ülkelerin askeri güçlerini artırımı" ifadesi, Rusya'nın askeri modernizasyon bağlamında geri kalmayacağı yeni bir silahlanma süreci olarak ortaya çıktı.
A. A. Osmanoğlu