Moskova maça soğuk! - HABER İZLENİM
Lokomotiv Moskova-Fenerbahçe UEFA kupası rövanş maçı için gittiğimiz Moskova'daki genel hava, Türkiye-Rusya arasındaki gerginliğin spor müsabakalarına yansıyacağı endişesini boşa çıkardı. Açıkçası ne siyasi gerginlik ne de maç Moskovalıların beklediğimiz ölçüde umurundaydı.
Korku üzerine bir şeyleri bina etme hastalığı tüm hızıyla devam ediyor. Yıllar öncesinde burnumuzun dibindeki Yunanistan ile pilotlarımız periyodik olarak it dalaşına girer, bu gelişme ajansların ‘acil' kodlu haberleri arasında başı çekerdi.
Bu hasmane tavır ile halklar karşılıklı birbirine diş biler, gıyaplarında en büyük gıybeti ederdi! Çok sonra yolu Yunanistan'a düşenler, halkın sıcak ve samimi tavırları sonrası gördü ki; o it dalaşı, marangoz talaşı derken, toplum birileri tarafından telaşlı ruh haline büründürülüp bu korkunun üzerine canım imparatorluklar bina etmişti!..
Savaş uçağının düşürülmesi sonrası Rusya ile ilişkilerin gerildiği süreçte Fenerbahçe'nin Lokomotiv Moskova ile eşleşmesi, benzer psikolojik harbin içine sürükledi bizi. Haftalar öncesinden Rusya'ya nasıl gideceğimizin hesapları bağrımızda ince sızılara sebep olacak boyuta gelmişti. Uygulanan katı vize prosedürleri ve Rusya'da bizi bekleyen olası tehditler meslektaşlarımız arasında şehir efsanelerine yol açmaktaydı.
Ülke girişindeki muhtemel ağır yaptırımlar, gece sokağa çıkma konusundaki yüksek riskler, bazı basın kuruluşlarının seyahatlerini iptaline kadar vardırmıştı…
Rus hükümetinin ‘özel' uçak seferlerine izin vermemesi sonrası Fenerbahçe kafilesi ile aynı tarifeli uçakla ‘genel' bir seyahate çıkacağımızı öğrendiğimizde açıkçası derin bir nefes aldık. Kafile limana indiğinde alınan özel önlemler ile alandan sorunsuz çıkmayı başarınca üzerimizdeki sıcak tedirginlik bu kez yerini soğuk havanın ısırgan darbelerine bıraktı! Kafile ile birlikte şehre doğru yol alırken takımın oteline gideceği güzergahta polisler kavşakları kapatıp ekibin sorunsuz bir şekilde konaklama yerlerine ulaşmasını sağlaması ile hayat bizim için artık normalleşmişti…
Şehrin atmosferine dikkat kesildiğimizde gördüğümüz şey, havanın eksilerde seyretmesi gibi halkın maça ilgisi de buz kesmişti. Ne kimse maçtan bahsediyordu ne de biz lafı maça getirecek bir ortam buluyorduk! Şehir turu yapma düşüncemiz ise Kiril alfabesinden oluşan tabelalar nedeniyle okuryazarlık oranımızın bir günde sıfırın altına inmesi ile bizi çoktan üşengeç bir moda sokmuştu!
Gözlerimiz, Demirperde ülkelerinin klasik mimarisi arasında yer alan yan yatmış kibrit kutusu benzeri binalar arasına serpiştirilmiş yeni ve modern yapıları gözlemlerken bir yandan da nur yüzlü taksici kesiyorduk! Neden derseniz; klasik olarak taksiciler konusunda eşten dosttan aldığımız tavsiyeler doğrultusunda herkese tedirgin ve şüpheli bakıyorduk. Şehrin nabzını tutacağımız helal süt emmiş bir taksici derdimize derman olacaktı. Göz göze geldiğimiz taksici ile din, dil ve ırklık konusunda birçok ortak noktamız vardı. Tek kusuru spordan anlamaz ve hoşlanmaz biri çıkmasıydı Özbek Şakir'in. Spor dışı sohbetiyle içimiz ısınırken, Şakir'e bizden çay söyledik herkes adına...