Bakan Günay MK’ya konuştu: Hedefimiz 10 milyon Rus turist

Rusya'nın kültür başkenti St. Petersburg’da Devlet Servis ve Ekonomi Üniversitesi’nin fahri doktora unvanı verdiği Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Rusya’nın en çok satan gazetelerinden Moskovski Komsomolets (MK) muhabiri Olga Rahimjanova’nın sorularını cevapladı. Türkiye’nin turizm alanında dünyada ilk 10 ülke arasında olduğunu ifade eden Günay, hedeflerinin 10 milyon Rus turist olduğunu söyledi. Turizm Bakanına göre Rusya da daha fazla Türk turist çekebilmesi için Türkiye’deki tanıtım programlarını artırması gerekiyor.

1- Türkiye geçen yıl turizmde yaklaşık 25 milyar dolar gelir elde etti. Toplam 30 milyon turistin 3,4 milyonu ise Rusya vatandaşı idi. Günümüzde Turizm Türkiye’nin en önemli gelir kalemlerinden birini oluşturuyor. Bunun dışında turizm alanındaki iş kollarında da farklılaşmaya gittiniz. Türkiye günümüzde kumu, güneşi ve deniziyle son derece popüler. Ancak tarihi, mimari ve arkeolojik potansiyelini tam olarak kullanamıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye turizminde ne gibi gelişmeler görülecek. Bu alanda ne gibi yenilikler düşünüyorsunuz?

Türkiye 25 yıl önce turizmi ciddi bir politika olarak ele aldı ve o tarihten bu yana turizm alt yapısını geliştirmeye çalıştı. Planlamalar yaptı, yeni otel yatırımları yaptı, tarihi mekanlarını iyileştirmeye çalıştı ve dünya çapında bugün gelen turist bakımından 6. sırada. Gelir bakımından ise 8-9. sırada. Yani dünyanın ilk 10 turizm ülkesi arasında yer alıyor. Tabiki Avrupa’nın ve Rusya’nın güneyinde bir sıcak iklim ülkesi olmaktan kaynaklanan avantajlarımız var.

Turistler öncelikle Dünyanın her yerinde sıcak iklim, deniz, güneş ve kum gibi tatil imkanları arıyorlar ama bunun yanı sıra yemek lezzeti, geleneksel sanatlar, mimari, arkeoloji ve müzeler gibi başka alanlara da zaman içinde yöneliyorlar. Biz dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alan bir ülke olarak turizmimizi çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Termal turizmi, kış turizmi, kongre turizmi, tarih turizmi ve şehir turizmi gibi alanlara yeni yatırımlar yaparak ve yeni tanıtım programları yaparak ziyaretçileri çekmeye çalışıyoruz. Genellikle Avrupa’nın kuzeyinden gelen ve sıcak özlemi çekenler öncelikle denizi tercih ediyor. Ancak 3. veya 4. kez geldiklerin de de bu denizi tercih ettikleri yerlerin ören yerlerini, sivil mimarlık örneklerini görmeye başlıyorlar.

Türkiye’ye Amerika’dan, Hindistan’dan, Çin’den veya Japonya’dan gelenler ise denize girmekten çok tarihi, turistik ve mimari yerleri gezmeyi tercih ediyorlar. Bizde son yıllarda daha çok bu hedeflere yönelmeye çalışıyoruz ve gelenleri bu alanlara çekmeye çalışıyoruz.

2- Türkiye’nin Suriye’ye olan yakınlığı turizm alanındaki planlarınıza olumsuz bir etki oluşturuyor mu? Rus turistler için güvenlik alanında ek tedbirler düşünülüyor mu? Türkiye’ye gelen Suriyeli göçmen sayısında bir azalma var mı?

Biz bütün turistler için gerekli güvenlik önlemleri almaya çalışıyoruz. Ülkemize ister Almanya’dan, ister Rusya’dan veya Amerika’dan gelmiş olsun kimsenin herhangi bir sağlık sorunu yaşamasını istemiyoruz. Suriye ile ilgili geçen yıl ciddi bir kayıp yaşamadık. Suriye bizim çok yakın bir komşumuz. Karşılıklı olarak 500 bin insan Suriye’den Türkiye’ye, Türkiye’den de Suriye’ye geçiyor. Ama bu gerginlik sürerse bazı sıkıntılar bazı kayıplar olabilir. İstiyoruz ki Suriye insan hakları konusunda güvenilir, barışçı, kendi halkıyla barışık bir yönetime kavuşsun ve bütün sıkıntılar hem Türkiye için hem bölge için sona ersin.

3-Türkiye’ye gelen Rus turisti bize biraz da olsa tanımlayabilir misiniz? Son dönemde bu turistlerin kültür seviyesi, eğitim ve davranışlarında gözle görülür bir değişim var mı?

Biz Türkiye’ye gelen Rus turistlerden memnunuz. Sayıları da yıldan yıla artıyor ve daha da artması için elimizden geldiği kadar uğraşıyoruz. Rusya’da yapılan bütün turizm fuarlarına katılıyoruz. Ben bu yıl Rusya’nın kendi iç turizm fuarına da geldim.

Rus halkı tarih içinde büyük serüvenler yaşamış bir halk. Dostoyevski’yi, Puşkin’i, Tolstoy’u, Çaykovski’yi içinden çıkarmış bir halk. Bu halkın çok derin bir tarihsel ve kültürel kökü var. Türkiye’de bu tarih ve kültür köküne hitap edebilecek bir ülke. Hem tatil yapıyorlar diledikleri gibi eğleniyorlar, hem de ören yerlerini görüyorlar. Örneğin Bizim bazı inanç turizm merkezlerimiz var. Trabzon’da Sümela Manastırı gibi, ya da Antalya Demre de Saint Nikola gibi. Bu alanlarda da çok sayıda Rus turisti görüyoruz. Bu yüzden Rus turistler bizim Türkiye’deki en yakın komşularımız ve misafirlerimizdir ve onların sayılarının 5 milyona 10 milyona çıkması için her türlü imkanı seferber etmeye çalışıyoruz. Sizinde bildiğiniz gibi vizeyi kaldırmak bu sayıyı oldukça hızlandırdı. Sanıyorum ki ilişkilerimiz turizm alanında daha da iyiye gidecek.

4-Rusya Türkler için nasıl bir ülke? Başkentin dışında hangi bölgeler Türklerin ilgisini çekiyor. Sizce Rusya’da Türk turistlerin en çok ilgisini çekebilecek şey nedir? Tarih mi? Mimari mi? Yiyecekler mi yoksa buranın doğası mı?

Öncelikle Türkiye Rusya’yı yeni öğreniyor. Biz çok büyük bir talihsizlik yaşadık. Rusya bizim öncelikle çok yakın bir komşumuz. Tarih içinde de o dönemde bütün ülkeler birbiriyle savaşıyordu ve savaşlar kaçınılmazdı. Ancak savaşlar aynı zamanda tanışmayı da getiriyor. Fakat 20. yüzyılda biz soğuk savaşın ortaya çıkardığı gerginlikleri yaşadık ve bu soğuk savaş iki ülkenin birbirini yakından tanımasını engelledi. O yüzden Türkiye’nin yaşlı kuşakları Rusya’yı pek fazla tanımıyor. Ancak Türkiye’nin genç kuşakları ve genç işadamları Rusya’ya geliyorlar. Rusya’da şu anda Moskova’da veya başka bölgelerde çok sayıda işadamı, alışveriş merkezleri, oteller ve havaalanları inşa ediyor. Ve onlarla beraber Rusya’ya gelen genç mühendisler, teknik elemanlar var. Aynı şekilde bu alanlarda Ruslarda çalışıyor. Bu sayede iş dünyası olarak iki tarafta birbirini daha yakından tanımaya başladı. Bizde eskiden sadece Moskova bilinirdi. Moskova’da soğuk savaş yılları sırasında polis takibi altında gidilecek bir yer olarak kabul edilirdi. Şimdi insanlar bu St. Petersburg’un ne kadar güzel bir şehir olduğunu duyuyor ve Soçi gibi yerlerin turizm açısından ne kadar önemli olduğunun farkına varmaya başladı.

Rusya’nın da Türkiye’de zaman zaman sergiler, müzik etkinlikleri ve sinema etkinlikleri gibi etkinlikleri yaparsa, yani Rusya’nın tanıtılması konusunda biraz daha gayret gösterirse inanıyorum ki Türkiye’den de Rusya’ya gelen ziyaretçi sayısı artacaktır. Çünkü Rusya bir yabancı için çok renkli, çok canlı ve çok güzel bir ülke.

5-Bir çok Rus turist hizmet kalitesinin düşmesinden şikayetçi. Sanırım bu Türkiye’ye gelen turist sayısının azalmasından dolayı ortaya çıktı. Bu durumu düzeltme planınız var mı? Bunun için herhangi bir adım attınız mı?

Ben yıllardır çeşitli vesilelerle Rusya’ya geliyorum, buradaki fuarlara katılıyorum, Rus operatörleriyle ve Rusya’daki turizm acente yetkilileriyle görüşüyorum. Eski yıllara göre bu şikayetler epey azaldı. Tabi sıfıra inmez çünkü 30 milyon insan geliyor ve mutlaka bu kadar çok insanın olduğu yerlerde bazı şikayetler olabilir. Ama biz herhangi bir sorunu çok yakından takip ediyoruz. Bazen bir trafik kazası oluyor, bazense gıda zehirlenmesi. Ama biz bütün bu olaylara umursamaz bir şekilde uzaktan bakmıyoruz. Hepsine müdahale etmeye çalışıyoruz. Rus veya öteki misafirlerimizin sorunlarını gidermeye çalışıyoruz ve bu sorunlarında tekrar etmemesi için de elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz. Ama tabi ziyaretçilerimizin de daha dikkatli olması gerekir. Gelişi güzel araçlara binmemesi, gelişi güzel yerlerde yemek yememesi önemli. Böylece hem onların hem de bizim ilişkilerimiz, güvenliğimiz ve sağlığımız korunmuş olur.

6-Türkiye’de Hristiyan kültürüne ait bir çok eser var. Bunları koruma altına alma veya onarma gibi planlarınız var mı?

Biz şu anda çok sayıda kiliselerde, camilerde ve manastırlarda ayrım yapmaksızın onarım yapıyoruz. Aynı zamanda birçok Roma kalıntısı antik tiyatroda ve şehirde de onarımlar yapıyoruz. Örneğin Trabzon’daki Sümela manastırında restorasyon çalışmalarımız var. Van’daki Akdamar kilisesinde onarım çalışmalarını önemli ölçüde bitirdik. Antalya Demredeki Sain Nikola kilesinde, Tarsustaki Saint Paul, Kapadokyadaki Kaya kiliselerindeki onarım çalışmalarımız sürüyor. Türkiye’nin her yerinde farklı kültürlerin eserleri var. Ve biz bunların hepsini tarihin bize bir emanetidir diye elimizden geldiği kadar bakmaya çalışıyoruz. Gelen insanların inançlarına uygun biçimde orayı saygılı bir biçimde ortam içinde ziyaret etmeleri için gerekli şartları hazırlamaya çalışıyoruz.

7-Günümüzde Türkiye AB’ye girmeye çalışıyor. Sizce Türkiyenin bu topluluğa girme şansı var mı? Türkiye bildiğiniz gibi İki kıta arasında yer almakta. Sizce Türkiye hangi uygarlığa daha yakın Avrupa mı yoksa Asya mı? Avrupalı ya da Asyalı bir Türkiyenin özelliği nedir? Nasıl tanımlanır?

Biz tarih içinde Avrupa’yla çok yakın ilişkileri olan bir ülkeyiz. 1300’lerden sonra Avrupa kıtasına geçmişiz ve Osmanlı imparatorluğu yaklaşık 600 yıl boyunca savaşmış, barış yapmış ama büyük ölçüde Avrupa topraklarında yaşamış. Ancak tarihi köklerimiz itibariyle de Asyalı bir halkız. Yani inançlarımız, geleneklerimiz gibi bir çok özelliklerimizle Asyalı bir halkız. Batı bizim için bir demokrasi standardı oluşturuyor. Bir insan hakları düzeni ve evrensel hukuk düzeni anlamına geliyor ve o süreçten kopmak istemiyoruz. Yani demokratikleşme, çoğulculuk ve katılımcılık gibi ilkeler ve batının oluşturduğu kurumlar bizim için son derece önemli. Ama biz AB’ye dahil olmaya çalışırken Rusya başta olmak üzere doğulu komşularımız ya da Asyalı komşularımızla da ilişkilerimiz son derece geliştirmeye çalışıyoruz. Asya’da oluşacak olan bu tür dayanışma hareketlerinin içinde yer almaya da elimizden geldiği kadar çaba göstereceğiz.

8- Hala Türkiye Yunanistan ve Türkiye Kıbrıs Rum kesimi ilişkilerinde bir gerginlik hakim. Bildiğiniz gibi Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Türkiye dışında tanıyan bir ülke yok ve Türkiye dünya tarafından adada işgalci olarak görülüyor. Aradaki gerginliği yumuşatmak için kültürel alanda bir şeyler yapılıyor mu?

Bizim Yunanistan’la şu anda bir sorunumuz olduğu söylenemez. Geçmiş yıllarda olmuş olabilir ancak şu an Yunanistan en yakın müttefiklerimizden birisi. Yunanistan’ın ekonomik krizinde Türkiye 10 bakanla Yunanistan’a giderek her alanda işbirliği önerdi. Biz Kültür ve Turizm bakanlığı olarak Yunanistan’la uzak pazarlarda ortak destinasyon çalışmaları yapmak konusunda projeler ürettik. Yunanistan da en çok bazı adalar da vizeyi hafifleterek Türkiye’den turist gelmesi veya Türkiye’yle turizm konularının geliştirilmesinde adımlar attı.

Güney Kıbrıs Kuzey Kıbrıs ayrımı ise bir talihsiz sorun. Biz daha önce birleşmiş milletlerin önermiş olduğu planı kabul ettik. Ancak Rum tarafı reddetti ve bizimde yapacağımız fazla bir şey kalmadı. Biz uluslararası platformda ortaya çıkarılacak olan çözüm önerilerini, Kıbrıs’ta her toplumun kendi hakları ve özgürlükleri saklı kalmak kaydıyla bir araya gelmesini içtenlikle destekliyoruz. Bu konuda iyimser bir adımı Rum tarafından da beklediğimizi söylemem gerekiyor.