Ukrayna krizi Tahran ve Moskova’yı yakınlaştırıyor
- Bölüm: Rusya-İran ticaret koridoru ve ekonomik ilişkiler
Rusya için İran Türkiye’ye alternatif olur mu?
HABER ANALİZ | HABERRUS - MOSKOVA
Bu yazı dizisinin ilk bölümünde Ukrayna krizinde son aylarda gelişen Rusya ve iran arasındaki ticari yakınlaşmayı ve ortaya çıkan yeni ticaret yollarını ele alacağız. İki ülkenin askeri alandaki yakınlaşması ise ikinci bölümün konusu.
Son yıllarda farklı nedenlerle Batı’nın en ağır yaptırımlarına maruz kalan iki ülke konumunda olan Rusya ve İran yaşanan konjonktürel gelişmelerle birbirine daha çok ihtiyaç duyan iki ticari ortağa dönüşüyor.
İkinci Dünya Savaşı’nda Batı bloğu Hitler Almanya’sına karşı savaşan Sovyetler Birliği’ne stratejik öneme sahip askeri ve insani yardım koridorunu İran üzerinden açmıştı. İran, 80 yıl sonra bu sefer Batı bloğuna karşı mücadele veren Rusya’nın güneye açılan kapısı olma konusunda yine hayati bir rol oynuyor.
Bilindiği gibi Hitler’e karşı İngiltere ile Sovyet Rusya arasında 26 Mayıs 1942’de varılan ittifak anlaşmasıyla Sovyetlere yardımların İran üzerinden yapılması kararlaştırıldı.
Ancak İran beklenenin aksine Sovyetler ve İngilizlerin baskılarına rağmen bu yardıma izin vermedi. Bunun üzerine İngiltere ve Rusya Ağustos ayında İran’ı işgal etti ve Rıza Şah’ı tahttan indirip yerine oğlu Muhammed Rıza Pehlevi’yi geçirdi. Tahran bölgesi tarafsız olmak üzere İran, parçalara ayrıldı ve Kuzey İran Sovyet, diğer kısımlar ise İngiliz işgali altına girdi.
Bunun neticesinde İngiltere ve Sovyetler Birliği istediğine ulaşmış, İran sorununu çözerek bölgede boğazları ve Türkiye’yi kullanmadan Moskova’ya ‘Kuzey-Güney’ koridorundan gerekli yardımı sağlamış oldu.
Yılar içinde yaşanan gelişmeler, Hazar üzerinden zor coğrafi şartlardan oluşan Kafkaslara uzanan ve oradan da batı Rusya’ya kadar gelen bu koridorun atıl kalmasına, konjonktürel olarak bölgesel bazda kullanılmasına evirildi.
24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri harekatla birlikte Batı bloğunun Rusya ile kara, deniz ve hava trafiğini askıya alması, Rusya’yı alternatif güzergahlar arayışına itti.
**Kuzey-Güney Ticaret Koridoru Ne Anlama Geliyor?**
Ukrayna kriziyle birlikte reel politikanın değişmesi uzun yıllardır Batı yaptırımlarına maruz kalan Moskova ve Tahran yönetimlerini hızlı kararlar almaya zorladı.
Moskova ve Tahran hükümetleri, Kuzey-Güney ulaşım koridorunun uygulanmasına yönelik 25 milyar dolarlık yatırımı onayladı.
Öte yandan uzun yıllardır atıl kalan Kuzey Kafkas, Güney Kafkas ve Hazar bölgesi Rusya’dan yeni yol ve yatırım teşvikleri almaya başladı.
Batı'nın Rusya ve İran üzerindeki ekonomik baskısı, her iki ülke liderlerini Batılı devletlerin etkisinden bağımsız, büyüyen Asya ekonomilerine odaklanan ayrı bir koridor oluşturmaya sevk etti.
Yeni güzergahın işletilmesi, Rus petrol, gazının başta Asya olmak üzere dünya pazarlarına ulaşmasını önemli ölçüde kolaylaştıracak.
Doğu Avrupa'dan Hint Okyanusu'na kadar uzanan üç bin kilometrelik bu rota çevrelediği ülkeler dikkate alındığında fiilen dış etkilerden korunuyor. Yaptırımlar altındakiler de dahil olmak üzere birçok İran ticaret gemisi Hazar Denizi'ndeki yeni rotayı şimdiden kullanıyor.
Yeni rota, başarılı bir şekilde uygulanması halinde hem Rusya hem de İran için büyük faydalar vaat ediyor. Hazar Denizi ve İran üzerinden geçiş, Akdeniz'in aksine binlerce kilometre yoldan tasarruf sağlayacak ve aslında her iki ülke üzerindeki yaptırım baskılarını etkisiz hale getirecek.
Teknik olarak bu kısa sürede tam manasıyla başarılamasa da Moskova ve Tahran karayolu ve demiryolu altyapısına yatırımın yanı sıra bölgesel sorunların da bir an önce çözülmesi için ortak hareket etme kararı aldı.
**Projenin ekonomik yönünde ‘kazan kazan’ formülü**
Bugün Kuzey-Güney koridoru boyunca tedarik edilen malların ana hacmi enerji ve tarım ürünlerinden oluşuyor. İranlı şirketler, Rus tahılının üçüncü büyük ithalatçısı ve tedarik edilen ürün yelpazesi gün geçtikçe büyüyor.
İran’dan gaz türbinleri, polimer ürünler, tıbbi ekipmanlar, araba yedek parçalarının teslimatları çoktan duyurulurken, Rusya, Buşehr'deki santral için İran’a nükleer yakıt ve ekipman sağlıyor.
İran’ın yaptırım tecrübesi, alternatif ödeme yöntemleri, paralel ithalat gibi bir çok alanda ikili işbirliği ‘kazan kazan’ politikasıyla paralel gelişiyor.
Evet, bazı problemler var. Örneğin, karayolunun bazı dağlık kesimlerinin bazı bölümlerinin bozuk olması yada su kanallarının dar bölümlerinin varlığı nedeniyle gemilerin Volga-Don kanalından geçişinde periyodik olarak meydana gelen trafik sıkışıklığı gibi. Ancak, bu sorun zaten çözülüyor: Rus tarafı, su geçiş merkezinin kullanılabilirliğini artırmak için 1 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor.
**Batı gelişmeleri yakından takip ediyor**
Ancak, bu büyüklükte bir proje ile yeni bir ticari koridorun geliştirilmesi, potansiyel olarak bu durumdan maddi zarar görecek ülkeler tarafından da yakından takip ediliyor.
Ukrayna'daki çatışma, Rusya'nın dış dünyadan tamamen izole edilmesinin yanı sıra Avrupa devletlerinin ekonomilerinin zayıflaması ve Avrupa'dan ABD'ye mali akışın yeniden yönlendirilmesi için de kullanıldı.
İran ve Rusya arasında gelişen işbirliği ve gelecekte Batı’nın kontrol edemeyeceği yeni bir ticari iletişimin ortaya çıkması, ABD liderliğindeki Batı'nın ekonomik hegemonyası için ciddi bir tehdit haline dönüşebilir.
Bu proje gelecekte bağımsız bir politika yürütmek isteyen yada buna mecbur kalan diğer dünya ülkeleri için emsal teşkil edebilir.
Ayrıca Çin, Hindistan ve Rusya gibi büyük güçlerle iş birliği yapması İran için küresel bir oyuncu olma anlamına geliyor. Bu bağlamda İran’ın BRICS üyeliğinin kabul edilerek bölgesel düzeyde bu bloğun güvenlik ve ekonomi şemsiyesi altına girdiği de unutulmamalı.
**Rusya’nın yaptırımları hafifletmesine imkan tanıyacak**
Kuzey-Güney koridoru hayata geçirilirse, Rus şirketlerinin Avrupa ile ticaretteki zararlarını da büyük ölçüde telafi edebilecek.
Ana deniz yolları limanlar ve uluslararası sigortacılılığın Batılı ülkeler tarafından kontrol edilmesi Rusya için uzun bir süre eski rotaların kullanımını artık imkansız hale getiriyor. Dolayısıyla mevcut koşullarda Rusya'nın İran'la yakınlaşarak yönünü Doğu'ya dönmesi tamamen mantıklı görünüyor.
**Ekonomide Nato üyesi Türkiye yerine İran modeli**
Rusya açısından Karadeniz ve boğazlar üzerinden Kuzey Güney hattını kurmak maddi olarak çok daha ucuz olması hasebiyle akıllara daha mantıklı gelebilir.
Zira 2022’de Türkiye ile Rusya’nın ticaret hacmi 70 milyar dolarları aşarak tarihi rekor seviyesine çıktı. Rusya yinede tüm yumurtaları bir sepete koymuyor.
Nato üyesi Batı müttefiki bir ülkenin yaptırımlardan korkmadan bağımsız bir politika uygulayarak Rusya ile böyle bir ilişkiye girmesi tabiki beklenemez. Türkiye, seçimler öncesi, ekonomik gerekçelerle Rusya ile pragmatik bir ilişki sürdürürken benzer şekilde Rusya’da Ukrayna krizi bitene kadar götürebildiği yere kadar Türkiye ile ilişkilerini geliştiriyor.
Ancak, yeni bir ulaşım rotası oluşturmanın riskleri ve maliyetleri göz önüne alındığında İran’da en az Türkiye kadar kırılgan bir ülke. İlk olarak, altyapı inşaatı için potansiyel finansal maliyetler ve zaman gerekiyor.
Ayrıca "Kuzey-Güney"in başarılı bir şekilde işlemesi büyük ölçüde Asya, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin Rusya ve İran’a uygulanan "yaptırımlar" yoluna katılıp katılmamasına bağlı. Ve tabiki ABD ve müttefikleri, bu rotanın uygulamaya geçmesini bozmak için her türlü çabayı gösterecek.
**İran ve Transkafkasya'daki durumun istikrarsızlaştırılması**
Batı’nın Rusya ve İran’ı abluka altına alarak benzer projelerin hayata geçirilmesini önlemesi, benzer bağımsız yolara girişebilecek olası ülkelere de bir örnek teşkil ediyor.
Tarihte kendi çıkarları için hükümetler devirip, darbeler yaptıran Batı istihbarat örgütlerinin Ukrayna’daki çatışmanın genel olarak uzaması zemininde, İran ve Transkafkasya'daki durumu istikrarsızlaştırma girişimleri tabiki var ve olacaktır.
Bu bağlamda Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan gelişmeler, Zangezur Koridoru projesinin uygulanmasında yaşanan gecikme ve Erivan ile Moskova arasında Kollektif Güvenlik Antlaşması Örgütü bünyesinde yaşanan gerilim bu düzlemde okunmalı.
Rusya ve İran’ın birbirine zoraki yakınlaşması Kuzey ve Güney Kafkasların daha da öneminin artmasına yol açarken, başta İngiltere ve Batı’nın çeşitli enstrümanlar ve kukla yönetimleri kullanmasıyla bu bölgelere nüfuzunu da artırcaktır.
**İran güneyindeki Çabahat limanını geliştiriyor**
Kuzey-Güney koridorunun potansiyel olarak gelecek vadettiğini anlayan İran, ekonomik bağımsızlığa ulaşmak ve yaptırımlardan dolayı erişemediği bazı sektörlerde Rusya’nın desteğini almak için girişimlere başladı bile. İran hükümeti, güneyindeki Çabahat limanını geliştiriyor, Hindistan’a açılan tarafı genişletip yeni inşaatlar yapıyor. Çabahat limanı aynı zamanda İran’ın güneyinde uluslararası ticaret koridoruna açılan adeta bir kapı konumunda. Metal sanayiye ve petro-kimya alanlarına odaklanan İran, Rus Lukoil ve Gazprom ile 45 milyar dolarlık yeni anlaşmalar imzaladı.
Rusya da Çin’in kurmaya çalıştığı Kuşak ve Yol Projesi’nde de İran’ın anahtar pozisyonunda olduğunun farkında. İran olmadan Kuşak ve Yol Projesi ve ‘Kuzey-Güney hattı’ fonksiyonel olamaz ve Rusya’nın uluslararası ticaret koridoruna ulaşması için İran hem bir garanti ülke pozisyonuna ulaşıyor aynı zamanda Rusya için git gide artan bir önem kazanıyor.