Alman tankları bir kez daha Rus tanklarına karşı! Kursk-2 yükleniyor…
HABER ANALİZ | HABERRUS - MOSKOVA
II. Dünya Savaşı’nın en kanlı muharebesinin geçtiği topraklarda 82 yıl sonra yine çok şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
Donbas’a yaklaşık 500 km uzaklıkta olan Kursk, 1943 yılında II. Dünya Savaşı’nın en büyük tank çarpışmalarından birine ve bir günde en fazla kayıp verilmiş hava çatışmalarına sahne olmuştu.
Almanya Şansölyesi’nin ABD Başkanı Biden’ın isteğine boyun eğmesiyle tıpkı 80 yıl önce olduğu gibi Alman tankları aynı topraklarda Rus tanklarına karşı savaşmaya hazırlanıyor. Ancak bu kez Rusya’ya karşı Alman tanklarını Nazi subayları değil Batı güdümlü Ukrayna askerleri kullanacak.
Hiç şüphesiz Batı’nın Kiev’e yaptığı yardımlarda el yükselterek hızlıca modern tankları Ukrayna topraklarına yollama çabası, Rusya’nın bahar aylarını beklemeden topyekün bir saldırı hazırlığında olduğu iddialarına dayandırılıyor.
BatıLI haber sitelerinin ‘Kremlin'e yakın kaynaklara’ dayandırarak verdiği haberlerde, Başkan Putin'in Şubat-Mart aylarında Ukrayna'da yeni bir saldırı başlatma emri verdiği belirtilerek, Rus taarruzunun, Kiev’e modern tanklar ulaşmadan başlayabileceğine vurgu yapılıyor.
Benzer şekilde, Rusya’nın 24 Şubat’ın üzerinden 6 ay geçmeden başarısızlığını anlayarak ordu birliklerini yeniden yapılandırmaya girmesiyle Ukrayna’nın müttefikleri arasında savaşın yıllarca süreceğine dair korkular artmıştı. Ayrıca Rusya'nın bütçe gelirlerinde yaşanan düşüşe rağmen, Putin'in savaşı finanse etme kabiliyeti olduğu da ortaya çıkmıştı.
Resmi olarak Rusya, Batı ile girdiği bu mücadelede müttefik edinememiş olsa da, dünyanın büyük bir çoğunluğu Rusya karşıtı bir pozisyon da takınmadı.
Ancak tüm bu yaşananlar, Ukrayna’da 82 yıl önce yaşanan şiddetli çatışmaların tekrarlanmasıyla bambaşka bir yere de savrulabilir.
Şiddetli çatışmaların sürdüğü Ukrayna coğrafyasında Batı güdümlü Ukrayna ordusu ile Rus ordusunun son bir düelloya kalkmadan müzakere masasına oturacağı düşüncesi hiç de gerçekçi gelmiyor.
**ABD, Almanya ve Rusya’nın arasına ördüğü duvarı perçinledi**
Almanya son dönemlerde başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri tarafından "tarihi komplekslerini" aşmaya zorlandı.
Son olarak Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un Leopard 2A6 tanklarını Kiev'e gönderme kararını hiç de kolay aldığını düşünmüyorum.
Scholz, uzun bir süre ABD’nin baskısına direnebilse de sonunda tüm 'Ukrayna poligonunda’ Rus tanklarının karşısına Alman tanklarının sürülmesine onay verdi.
Scholz bu süreçte çok fazla baskı altına alındı. Polonya’nın başı çektiği ülkeler Berlin'i uluslararası izolasyonla ve bir tür koalisyon kurarak, Alman tanklarını izinsiz olarak Ukrayna’ya devretmekle tehdit ettiler.
Varşova’nın bu motivasyonunda tarihi Rusya düşmanlığının yanı sıra para kazanmak gibi bir amacının olduğu da aşikar. Zira Polonya Başbakanı bunu açıkça ifade ederek Varşova'nın Ukrayna'ya vereceği tanklar için Avrupa Birliği'nden tazminat talep edeceğini söyledi. Bütün bu gelişmeler, Alman yetkililer için çok gergin bir atmosfer oluşturdu.
Aynı zamanda tarihsel olarak Almanya’nın takındığı tavrın kırılması bakımından ABD için bu adım sembolik öneme sahip.
Gerçek şu ki, Ukrayna'ya hafif küçük silahlar vererek başlayan Alman şansölyesi, tüm seleflerinin 20 yıldan fazla bir süredir sadık kaldığı ‘çatışma bölgelerine silah tedarik edilemez’ prensibini ihlal ederek Pandora'nın kutusunu açmış oldu.
Bu ilkeye göre Berlin, çatışmaların yaşandığı yerlere ölümcül silahlar sağlamıyordu.
Scholz, Almanya'nın Kiev'e ölümcül silah tedarikine Mart aylarında başlamasıyla Rubicon'u geçmiş olduğunu geç de olsa anladı. Hafif saldırı silahlarıyla başlanan bu süreç, modern Leopard 2 tanklarına kadar geldi.
İlk başlarda Scholz, belki de çatışmanın gerçekten hızlı bir şekilde sona ereceğini ve Almanya'nın buna dahil olacak vakti olmayacağını düşündü. Ancak zaman geçti ve Almanya giderek daha ciddi silahlar tedarik ederek çatışmanın içlerine çekildi.
Ayrıca ucuz Rus enerji kaynaklarına erişimden mahrum bırakılarak adeta nefesi kesilen Alman sanayisinin kısa vadede olası bir Rus-Alman yakınlaşması düşüncesi de ortadan kaldırıldı.
ABD’nin stratejik başarısı, Kuzey Akım boru hatlarının patlatılmasıyla olası Rus gazına geri dönüşün ortadan kaldırılmasına bezer şekilde, savaşın sembolleri arasına Alman tanklarını da sokarak tarihsel endişeleri yeniden gün yüzüne çıkarmak oldu.
Almanların uzun süre Kiev'e tank vermek istememesinin nedenlerinden biri de askeri-sanayinin itibarına zarar gelmesinden duyulan endişeydi. Birçok modern teknoloji örneğinin gerçek askeri potansiyeli, üreticileri için bile bir sır olarak kalıyor. Tüm bu tanklar, ciddi rakiplerle ciddi savaşların olmadığı 80'li ve 90'lı yıllarda üretildi.
Amerikalıların ve müttefiklerinin Ortadoğu ve Afganistan’da giriştiği operasyonlar gerçek bir savaş olarak saymazsak Batı ve Alman tankları için Ukrayna poligonu ciddi bir sınav alanı olacak.
Savaşlar aynı zamanda silah üretimi yapan ülke ve şirketler için en iyi reklamdır. Öte yandan, bu durum teknik şartlar eşit değilse, aniden en kötü reklam halini de alabilir.
On yıllardır gerçek bir savaşa katılmamış silahları satın alan ancak yalnızca gerçek bir savaş durumunda ortaya çıkan eksikliklerini bilmeyen düzenli müşteriler, artık bunu yapmayı bırakacaktır.
Aynı nedenle Amerikalılar Kiev'e "Abrams" vermek istemediler. Lojistik sorunlar gibi saçma "bahaneler" uydurarak, Almanları masaya sürdüler.
Ne hikmetse ABD için benzer uzaklıktaki Irak ve Afganistan'a bu tankların sevkiyatında lojistik sorunlar yaşanmamıştı.
Yakında Ukrayna’dan gelecek olan ve Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov’un tabiriyle ‘alev alev’ yanan "Leoparların" görüntüleri Alman ekonomisine bir darbe daha vuracak.
**Alman tanklarını vurmak Ruslara psikolojik üstünlük sağlayabilir**
Batı medyasının pek gündeme getirmediği Alman tanklarının sembolik önemi, Ukrayna ordusuna moral motivasyon olarak katkısının yanı sıra, Rus haklı içinde de operasyona bakış açısının değişmesi bağlamında bir etkisi olabilir.
Tarihesel bağlamda adeta bir ‘de ja vu’ yaşayan Rusya, Ukrayna’ya yapılan askeri operasyonun ideolojik dayanağını, halka daha anlaşılır bir açıdan anlatma şansı da yakaladı.
Kremlin’in 'Batı topyekün Rusya’yı yok etmek istiyor’ söylemiyle başlarda somut bir resim ortaya koyamazken, şu an gelinen noktada, her evde en az bir can kaybının yaşandığı II. Dünya Savaşı anılarıyla büyüyen nesilde Nazi Almanya’sına karşı kazanılan zafer ve bu zafer için ödenen bedeller düşünüldüğünde Kremlin için safların sıklaştırılması anlamına gelecek.
Artık ‘düşman’ sadece Ukrayna’daki ‘aşırı milliyetçiler’ olmaktan ziyade akıllarda daha somut resmedilebilecek.
**Kursk Savaşı ve günümüzde olası tekrarı**
Nazi Almanyası ve Sovyet Rusya’sının en kanlı hesaplaşmasının ikincisi olan tarihi Kursk Tank Savaşı, ikinci dünya savaşına katılmamış Türkiye ve halkı için pek bir anlam ifade etmese de Sovyet topraklarında doğan her çocuk için bir tarihi gururdur. Şu an Rusya’yı yönetenlerin yanı sıra Ukrayna’da yönetimde olanların hepsi Sovyet doğumlu nesil olduğu için bu muharebelerin anlatılarıyla yetişen bu nesiller sembollerin önemini herkesten daha iyi bilir.
Bir Rus okulunda temsili Kursk Savaşı canlandırması.
Kısaca Kursk savaşından bahsedecek olursak, tarihçiler, Stalingrad ve Kursk savaşlarını, Kızıl Ordu'nun Nazi Almanyasına karşı en önemli zaferlerinden ikisi olarak adlandırır.
5 Temmuz 1943 tarihinde başlamış ve 23 Ağustos 1943 tarihine kadar devam eden Kursk Savaşı tarihte görülen en büyük tank savaşı olarak da bilinir.
Şu anki Ukrayna ve Rusya topraklarında geçen muharebenin ilk günlerinde Alman Güçleri üstünlük sağlamış gibi görünse de savaşı Ruslar büyük bir başarı ile kazanmışlardır. Orduların savaşa hazırlıkları 4-5 ayı bulmuştur. Ordular, dönemin en modern teçhizat ve silahları ile donatılmıştı. Bombardıman uçakları, tanklar, uçaksavarlar gibi en yeni silah ve teçhizatlar kullanılmıştır.
Bu savaşın mağlubu Almanlar olmuştur. Sovyetler tartışmasız bir galibiyet elde etmişlerdir. İki milyona yakın askerin yer aldığı çok büyük bir muhaberedir. 4 bin tank, 6 bin uçak kullanılmıştır. Kursk Savaşı II. Dünya Savaşının sonucunu etkileyen bir muhabere olma özelliğine sahiptir.
Doğu cephesindeki bu mağlubiyet 2. Dünya Savaşının Almanların mağlubiyeti ile bitmesinde etkili olmuştur.
İşte bu yüzden hem Ukrayna hem de Rusya, Kursk Savaşına göndermeler yaparak kendilerini ‘dedelerinin’ yerine koyarak 82 yıl önce kazanan tarafla kendileri arasında bir empati yapmaktadır.
Rusya-Ukrayna çatışmalarının hat şeklinde mevzi harbine dönüştüğü dikkate alınırsa Rus savunmasını özellikle bahar aylarında kritik bir duruma düşürmek için Ukrayna’nın zırhlı birliklere ihtiyaç var. Tankların savaşa katkısı; zırh korumasıyla, muharebenin temposunu artırabilecek manevrayı üstün ateş gücü ile başarabilmesi bakımından Ukrayna için hayati bir öneme sahip.
Öte yandan istediği tankları almasının ardından Kiev’in Kursk savaşında Nazi Almanyasında olduğu gibi taarruza kalkması ve Rus ordusunu geri püskürtmesi gerekiyor. Sadece savunma yaparak bu savaşı kazanamayacağı kesin.
Nitekim Melitopel-Mariupol-Donetsk arasından Azak Denizi’ne ulaşmak ve Kırım’a yönelik bir müteakip harekat için koşulları şekillendirmek adına Rus cephesini yarması gerekiyor.
Bu nedenle Ukrayna hızlı, ateş gücü yüksek ve zırh koruması bağlamında güçlü tanklarla Rus tanksavar savunmasını aşmak istiyor.
Rusların Kiev’in bu planını bildiğinden kimsenin şüphesi yok.
Ancak burada belirsiz olan Kremlin’in savaş planının ne olduğu? Bu durumda da NATO’nun ‘uzun kulaklarına’ iş düşüyor.
Rusların Ukrayna tanklarını kanalize etmek için yoğun istihkam faaliyetleri ve tank imha bölgesi inşa etmeye çoktan başladığı muhakkak.
Bu yüzden Kremlin, Ukrayna’ya yapılan her türlü yardımın sadece çatışmayı uzatacağını ve yaşanılan acıları daha da artıracağı yönünde açıklamaları, bu savaşı ne olursa olsun kazanma arzusunda olduğunu gösteriyor. Rusya geri adım atmayacağı için, Ukrayna’ya yapılan yardımların savaşı uzatmaya, yaymaya ve tırmandırmaya sebebiyet vereceğini söylüyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov’un Leopard tanklarının çatışma bölgesine gönderilmesinin Rus-Alman ilişkilerinde derin bir yara açacağı ve savaşı uzatmaktan başka bir işe yaramayacağı sözleri tesadüfen edilmiş sözler değil.
Macaristan Devlet Başkanı Viktor Orban’ın dediği gibi "Savaşlarda, başlangıçta Ruslar geleneksel olarak zayıftır, ancak daha sonra onları durdurmak imkansızdır.”
Maalesefe çatışmalar uzayacak ve Almaya-Rusya ilişkileri uzun bir süre eskisi gibi olmayacak.