Scholz-Putin Görüşmesi: Ukrayna Krizinde Yeni Diplomatik Hamle mi?

HABERRUS - Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile önümüzdeki haftalarda temasa geçmeyi planladığı, Alman basınında geniş yankı uyandırdı.

Özellikle Die Zeit gazetesinin hükümet kaynaklarına dayandırdığı habere göre, Scholz’un, Kasım ayında Brezilya’da düzenlenecek olan G20 zirvesi öncesinde Putin’le bir telefon görüşmesi yapmayı hedeflediği belirtildi.

Henüz resmi bir görüşme talebi olmasa da, bu hamle Avrupa’nın Ukrayna-Rusya krizine yönelik diplomatik çözüm arayışlarında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Scholz ve Putin Arasındaki İlişkilerin Seyri

Scholz ve Putin, son olarak Aralık 2022’de bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. Şubat 2022’deki Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyon başlatmasından önce sık sık iletişim kuran iki lider, savaşın başlamasıyla birlikte diplomatik temaslarını önemli ölçüde azaltmıştı.

Scholz, o dönemde Putin’i askeri operasyondan vazgeçirmek için çaba sarf etmiş ancak bu girişimleri sonuçsuz kalmıştı.

Almanya Başbakanı, o tarihten itibaren yeni bir telefon görüşmesi için kapıları kapatmamakla birlikte, bu konuda temkinli bir duruş sergiledi.

Alman lider, Haziran 2024’te yaptığı bir açıklamada, “Konuşacak bir şey olduğunda Putin ile konuşurum” diyerek, Rusya ile müzakereye açık olduğunu belirtmişti. Scholz’un şimdi yeniden bir görüşme planlaması, Ukrayna’daki çatışmaların çözümüne yönelik uluslararası baskıların arttığı bir döneme denk geliyor.

Barış Girişimleri ve G20 Öncesi Diplomasi

Scholz’un Putin ile görüşme planı, özellikle Batı’nın Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirmeye yönelik yeni bir diplomatik hamle yapma ihtimalini gündeme getirdi.

La Repubblica gazetesi, Alman hükümetinin Minsk anlaşmalarını örnek alan bir barış planı hazırladığına dair bir haber yayımlamıştı. Bu plana göre, Ukrayna’nın bazı topraklarının Rusya’ya devredilmesi ihtimali göz ardı edilmiyordu. Ancak Almanya Dışişleri Bakanlığı bu iddiaları dolaylı olarak yalanladı.

Eylül ayında Scholz, Ukrayna’nın katılımıyla yapılacak ikinci bir barış konferansını gündeme getirmiş ve Rusya’nın bu sürece dahil edilmesi gerektiğini vurgulamıştı. İsviçre Dışişleri Bakanlığı da bu süreçte Rusya’yı barış görüşmelerine dahil etmek için çalıştıklarını açıklamıştı. Scholz’un bu girişimleri, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky’nin Batı ülkelerine sunduğu “zafer planı” ile örtüşüyor. Zelensky, bu plan çerçevesinde Ukrayna’ya silah yardımlarının artırılması ve güvenlik garantilerinin sağlanmasını talep ediyor.

Rusya’nın Talepleri ve Ukrayna’nın Tavrı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirmek için belirli şartlar öne sürdü. Putin, Kırım, Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri (DPR ve LPR), Zaporojye ve Herson bölgelerinin Rusya toprakları olarak tanınmasını, Ukrayna’nın tarafsız bir statüye sahip olmasını ve NATO üyeliğinden vazgeçmesini şart koşuyor. Ayrıca, Ukrayna’nın askerden arındırılması ve “Nazilerden arındırılması” gerektiğini savunan Putin, Batı yaptırımlarının kaldırılmasını talep ediyor.

Öte yandan Ukrayna, Rusya’nın bu taleplerini bir “ültimatom” olarak değerlendiriyor ve 1991 sınırlarına çekilmeden barış görüşmelerine başlamayacağını defalarca dile getirdi. Ukrayna, Rusya’nın çekilmediği sürece müzakere masasına oturmayacağını ve askeri mücadeleye devam edeceğini vurguluyor.

Zorlu Müzakere Süreci ve Uluslararası Dinamikler

Almanya’nın Ukrayna krizine yönelik barış çabaları, Batı’da da farklı tepkilerle karşılanıyor. Scholz’un barış girişimi özellikle Ukrayna’nın bazı topraklarının Rusya’ya devredilme ihtimalini içermesi nedeniyle tartışma yaratıyor.

Batılı ülkeler arasında da bu konuda farklı görüşler hakim. Almanya’nın bir yandan Ukrayna’ya silah yardımlarını sürdürmesi, diğer yandan diplomatik yollarla çözüm arayışında bulunması, dengeli bir politika izlediğine işaret ediyor.

Ancak Scholz’un planladığı telefon görüşmesinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı belirsiz. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik sert tutumunu sürdüreceği ve Batı yaptırımlarının kaldırılması konusunda ısrarcı olacağı biliniyor. Ayrıca, Ukrayna’nın da savaşın gidişatında önemli bir rol oynayan Batı ülkeleri ile dayanışma içinde hareket ettiği göz önüne alındığında, barış görüşmelerinin zorlu geçeceği aşikar.

Sonuç olarak Almanya Başbakanı Scholz’un Putin ile görüşme planı, Ukrayna’daki çatışmaların çözümüne yönelik uluslararası toplumun artan baskılarının bir yansıması olarak okunabilir.

G20 zirvesi öncesinde böyle bir diplomatik temasın gerçekleşmesi, Ukrayna krizinin geleceği açısından belirleyici olabilir. Ancak tarafların birbirine zıt talepleri ve sahadaki askeri durum göz önüne alındığında, müzakerelerin başarılı olup olmayacağı konusunda soru işaretleri bulunuyor.

Scholz’un bu girişimi, Avrupa’da barış arayışlarının hız kazandığını, ancak bu sürecin son derece karmaşık ve zorlu olacağını gösteriyor.

G20 zirvesi, bu müzakere sürecinin en önemli dönüm noktalarından biri olabilir.